Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı 1934’te verildi. Peki erkeklere ne zaman verildi? 500 yıl falan önce mi? Türkiye çok partili sisteme 1946 yılında geçti. O tarihten sonra ‘Seçme ve seçilme hakkını’ kullanmaya başladık. Ama sözde başladık!
Bugün bile Türk halkı, muhtar seçimi dışında seçme ve seçilme hakkını tam anlamıyla kullanamıyor. Bir de cumhurbaşkanlığı seçiminde seçme hakkımızı kullanabiliyoruz.
Milletvekilliği, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçiminde "Seçme ve seçilme hakkı'nın’"tam anlamıyla kullanıldığından söz edilebilir mi? Hangisinin belirlenmesinde siyasi partilerin üyelerinin iradesi var. CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu, bir kaç seçimde önseçimi uyguladı. Başarılıda oldu. Ama bunu genelleştiremedi. Sayın Akşener, temayül yoklaması yapıyor. Başarılı olma durumunu test edeceğiz.
*
İstanbul üçüncü seçim çevresinde; CHP ve İYİ Parti’ye oldukça yoğun bir aday adayı başvurusu var. Çok çok kıymetli isimler var başvuranlar arasında. Yıllardır emek verenler var. Milletvekili sayısı da sadece 1 artmış. Üstelik CHP listelerinde ittifak partilerinini kontenjan adaylarının da yer alması muhtemel. Eski vekillerin de pek değişebileceği düşünülmüyor.
*
Bir önceki seçimde 35 olan vekil sayısı bu seçimde 36’ya çıkmış bulunuyor. 35 vekilin partilere göre dağılımı şöyle oluşmuştu. AKP 15, CHP 9, HDP 5, MHP 3,İYİ Parti 3
*
Sayı bu, ama onlarca yeni başvuru. CHP ve İYİ Parti yönetiminin; listeleri düzenlerken büyük zorlukla karşı karşıya kalacakları o kadar açık ki. Sadece bir kaç yeni isim girebilecek seçilecek yerlerden. Kimi seçilecek yere koymasan sıkıntı. Bu sıkıntıları yaşamamanın tek yolu parti içi demokrasiyi işletmek.
Siyasi partiler üyelerine ‘Seçme ve seçilme hakkını’ tam kullanabilecekleri koşulları oluşturmalı. Durumdan hiç bir partinin üyesinin memnun olduğunu düşünmüyoruz. Umarız ve bekliyoruz ki, bir sonraki seçimlerde tüm siyasi partilerin üyeleri seçme ve seçilme hakkını direkt olarak kullanabilir.
