banner460
banner128

30 Ocak 2000 tarihinde Romanya’nın kuzey batısında yer alan Baia Mara Arul altın madeninden çıkan atıkların toplandığı atık barajı kışın yağan karların erimesi sonucu patlayıp Macaristan’ın en uzun ırmaklarından olan Tizsa’nın kollarından olan; Lapus ve Somes çaylarına yoğun biçimde siyanür içeren 100,000 (yüzbin) metreküb miktarında atık su karışmasına neden oldu. 

Macaristan Çevre Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre; : Çevresel yıkımın yanısıra, Tizsa ırmağındaki siyanür kirliliği insan sağlığı açısından da büyük tehlike oluşturmaktadır. Tizsa ırmağındaki siyanür miktarı izin verilen sınırın 100 katı büyüklüğündeydi.

Siyanürle kirletilmiş su Tizsa ırmağından Tuna nehrine karışıp buradan Sırbistan, Bulgaristan ve Romanya üzerinden Karadenize taşınmıştı. Irmaktaki balıkların %80 ile %100’ü öldü. Bundan başka tilkiler, kuğular, kazlar ve benzeri yabanıl canlılar büyük zarar gördüler.

Bu altın madeni Romanya ve Avustralya  ortaklığında kurulan bir şirket tarafından işletilmekteydi.

Bu tarihten sonra, bu ve buna benzer tahribatların olmaması için uluslararası çapta siyanür yeterliliği veren bir kuruluş oluşturulup siyanür üretimi, nakliyatı, kullanımı, işçi sağlığı, eğitim, ve maden kapatmasında belli standartlar  oluşturulmuştur.

Bu kuruluşun websitesine aşağıdaki linkten ulaşılabilir,

https://cyanidecode.org/

Buradan sonra sizlere altın eldesini kısa olarak anlatmaya çalışacağım.

Altın ve gümüş eldesinde kullanılan siyanür Potasyum ve Sodyum Siyanürdür ve kimyasal formülü KCN ve NaCN’dir. Katı halde gelen siyanür su ile çözelti haline getirilir. Çözelti olarak kullanılan siyanürün konsantrasyonu % 0.01 - % 0.3 arasıdır, yani 1 metreküp suda 1 kilogram siyanür vardır.

Yeraltından çıkarılan altın içeren malzeme kırma eve eleme işlemlerinden sonra tane boyutu 0.2 ile 0.3 milimetreye kadar indirildikten sonra geçirgenliği sıfır derecesinde olan ve zemin etüdleri teknik şartnamelere uygun olarak hazırlanmış  zemine serilir.

Sodyum siyanür su ile muamele edilip çözelti olarak yeraltından çıkarılıp 0.2 ile 0.3 mm tane boyutuna kadar öğütülmüş malzemenin üzerine püskürtülür.

Siyanür püskürtmenin amacı malzeme içinde katı halde bulunan altını çözeltiye geçirip sonra bu çözeltiyi aktif karbon ile muamele edip altını katı halde tutmadır. Aktif karbon gözeneklerinde bulunan altın, sonrasında sodyum hidroksit çözeltisinden geçirilip elekrolize gönderilerek altın içeren çamur elde edilir ve sonrasında altın içeren çamur fırından geçirilerek içindeki curuftan ayrılıp külçe haline getirilir. Bu külçeler sonrasında %99.999 saflıkta altın eldesi için başka tesislere gönderilir.

Atık olarak kalan malzeme halen yüksek miktarda siyanür çözeltisi içermektedir ve bu malzemenin genellikle bakır sülfat, hidrojen peroksit, ve sodyum metabisülfit ile muamele edilerek zararsız siyanite dönüştürülür.

Siyanür karbon ve azot içeren bir iyondur ve hidrojenle birleşince renksiz, uçucu hidrojen siyanür gazı haline gelir, potasyum ve sodyum ile birleşince  siyanür beyaz toz halindedir ve bir pirinç tanesi kadarı ölüme yol açar. Hem sodyum hem potasyum siyanür mide asidi ile birleşince hidrojen siyanür gazı oluşturur ve bu gaz kandaki hemoglobin ile bağlanma eğiliminde olduğu için hücrelere oksijen taşınmaz ve sonuçta boğulma ile ölüm gerçekleşir.

Bu nedenlerden dolayı atık malzemedeki siyanür miktarı 0.01 mg/L seviyelerine düşürülmedikçe çevreye ve yabani hayata olan etkileri devam edecektir.

İliç Çöpler madeninde Amerika /Kanada menşeli SSR Madencilik ve Çalık Holdinge bağlı Lidya madencilik ortaklı Anagold şirketi ;

  • Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı dikkate almadan maden ruhsatı alıp işletmeye geçmeleri
  • Yığın liçi yapılan zeminin kapasitesini zorlayıp aşırı derecede yükleme yapıp heyelana maruz vermeleri
  • Fırat Nehri’ni tepeden gören yerde teknik standartlara uygun olmayan faaliyette bulunmaları
  • Kanada ve Amerika’da uyguladıkları standartları Türkiye’de uygulamamaları
  • Kanada ve Amerika’da böyle bir durumda şirketin kapatılıp hem hayatını kaybedenlere, hem devlete neden oldukları sorumsuz işletmecilik sonucu çevre tahribatı için milyonlarca dolar tazminat ödemesi koşulunu bilerek, Türkiye’de yasal boşlukları kullanma ve yasal zırhın arkasına saklanma basiretsizliğini göstermeleri nedeniyle sorumluluklarını almak zorundadırlar.

Bu şirketler ve bunları denetlemeyenler doğa katliamı sorumlusu olduğu için uluslararası yada en fazla cezayı alacakları mahkemelerde yargılanmalıdırlar.

İliç maden kazası sonucu SSR Madencilik şirketinin hisse senetleri fiyatları bu doğa tahribatı nedeniyle düşüşe geçmiştir.

https://ir.ssrmining.com/investors/default.aspx

Altının kullanım alanlarını gösteren tabloyu aşağıdaki linkten görebilirsiniz.

https://www.brianshiau.com/research/2016-02-15-gold-GLD.html

Bu madencilik işlemi sonucu yaratılan doğa ve insan katliamı bizlere neler söylüyor?

Doğayı kaynak olarak görme hastalığından/hayalinden ne zaman kurtulacağız?

-İnsanı insan olarak görme yerine kaynak olarak görme hastalığından ne zaman kurtulacağız?

-Bir altın yüzük yapmak için 20 ton malzeme çıkarıldığını ve bunu işlemek için 20 ton su kullanıldığını biliyor muyuz? Bunun sonucunda atmosfere ne kadar karbondioksit salındığını düşündük mü?

-Milyonlarca yılda oluşan doğal ortamı 15-20 yılda, ihtiyacımız olmayan ama çoğunlukla yatırım, mücevher olarak kullandığımız, altın için tahrip etmeye hakkımız olup olmadığını düşündük mü?

-Fırat Nehri gibi Türkiye, Suriye ve Irak gibi ülkelerin ana can damarı olan bir ırmağı bir altın madenine feda etme lüksümüz olup olmadığını düşündük mü?

-Hayatın farklı alanlarında yarattığımız tüketim modeli ile iklim krizinin yaratan biziz ve bunun sorumluluğunu almadıkça bunun sonuçlarının neler olduğunu yavaş yavaş görmeye ve yaşamaya başlıyoruz.

İnsan doğanın efendisi değildir ve doğadaki herşey insanın kullanımı için değildir.

İnsan doğadaki canlı türlerinden yalnızca birisidir ve hayatını diğer canlılarla birlikte sürdürmek zorunluluğu vardır.

Bu nedenle kendine yabancılaşmış, doğaya yabancılaşmış, hayata yabacılaşmış insanın kendine yani özüne yolculuk yaparak doğada birlikte yaşama kültürü geliştirilemesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.

Sevgilerimle

Hidayet Ceylan

*

 Hidayet Ceylan:  ODTÜ Maden Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra 1990’larda Avustralya’ya göçmen olarak gitti.  Halihazırda Melbourne’de yaşamını sürdürüyor.  Kendisi ayrıca Cevher Zenginleştirme alanında yüksek lisans yapmış bir mühendis. Avustralya’da 2006-2008 yılları arasında Ballarat kentinde işletilen altın madeninin siyanür raporunu hazırlamış. Ayrıca altın zenginleştirme tesisinin kurulup çalıştırılmasında ve alınan teknik elemanların siyanür ve teknik işlem konularında eğitimini sağlamış bir mühendis.. Hidayet Ceylan; uzak diyarlardan ülkesine ve insanlığa karşı sorumluluk duygusuyla bazen şiirle, bazen de düzyazı ile düşüncelerini durumgazetesi.com.tr'de okurlarla paylaşıyor. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.