Malatya'nın Hekimhan ilçesi, Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın doğduğu ilçedir. Bu ilçenin kendinden meşhur bir köyü vardır.  Bu ilçeye bağla Eski adı Mezirme yeni adıyla Ballıkaya.  Bir köyden çok ötesi. Devlete ve Türk Siyasetine tanınmış bir çok isim ya bu köyden, ya da ailesi bu köyden büyükkentlere göç etmiş insanlar. CHP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Murat Emir,  Adalet eski Bakanı Seyfi Oktay,Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Candan Yüceer, Çankaya Belediye Başkanı  Hüseyin Can Güner,   KKTC eski Barış Kuvvetleri Komutanı Merhum Korgeneral Ali Yalçın ve daha niceleri...  Kendisi de Ballıkayalı Yazar Süleyman Özerol’a  göre;  Ruhi Su, Semahlar uzunçalarındaki semahların büyük bölümünü Ballıkaya’dan derlemiştir. 

Ballıkaya Hekimhan llçesinin gelişmiş köylerinden. Köyün tarihi oldukça eski. Erdebil’den gelen Şahveli, sadece bu köyün değil, çevre ilçe ve köylerin kültürüne önemli katkılar sağlıyor. Ve bugüne kadar da bu etki sürüp devam ediyor.  1929’da ilkokul açılıyor köye. Okulun açılmasıyla Ballıkaya ve çevresindeki köylüler bu okulda okuyor, okuyor, okuyor. Bir çok memur yetişiyor.  Çok sayıda öğretmen. Sonra onların çocukları. Köy dar geliyor. Büyük kentlere yerleşiyorlar.  Ve o köy kökenli bakan çıkıyor, paşa çıkıyor, vekiller, belediye başkanları çıkıyor.

Köy: Ballıkaya köy merkezi ve köye bağlı Çeki ile Mıravolar mezrasından oluşuyor. Oldukça geniş bir alan.  Köy; sırtını Ballıkayalar denilen Ayranca  Sıra Dağlarının heybetli bir bölümüne dayamış.  Ballıkaya; Arguvan-Hekimhan arasındaki asfalt yol üzerinde yer alıyor.

Adalet eski Bakanlarından Seyfi Oktay ve bir dönem Kıbrıs Barış Kuvvetleri Komutanlığı da yapan Korgeneral Ali Yalçın’ın kökeni bu köyden.

Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçilen Dr. Candan Yüceer de Ballıkaya köyü kökenli.

Çankaya Belediye Başkanlığı’na seçilen Hüseyin Can Güner’de yine bu köy kökenli.

Ve  CHP Grup Başkanvekilliğine seçilen; hem Tıp eğitimi alıp doktor olan, hem Hukuk eğitimi alıp avukat olan bir isim Ankara Milletvekili Murat Emir’in ailesi de , Ballıkaya Muhtarı’nın verdiği bilgiye göre bu köyün Mırovlar mezrasından.

Bunlar ilk dikkat çeken isimler: Daha niceleri. Öğretmenleri, emniyet mensupları, subayları.  Ballıkaya, böyle bir köy.

Muhtar Merdan Çelik: Hepsini köyümüze bekliyoruz

Durumgazetesi com.tr’ye konuşan Ballıkaya Köyü Muhtarı Merdan Çelik, köy kökenlilerin siyasette ve devlette önemli makamlara gelmesinin köylülerini mutlu ettiğini belirterek, “Bizim köylülerimiz okumaya çok ama çok değer verirler. Zaten en eski köy okullarından biri köyde açılmıştı. Kendilerini kurtarmak için okumaktan başka çareleri yoktu.  Çok sayıda öğretmen yetişti başta. Sonra başkaları geldi. O saydığın başkanların hepsi bizim köylü. Murat bey’in kökeni de bizim Mırovlar mezrası’ndan. Hepsini köyümüze bekleriz. Gelmelerini isteriz. Sizi de yolunuz düşerse bekleriz. “ dedi.

TRT Avaz programında

Ballıkaya Köyü'nün kültürü, değerleri, TRT Avaz'da Anadolu'nun Sıcak Yüzleri adlı  20 dakikalık bir programla da yer almış ve yayınlanmıştır. 

******

Ballıkaya Köyü Hakkında Genel Bilgiler:

Kendisi Ballıkayalı olan Yazar Süleyman Özerol’un derlemesine göre köy hakkında genel bilgiler şöyle:  

Ballıkaya, Hekimhan ilçesine bağlı, Hekimhan-Arguvan karayolu üzerinde orta noktada bulunan bir köydür. Mıroğlar ve Çeki mezraları vardır. Doğusunda Mıroğlar, Kuşu Köyü, güneydoğusunda Çeki, güneyinde Başkavak köyü, batısında İğdir köyü, kuzeyinde Ayranca Dağları bulunmaktadır. Mezirme Deresi ve Avşar Çayı önemli akarsularıdır. Alaçayır, Kayabaşı, Darıderesi, Horunoğlu yöreleri yayla olarak kullanılmıştır. Çevresi, meşe ağaçlarının çoğunlukta olduğu, yer yer de ardıç ağaçlarının bulunduğu ormanlarla kaplıdır. Anlatımlara göre; Mezere adıyla anılırken Merzeme, Mezdirme, daha sonra da Mezirme biçimini alan adının “Mezra”dan geldiği öne sürülür. Köyün kuzeyini baştanbaşa kuşatan kaya kuşağının ortasında ve 35-40 yıl öncesine kadar bal bulunan Ballıkaya’dan adı alınarak altmışlı yılların başında Ballıkaya olmuştur.

XIII. Yüzyılda yöreye ilk yerleşenler olarak ileri sürülenler, Türkler adıyla anılmaktadır. XIV. Yüzyılda yörede Çolakoğlu, Gilikoğlu, Küroğlu, Bıyıkoğlu, Horunoğlu, Korukoğlu adlı derebeylerinin yaşadığı ayrı bir savdır. XVI. yüzyılın sonları ile XVII. yüzyılın başlarında (1694 İskân Yasası-Lale Devri) İran-Erdebil’den Şah Veli’nin geldiği; 1820’li yıllarda Keskin’den İpşirağalar, Abidinağalar, Alağaların, daha sonra da Kıllılar, Velağalar ve Kamberağaların geldiği ve yerleşimin tamamlandığı öne sürülür. Köyün tarihi ile ilgili belgesel bilgiler yeni ortaya çıkmaktadır. Kanuni döneminde (1560) 21 hane, 1894-1895 Namuret-ül Aziz Salnamelerine göre 32 hane ve 252 nüfusu ile Harput ili Keban ilçesi Arguvan nahiyesine bağlı olduğu görülen Mezirme, 1923 yılında Malatya il olunca Hekimhan ilçesine bağlanmıştır. Kırklı yıllara doğru devlet memuriyeti dolayısıyla iç ve dış göç yaşanmaya başlamıştır.

1926’da ilkokul, 29’da Jandarma, 65’te sağlık ocağı

1926’da ilkokul, 1929’da jandarma karakolu (1979’da Hekimhan’a taşındı), 1965’te sağlıkocağı, 1966’da Atatürk büstü, 1985’te telefon (acente), 1986’da içme suyu şebekesi, 1987’de elektrik, 1991’de kanalizasyon, 1992’de otomatik telefon santraline kavuşmuştur. Yıllardır yaşanan yer kayması sonucu yetmişli yılların başında yeni yerleşim yeri sorunu gündeme gelmiş, çalışmalar başlatılmış ve 1983’te kesin karar verilmiştir. 1985 yılında 71 evin yapımına başlanmış, 1986-1987 yıllarında evler hak sahiplerine teslim edilmiştir. Talep üzerine iki katlı bu evlerin dışında prefabrik tek katli 43 ev 1990 yılında yapılmış ve böylece 114 ev ile “Yenilenen Köy Ballıkaya” kurulmuştur. Köy projesinde yer alan yapılanmalar sürmekte olup, 1998 yılında Hekimhan-Arguvan karayolu ile birlikte köy içi yolları da asfaltlanmıştır. Kayadibi (Duzdaşı) yöresinde yeniden kurulan Ballıkaya’nın eski yerleşim yeri 200-250 metre güneyde yıkıntı durumundadır.

Tarla tarımı ve hayvancılık hemen terk edilmiş, birer inek beslenmekte ve her şey kayısı için yapılmaktadır. Traktör fazla kullanılmamakta, öküz yerini ata bırakmıştır. Ormanı korumak ve geliştirmek amacıyla 1970 yılında kaldırılan keçi, yeni yerleşim yerine taşınıncaya kadar koyun, her evde tavuk beslenirken bugün bunlar beslenmemektedir.

“Balıkaya’nın yaşlısı çoktur, cahili yoktur!”

Yetmişli yılların sonlarında Ballıkaya Sağlık Ocağı’nda doktorluk yapan Ali Osman Onat’ın dediği gibi, “Ballıkaya’nın yaşlısı çoktur, cahili yoktur!”. Halkın tamamına yakını okuryazar olup 1994’ten beri okulu kapalıdır. Hemen her devlet kademesinde çalışanları vardır. Milletvekilliği ve Adalet Bakanlığı yapmış olan M. Seyfi Oktay, Em. Korgeneral Ali Yalçın Ballıkayalıdır. Yemenli Abidin, Vayloğ Dede (Mustafa Tuna), Divana Abidin (Abidin Tuna), Yusuf Ağa (Yusuf Öztürk) gibi tanınmış kişiler de vardır. Ahmet Öztürk, Mehmet Çelik, Süleyman Özerol, Hüseyin Başaran, Mustafa Başaran, Abbas Yıldırım kitaplarında Ballıkaya’dan söz eden Ballıkayalılardır. Ayrıca Prof. Dr. M. İlhan Başgöz ve M. Fuat Bozkurt ile Hamza Aksüt de yapıtlarında köyümüze yer vermişlerdir.

Şah İbrahim Veli Ocağı’nın merkezi

Türkmen gelenekleri varlığını sürdürmekte, Türkçe özgün yapısını korumaktadır. Alevilikteki dedelik kurumunun bir ocağı olan Şah İbrahim Veli Ocağı buradadır. Yeniliklere ve çağdaş gelişmelere açık bir toplum yapısı vardır. Arguvan-Çamşıhı türküleri, deyişler-duvazimamlar müzik dağarcığını oluşturmakta, hemen her evde saz çalan/çağıran bulunmaktadır. Âşık Yusuf (BAŞARAN) ve İmam Dede (ŞAHİN) âşıklık geleneğinin temsilcileri olarak çevrede tanınmışlardır. Âşık Yusuf’un oğlu Mustafa Başaran geleneği sürdürenlerdendir.

Semahları Ruhi Su’nun Semahlar uzunçalarında

Ruhi Su, Semahlar uzunçalarındaki semahların büyük bölümünü Ballıkaya’dan derlemiştir. Düğünlerde temel çalgılar davul-zurnadır. Bu konuda (zurna) akla İncir (İbrahim Koç) gelir. Halaylar, koloyunu en çok oynanan oyunlardır.

Dağlık bölgelerindeki kayaları, bu kayalardaki doğal ve tarihi mağaraları (Büyük Mağara, İki Ağızlı, Geyik Mağarası), Peribacaları, Karadirek Cem-Kültürevi, Akpınar Çeşmesi Ballıkaya’da tarihi ve turistik önem taşıyan yerler ve yapılardır. Dağ keçilerinin ve geyiklerin soyunun tükenmeye yüz tutması ise büyük kayıptır…

Bu özellikler ve güzellikler, sanayileşen ve çarpık bir solunum ortamının oluştuğu kentlerden uzakta yayla turizminin ortamını oluşturmaktadır.