banner460
banner128

Bahar gibi geçen bir haftadan sonra gelen yağmurlu bir cumartesiden merhaba sevgili “Dünlük”… Bu hafta benim için ders çalışarak geçti. Daha önce de yazmıştım bu yıl ikinci üniversitede ikinci sınıftayım. Sosyal Medya Yöneticiliği bölümünde okuyorum ve bu yılki dersler içinde en çok “Sosyal Medya ve Propaganda” dersini sevdim. Belki de kitabın gerçekten akıcı, anlaşılır ve hatasız yazılmasından kaynaklanıyordur, bilmiyorum. Bugün okuduğum “Sosyal Medya ve İdeolojik Propaganda” başlıklı bölümde çok güzel bilgiler vardı.

“Örtülü Propaganda ve İdeoloji” konu başlığındaki bilgileri seninle de paylaşmak isterim. “Propaganda her durumda ayan beyan ortada ve açıkça fark edilecek biçimde olmayabilir. Örtülü propaganda, propaganda yapan kişinin ya da grubun çıkarlarını, taleplerini ve arkasında yatan ideolojiyi belirlemenin zor olduğu bir propaganda biçimidir. Çoğu zaman sahibi unutulmuş anonim sözler dahi bu bağlamda incelenebilir. Örnek vermek gerekirse, ‘yuvayı dişi kuş yapar’ ifadesi, ilk bakışta kadına önem atfediyor gibi görünse de esasen patrimonyal ve erkek egemen bir bakış açısının kadını ev ve aile ile ilişkilendiren, kadına ev işlerine ve ev ekonomisine ilişkin ciddi sorumluluklar yükleyen ve kadının yerini ‘yuva’ ile sınırlandıran, içinde feminizm karşıtı öğeler barındıran bir örtülü propaganda çeşidi olarak görülebilir. Günümüzde sosyal medyada özellikle erkekler tarafından paylaşılan benzeri birçok ifade, bir taraftan kadınları taltif ediyor gibi değerlendirilirken; diğer yandan onların yer ve sınırlarını belirleyen ideolojik ön kabulleri örtülü biçimde yeniden ürettiği şeklinde eleştirilebilmektedir.”

Yuvayı dişi kuş yapar sözünü her mecrada, hatta aile hayatımızda bile ne kadar çok duyduğumuz dikkate alınırsa, bu açıdan ilk kez düşündüm. Ve doğru olduğunu gördüm. Gün içinde ne kadar çok bu tür kavramlarla subliminal mesajlar alıyoruz.

Kitapta, ideolojik propagandanın ne denli açık şekilde yapılırsa, karşısındaki dinleyici ve izleyicileri o denli az etkileyeceği yazıyor. Çünkü aldığımız mesajın propaganda unsuru olduğunu fark edince savunma mekanizması devreye giriyor. O yüzden “örtülü propaganda” karşı tarafı etkileme konusunda daha başarılı bir yöntem. Kitabın bu bölümünde, sosyal medyadaki influencerler, fenomenler ve fikir önderlerinin, “kendilerinin propaganda unsuru olduklarını yansıtmadıkları durumda, internet kullanıcılarında oluşması istenen ideoloji ve politikalar konusunda kılavuzluk etmeyi başarmışlardır” deniliyor.

Bunu okuyunca en çok kullandığım sosyal medya mecrası instagram’da takip ettiğim kişilerle ilgili basit bir analiz yapayım dedim.

Takip ettiğim sayfalar, (Bizzat tanıdığım için takip ettiklerim dışında) yabancı dil öğreten sayfalar (İngilizce ve Almanca), resim çizimine dair pratik bilgiler veren sayfalar, ilginç ve kolay yemek tarifleri veren sayfalar, tarihi ya da turistik yerler hakkında ilginç bilgiler paylaşanlar, kitap zevkimizin benzer olduğunu hissettiklerim, hayata karşı duruş ve hissettikleriyle kendime yakın bulduklarım…

Yukarıdaki “fenomen” tanımına giren sadece üç kişiyi takip ettiğimi fark ettim. İlk başlarda bu kadar seçici değildim. Güzel fotoğraflar gördüğüm her sayfayı takibe alıyordum. Ancak sonra baktım ki, kendisinin kullanmasının mümkün olmadığı bir markayı, sanki kullanıyormuş gibi tanıtıyor, ayrıldım sayfasından. Her fotoğrafı yapaylık barındırıyordu.

Şu anda takip ettiğim ve fenomen olarak adlandırılacak kişilerden biri çok dobra… Açık açık söylüyor, siz bu linkleri kaydıracaksınız ki, ben geçineyim diye. Bir de gerçekten o linklerde satılan eşyayı kullanıyor hissi veriyor. Hatta bazen “Bu ne biçim indirim, daha iyi indirim yapsaydınız ya” ya da “Ben aldıktan sonra mı indirim yaptınız” tarzı esprili paylaşımları var. Hoş ben hiçbir zaman o linkleri tıklamıyorum ama diğer paylaşımlarını sevdiğim için takibe devam ediyorum.

Bir diğeri yemek ve tatlı tarifleri veriyor diye takibe başlamıştım. Şimdi o da linkler veriyor ama kendi de kullanıyor. Ve ben yine o linklere tıklamadan, diğer sevdiğim paylaşımlarını takip ediyorum.

Üçüncü takip ettiğim kadınlık ve insanlık hallerine dair kısa videolar çeken biri. O videoları izlerken takipçisi oldum. Reklamını verdiği ürünleri o videolara öyle güzel yediriyor ki, TV’de izlediğim hiçbir reklamı onun kadar başarılı bulmuyorum. Sahte değil, videolarında canlandırdığı karakterler üzerinden tanıtıyor ürünleri. Böylece “Bakın ben kendim kullanıyorum” gibi bir sahteliğe düşmüyor.

Ben şahsen birisi “Nefes al” dese, niye emrediyorsun deyip nefes almayı kesecek kadar emir verilmesine, üzerimde etki kurulmasına karşı olan biri olarak alışveriş yaparken zaten asla bu tür reklamları dikkate almıyorum.
Yeni çıkan bir ürünse, fiyatı da uygunsa bir şans veriyorum ama beğenmezsem asla devam etmiyorum.
Benim için asıl önemli olan çevremdeki gerçek insanların o ürünle ilgili yorumları. İnternetteki o ürünlerle ilgili çıkan yorumlar da etkili oluyor. Orada da ürünü kötüleyenin rakip firma olma ihtimali var ama yine de insana bir fikir veriyor.
Bir ders konusundan nerelere geldim. Ama çalıştığın dersi özümsemek de böyle oluyor işte sevgili “Dünlük” :) Daha eğlenceli konularda buluşmak üzere…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.