Önceki gün Esenyurt’un tutuklu Belediye Başkanı Ahmet Özer’in davasını dün de CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı ve tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun davasını izledik.

Silivri Marmara Cezaevi. Son yıllarda Türkiye’nin en öne çıkan mekanlarının başında geliyor. Paşalar, Eski Genelkurmay başkanı, cumhurbaşkanı adayları, parti genel başkanları, eski milletvekilleri, onlarca belediye başkanı, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar.. Kimler geldi kimler geçti.

Süreç hala devam ediyor. Birileri çıkıyor, birileri giriyor.

*

Gazeteciden önce insan olarak, insani ilişkiler ve tanışıklıklar açısından baktığımızda benim de birçok tanıdığım isim bu cezaevinden geçti ve hala içerde olanlar da var. Önceki gün ve dün de cezaevine doğru giderken insan bunları da düşünüyor.

*

Otobüs; ayçicek tarlaları ve saman balyaları arasında ilerlerken hatırlıyorsun.

Prof. Ahmet Özer’i belediye başkanı olduktan sonra tanıdım. Yaşaman siyasi gelişmeler sonucunda neden hala tutuklu bulunduğunu sorguluyorum.

Hasan Akgün. 1996 yılından bu yana tanıyorum. 1994 seçimlerinde belediye başkanı seçilmiş. Ondan sonra Büyüçekmece Belediye Başkanlığı; 1999, 2004, 2009, 2014, 2019 ve 2024 seçim süreçlerini yakından takip etmisim.

Onlarca kez sayıştay denetimlerinden geçmiş. Defalarca davalar geçirmiş. 30 yılı aşkın böyle bir gözaltı yaşamamış bir insan. 2019’dan sonra çok yakın takip edemedim ama insan merak etmeden duramıyor. Bunca Sayıştay denetçileri ne denetledi. O yapılan yargılamalar da ne oldu?

Şimdi hiç birimiz peygamber değiliz. Ve analar daha “Mükemmel’i” doğurmadı. Eksiğimiz vardır olur. Bu herkesin kendi hesabına. Kamu yönetiminde eksiği olanlar hesabını da verirler ve vermeliler mutlaka.

Ancak bunların da bir kuralı yöntemi olmalı. 40 yılı aşkın kamu yönetiminde bulunanlar, profesörler, Avrupa düzeyinde ülkemizi yıllardır temsil edilenler, böyle şafak vakitlerinde eroin kaçakçısı gibi göz altına alınmamalılar.

-Yılların gazetecisi de olsam, hukukçu değilim. Hukukçuların ve yargının alanına girmek istemem. Onlar bu yargılamaların daha adil olmasını talep ediyorlar. Bizler de biraz daha dikkat istiyoruz.

-İnsan olarak üzülüyorsunuz tabi. Aylarca insanlar haklarında iddianame olmadan tutuklu kalabiliyorlar.

-Mesela şimdi önceki gün Ahmet Özer, KCK üyeliğinden tutuklandı aylar sonra tutukluluğu kaldırıldı. Niye yattı şimdi bu insan?

Yargılamanın başka yöntemleri olamazmıydı?

*

Ahmet Özer davası’nda altı tanık dinlendi. Beşi Özer lehine tanıklık yaptı. Biri aleyhine. Aleyhine tanıklık yapan aynı zamanda CHP Kurultay İptal Davası’nda da adı geçen Erkan Çakır. Hakim Çakır’in iddialarını çok ta ciddiye almamış oluyor bu sonuçla. Yarın kurultay davası’nda iddiaları ciddiye alınır mı ? İnsan merak ediyor.

*

Ekrem İmamoğlu davası. İmamoğlu her mahkemede genel savunma yapıyor. Savcı bu nedenle daha başlarken ‘İddia bağlamında savunma ‘ istiyor. İmamoğlu’da ‘Hayat kısa. Hayat kadar kısa olacak” şeklinde bir yanıt veriyor. Ve yine upuzun bir savunma yapıyor. İmamoğlu her davanın birbiriyle bağlantılı olduğunu vurgulayarak bunları ‘Cumhurbaşkanı adayı olmasına, dört kez seçimde yenmesine ve beşinci kez yenecek olmasına’ bağlıyor ve ‘Bu nedenle tutukluyum’ diyor. Savunmalarını da 'Tutuklu Belediye Başkanı'ndan ziyade tutuklu Cumhurbaşkanı adayı'bağlamında yapıyor.

İzlediğim İmamoğlu’nun yargılandığı 3 davadan birinde beraat, ikisinde ise toplam 3.5 yıla yakın mahkumiyet çıkıyor. Daha bir çok dava v ar İmamoğlu hakkında. Özer'in bir davası. Diğer belediye başkanlarının var.

*

Ancak hem Özer’in davasında tutukluğun kaldırılması, hem İmamoğlu davalarının 3’nün sonlanmasına ve bunlardan birinin beraat çıkmasına birlikte baktığımızda ‘Yokuş bitti aşağı iniş başladı’ diyebiliriz. (Tabi beklenmeyen sürprizler ortaya çıkmadıkça) Yokuşta bir çok iddia gündeme geldi. İnişte bu iddialar nasıl yanıt bulacak bunları da izleyip göreceğiz. Herkesin talebi iddianameler biran önce hazırlansın ve bu süreçler biran önce sonlandırılsın.