Yeni yıla hareketsiz girdik ama yılı hareketli yaşamaya başladık. 

Kutlama yasakları nedeniyle herkes PTT (pijama terlik televizyon) partisindeydi.

O da keyifsizdi.

Konu komşu, dost ahbap buluşmayınca tombala torbaları açılmadı.

İki tek atsak da kadehlerden dost meclisinin yağ gibi kayan meyleri yerine, sanki boğazınıza yapışıp kalan bir pelte aktı.

Çoğumuz ‘‘köroğlu-ayvaz’’ bakışıp durduk, uyuşup kaldık yavan ekranların karşısında.

Fakat yeni yılın ilk günü ilk dürtükleme geldi. O de ne diye zıpladık.

Elektrik ve doğalgaza zam!

Hemen alalama (kamuflaj) başladı; türban ve darbe tartışmalarına daldık…

‘‘Döviz kuru düşüyor, zam geliyor’’ mırıltıları başlamıştı. Benzinde 7 kuruş indirim, duyuruldu.

Tam sevinecektik; 11 kuruş bindirim geldi, bütçelere 4 kuruş giriverdi.

‘‘Ne oluyor’’ falan diyecektik…

TÜİK enflasyonu, merkezi yönetim maaş artışlarını açıkladı.

Eti unuttuk da çiçek yağı, ekmek, süt, peynir, sebze, meyveden örneklerle çarşı pazar enflasyonunu konuşmaya başladık. ‘‘TÜİK nereden aldın bu fiyatları’’ diyerek adres soruyorduk, kendimiz Boğaziçi’nde bulduk.

Bilim adamlığından çok partili kimliğiyle konuşulan biri, ülkenin köklü ve saygın bilim yuvalarından olan Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör koltuğuna oturtulmuştu.

Kendisini, üniversiteyi üniversite yapan bilim insanları istemedi, ülkenin ilk beş bindeki gençlerinden oluşan öğrenciler ‘‘atanmış rektöre hayır’’ dedi.

Polis cop ve gazla saldırırken, Ankara mızıkacıları ‘‘teröristler’’ şarkısına başladı…

Sonra asıl amacın, üniversitenin Karadeniz kıyısındaki arazisi olduğu, bu araziyi birilerine sessiz sedasız verebilmek için partili rektör atandığı iddiaları dillendirildi.

Ne olduğunu anlamaya çalışırken, alalama ekibi harekete geçti; iktidarın eski yol arkadaşlarının ‘‘terörist’’ diye hapse attığı eski genelkurmay başkanından ‘‘darbeci’’  olmakla suçladı.

Alkollü içeceklere yüzde 17 ek vergi getirildi.

Bunu konuşmaya bile başlamadan çok şaşırtıcı bir karar alındı. İç güvenlik kuvveti olan polis ve jandarmanın, ihtiyaç duyması halinde ordunun silahlarını kullanabileceğine dair yönetmelik çıkarıldı.

Emekli General Haldun Solmaztürk, KRT’de Zafer Arapgirli’nin programında şu manada bir şey söyledi: ‘‘Ordunun ağır silahlarını (örneğin tank ve top) kullanmak için özel eğitim gerekiyor. İhtiyaç halinde ordudan alınacak olan bu silahları kullanacak özel bir kuvvet olmalı!’’

Amerika karıştı, bu tespit ve soru da gargaraya gitti. ‘‘Ne oluyoruz, Türk Ordusu’nun Özel Kuvvetleri’nden daha özel bir kuvvet mi var? Bu neyin nesi’’ diyemedik.

Tarım sektörünü desteklemesi gereken Ziraat Bankası’nın, kara para cenneti Virgin Adaları’ndaki şirkete açtığı 1.6 milyar dolar şaibeli kredi patladı. Bu kez AKP Genel Başkanı, teröristler listesini uzattı ve CHP İl Başkanı’nı ‘‘DHKP-C’li’’ olarak listeye ekledi, ‘‘vay be’’ derken yine gündem değişti. 

2020’den gelen salgın ve aşı konularına, halkın ‘‘battık, bittik’’ feryatlarına, ahalideki birbirini boğazlamalara, yereldeki oyunlara girmedim daha. Ve yeni yılın ilk haftasından bir seçmece bile, sizi bilmem ama beni yordu.

Böyle devam ederse gelen gideni aratacak gibi!

Yine de umutlu olalım! 2021’in 2020’yi aratmayacak bir yıl olmasını, iyilik ve güzellik temennilerimizin karşılık bulmasını umalım!..

Eyvah!..

Yazıyı bitirmiştim ki, ‘‘sözde cumhurbaşkanı’’ tartışmaları başladı…