Ağır ağır yürü.
Tırnaklarının ucuna basa basa.
Karınca incinmesin, kelebek uykusundan uyanmasın..
Ve hatırlamaya çalış.
En ince ayrıntısına kadar insanoğlu’nun binlerce yıllık hayat serüvenini..
Hatırlamak isteyen ağır yürür, hızlı yürüyenler unutmak ister.
Hızlı yürüyenler ya bir şeylerden kaçıyorlardır, ya bir şeye geç kalmışlardır.
Ağır yürüyenlerin arkasından gelen yoktur, geç kaldıkları bir şeyde..
Telaş etme insanoğlu! Ne arkandan kovalayan var , ne bir şeye geç kaldın.
Ama yönünü , yolunu iyi seç.
Suyun akarına mı gideceksin, yoksa tersine mi?
Suyun akarına gidersen sıkıntı yok. Önünü de açarlar bak.
Rahatını düşünürsen bunu seç derim.
Akıntıya katılırsan;
Önce derelere, sonra çaylara, ardından nehirlere karışırsın.
Ve nihayetinde bir ummana karışır,
yok olur gidersin.
Suyun tersine gidersen genelde yolun yokuştur. Yorar insanı..
Nehirlerden-çaylara; çaylardan-derelere geçersin..
Ve sonuçta bir kaynağa ulaşırsın..
Bir kaynak mı olacaksın, yoksa ummana karışıp kaybolup gidecek misin?
Tercih senin..
Hayat böyle bir şey.
İnsanlığın tarihini akıntıya kapılanlar yazmadı, hep akıntının tersine gidenler yazdı.
Bütün yeni şeyleri, ‘İnsanlık ne mükemmel şeyler yaratmış” deyip yaratılanın üstüne yatıp onun keyfini sürünler yaratmadı, ‘insanlık eksik yaratmış.” Diye düşünenler yarattı.
Unutma ey insan!
Sen kendi hikayeni yazana kadar, hep başkalarının hikayelerini dinlemekle geçecek ömrün. Oysa hayatın için en büyük hikaye aslında senin hikayendir.
Sen kendi hikayeni yaz insanoğlu.
Belki de insanlığın binlerce yıldır bir çok şeyi keşfedip , hayatı kolaylaştırmasına rağmen hala bulamadığı huzur ve adaleti sen hikayeni yazmaya başladığında bulacağız .
Kim bilir?