Eleştiri bir toplumun nefes alma biçimidir, yol gösterir, yer bildirir, hele ki kulak verirsen fevkalade geliştirir. Ancak zamanımızda eleştiri dediğimiz şey bir nevi ötekini yok sayma, hatta ortadan kaldırma uğraşına dönüşmüştür.
*
Her türlü enformasyon alanı bildiğin savaş alanı oldu birader. Paylaşılan fikirler için, fotoğraflar, kavramlar, tasarımlar için bir anda onlarca, hatta binlerce insanın katıldığı koca bir meydan muharebesi başlıyor. Bir anda, anlamsızca! Fakat gerçek hayatta kimse düşmanımız değil. Onlar iş arkadaşımız, kardeşimiz, komşumuz, dostumuz, hemşerimiz, uzaktaki memleketlimiz! Hepimiz üzerinde yaşadığımız toprakların aynı göğüne bakan insanlarız. Ama sosyal medyada en gaddar düşman, en acımasız gladyatörleriz ayrı ayrı her birimiz.
Kalıplarla, önyargılarla, patolojik hastalıklarla saldırıyoruz birbirimize. Belki de bu mecrayı bırakmamın zamanı gelmiştir. Belki de kuşlara, ağaçlara, ortancalara dönmenin zamanı gelmiş de geçiyordur. Zamansa en zalim, zamansa geçerken en hızlı!
*
Bu sosyal medya savaşı şimdiye kadar hangi edimi değerince değiştirmiştir ki! Veya değiştirecekse bile sonucu nereye varacaktır? Kimler yaralanacak, kimler canından olacak, kimler canı gibi sevdiklerini kaybedecek daha! Çok kanadık, çok yorulduk, çok canımızdan olduk. Yetti artık be hey, çok yorulduk! Neredeyse çeyrek asırdır herkesi dinleyen, ama kimseyi duymayan insanlar olduk. İçlerini çer çöple doldurduğumuz kavramlar dövüşüyor, ama hepimiz ölüyoruz, yetti artık. Cinnet haklı olabilir mi? De ki haklı, peki cinnetin diliyle sorunlar çözülebilir mi? Önce kendimizi yılkıya salıp özgürleşmemiz, iyileşmemiz gerekiyor. Önce galat-ı meşhur cihetlerimizden, müstezat bönlüğümüzden, determinist cinnetlerimizden kurtulmamız lazım. Önce!
Acıda, sevinçte, umutta neden buluşamaz olduk biz. Renkler, fikirler, amaçlar neden birbirini yok etmeye bu kadar meraklı! İnsan olmanın bireşimi acının, sevincin, umudun, renklerin, fikirlerin…ve onların çeşitliliğinin zenginliğiyle mümkünken, neden bu sağırlık, körlük ve insansızlık!
*
Belki de bu dünyanın, yani sosyal medyanın çirkinliğini geride bırakmalı artık. Belki de buranın ve kimilerinin üzerini kapatıp gerçek dünyanın kapılarını açmak lazım. Bir köy havuzunun başında komşumuzu dinlemek yeniden en iyisi olmalı , tekrardan bir okul avlusuna yaslanıp öğrencilerin cıvıltısına kulak vermek lazım, ve illa ki sabanın devirdiği toprağı yutarcasına koklamak gerek. Belki de sardunyaya gülmek en iyisi…kulağına konan sineği affetmek, tarım alanlarına hançer gibi dikilen binalara küfretmek iyinin içinde en iyisi belki de. Hakiki ve güzel olan cemal cemale durarak başlar tekrardan, kimbilir. O zaman düşünceler çarpışsa da kalpler birleşir belki.
Şimdi bunları kim yazdı, o mu, bu mu, şu mu, ben mi? Ne diye söyleyeyim, gidin kime isterseniz sövün. Sövgülerinizle kalın.