Dünya’da adalet; ne dün vardı, ne bugün var, ne yarın olacak. İnsanlığın var oluşundan beri ortaya serdiği zulüm, insanım diyenleri tiksindirse de maalesef hala dünya coğrafyasının çeşitli yerlerinde sürüyor. 

Dün adalet olsaydı; ne İsa çarmıha gerilirdi, ne Hüseyin’in başı kesilirdi Kerbela’da, ne Nesimi’nin derisi yüzülürdü. Tarih çok büyük oranda adaletsizliklerin tarihidir. Ve bu adaletsizliklerin bir çoğu da maalesef; insanlık adına yapılmıştır. İnsanlığınız batsın!

*

İran’da 36 yaşındaki genç bir doktor işkence de öldürülerek ailesine cansız bedeni teslim ediliyor.

Haber şöyle:

 “22 yaşındaki Emini’nin ölmesinin ardından protestolar tüm ülkede devam ediyor. Güvenlik güçleri tarafından yaralanan İranlılarsa, gözaltına alınma, işkence görme, yargılanma veya öldürülme korkusuyla hastanelerde tedavi görmekten kaçınıyor.

Yaralılara yardım etmek için hayatlarını tehlikeye atan sağlık görevlileri, protestocuları evlerinde veya başka yerlerde tedavi ediyor. 36 yaşındaki Ayda Rüstemi de o doktorlardan biriydi. 12 Aralık’ta ortadan kayboldu. Bir gün sonra ailesine, kemikleri kırılmış ve vücudu ezilmiş cansız bedeni teslim edildi.”

Ve daha bir çokları. Bugünlerde de Tebriz Futbol takımının bir futbolcusu protestolara katıldığı gerekçesiyle idam edilmekle karşı karşıya.

Ve üç kişiye gözünün çıkarılması cezası verilmiş. Gözünüz çıksın!

*

Afganistan’daki taliban rejimi. Kız öğrencilerin ortajjğretimden sonra yüksek okullara gidişini de tamamen yasakladı. İnsanın içi burkuluyor. Bu nasıl bir zulümder. İslamiyette böyle bir şey olur mu? Bu islamiyet falan değil.  İnancınız batsın.  Bütün bu örnekleri gördükçe Mustafa Kemal Atatürk'e tekrar tekrar teşekkür ediyorum. İyi ki bu ülkeye böyle bir insan gelmiş.. 

*

İşkence her yerde sürüyor. Özellikle kadınlara yönelik zulümlerin ardı arkası kesilmiyor.  Dünya Coğrafya’sının bir çok yerinde çatışmalar sürüyor. Gencecik insanlar toprağa düşüyor. Ya hayvanlara yönelik işkenceler. Toplu öldürmeler.

Hakikaten bu dünya ne kadar çok çirkinliğe ve kötülüğe tanıklık ediyor.

İnsan insandan soğuyor. İnsan hayattan soğuyor.

Ne desem umutsuzluk, ne desem hüzün!