Artık böyle bir iktidar ile ilgili yazı yazmak istemiyorum.

Çünkü gidecekler...

Çünkü onlar da biliyorlar bunu...

Çırpınışları,

Baro kongrelerine -coronayı bahane ederek- yasak koyarlarken, kendilerinin ve kendi gibi düşünenlerin kongrelerini yapıyor olmaları da bundan olsa gerek.

Hani bir umut!..

*

Düşünüyorum da...

Aslında, düşünemiyorum!

Aslında, aklım almıyor!

Aslında, hangi kanalı izlesem 'Aklım zarara uğrayacak' diye korkuyorum.

Aslında Türkiye gerçeği ne kadar gizlenmeye çalışılsa da...

Ülkenin 'Uçuyor' olduğu söylense de...

Ekranlardan mutluluk fotoğrafları verilse de...

Yandaşları ha bire pohpohlasalar da...

Memlekette 'Mutluluk' algısı yaratılmaya çalışılsa da yine de gidecekler.

*

Görünüre bakılırsa, gitmemeleri doğanın kanununa ters.

Böyle bir iktidar, bundan sonra da Türkiye'de tek başına yeniden gelirse (kaldı ki şu anda tek başına olmadığını, küçük ortağı MHP ile birlikte iktidar oldukları hepimizce malum) sahiden de kuyruğumuzu kısıp, otururuz oturduğumuz yere...

*

Bu millete de kocaman bir "Helâl olsun size, helal olsun!" çeker, "Onlar görüyor, ben göremiyorum" deyip, hayıflanırım.

Böyle yazılar yazdığım için de bugünün iktidarından özür dilerim.

"Memleket yolunuza feda olsun(!)," der, bu işi de bırakır çekiliriz bir kenara kitap yazarız.

*

Öyle ya...

Yaz,

Çiz,

Oku,

Anlat bir işe yaramıyorsa,

Her ne kadar memleketi uçuramasalar da;

Dolar'ı uçurmuşlar,

Avro'yu tutana aşk olsun, dedirtmişler.

İçeride dışarıda milyarlarla dillendirilen borç bataklarının içinde kıvranıp durdurmuşlar,

İnsanların yaşam şartlarını günbegün çıkılamayacak dar boğazlara sokmuşlar, yine de milletten yeniden güvenoyu almak isteyecekler.

Verilir mi?

Verilir mi hiç!

Bugün memleketin hali ortadayken, memleketi bu hale getiren böyle bir iktidar gitsin ki memleketi düze çıkaran gelsin.

*

Eğitim bitmiş-tükenmiş bir halde iken, iktidarın bir numarası bile -kendilerinin yazboz tahtasına döndürmesine rağmen- eğitimin durumundan memnun değilse,

Maliye ve Hazine Bakanı'nın söylediklerinin tersi hayat buluyorsa,

İntiharlar,

Cinayetler,

Tecavüzler,

Ve bir de inşaat furyaları ülkeyi bir baştan diğer başa betonlaştırarak, almış başını gidiyorsa,

Esnaf sıfırı tüketmişe,

Krediler S.O.S. vermeyi epey zamandır sürdürüyorsa,

İşsizlik tavanı bile aşmışsa,

Adalet'in eski halinden eser kalmamışsa,

Çalışanlar işten çıkarılırken, adeta aileleriyle birlikte; kederleriyle kaderlerine terk ediliyorlarsa,

Böyle bir iktidar gitmeyip de ne yapacak?

*

Yok gitmiyorsa da, yine de millet bu iktidara sarılıyorsa da elbette söyleyecek bir şey yok.

"Ne yapacaksınız kimi insan,

Ya da grup,

Ya da toplum, celladına aşık olabiliyormuş meğer" deyip, kuyruğumuzu kısıp oturacağız yerimize.

*

Madem, anlaşılamıyoruz,

Madem, anlatamıyoruz,

Madem, AKP'nin Türkiye'yi uçurduğuna inanıyor bu millet;

Fark edemesek de...

Biz göremesek de...

Hissedemesek de...

Anlayamasak da...

Boğaz'ında dolaşamasak da...

Askıda ekmeğe muhtaç bırakılsak da...

İçindeyken bize uzak da görünse, o memleket bizim, der, -Yaradan'ın değil,-iktidarın bizimle ilgili çizdiği yazgıyı zorunlu olarak yaşayıp dururuz.

*

Demem o ki; kimselere ahuzarım yoktur benim.

Ben gördüklerimi,

Hissettiklerimi,

Yaşadıklarımı,

Her geçen gün, dünü arar olduğumu anlatmaya çalışıyorum.

Başka ne derdim olur ki?

AKP kimin?

CHP kimin? 

İYİ PARTİ kimin?

MHP kimin?

DP kimin?

Diğerleri kimin?

Hepsi de bizim.

*

18  yıldır AKP yönetmiş, şimdi -üstelik de kendileri kendilerine- metal yorgunluğu teşhisi koymuşlarsa, "O zaman değişmeli" diyorum bu iktidar.

"Yorgun olmayanı gelsin" diyorum.

*

Kimse bulunmadık Hint kumaşı değil ki?

Onların daha iyisini de daha kötüsünü de yetiştirmiş, yetiştirir de bu memleket.

Kötüler gitsin iyiler gelsin...

Bu memleket daha nereye kadar taşıyabilir ki bunları...

Hele bir seçim gelsin.

Erken olsun zamanında olsun, geç olsun.

Gelsin o seçim günü.

*

Gelsin ki bu seçim, gidecek bunlar, gidecek!..

Durum onu gösteriyor.

Baksanıza nereden tutulsa insanın elinde kalıyor.

Yine de "Bu millet artık tutmaz bunları" diyorum.

Ben de benim aklım da tutmaz diyor ya, her neyse!..

Şu seçim bir gelse...

*

Uzun lafın kısası...

Gidecek bunlar, gidecek.

Perşembe'nin gelişi hani çarşambadan belli oluyormuş ya,

"İstanbul'un gidişi, iktidarın gidişi" niye olmasın ki?

Onlar da biliyor bunu, biz de biliyoruz ya...

*

Ah bir seçim gelse!..