Gazeteci Levent Gültekin’in görüş ve düşüncelerine önem veririm.

Halk TV’deki programı ikinci defa izlediğimde sözlerinin ne kadar haklılık taşıdığını bir kez daha düşündüm.

Gültekin muhalefetin yetersizliğini anlatıyor ve mealen diyor ki:

“Ülke çok zor durumda. İktidar, bu zorlukları aşacak gibi durmuyor. Muhalefet halka güven verecek atılımlar içinde olmalı.”

Evet, Emin Çapa’nın dediği gibi kimse geçmişe kimse oy vermez. Geleceğe oy verir.

Yine döndüm Gültekin’e:

Gültekin diyor ki, “muhalefet kendine güven duyulacak eylem ve söylemlerde bulunmalı.”

Halka, ışık yakmalı. Demeli ki, “ben bu işleri çözerim. Bana güvenin.”

Gültekin’in çözüm formülü çok iyi ve gerekli.

Bütün partiler “demokrasi ittifakında bir araya gelmeli. Her parti mensubiyetini bir kenara bırakıp bu ortak paydada buluşmalı.”

Evet, eğer iktidardan umut beklenmiyorsa, muhalefete güven duyulmasını gerektirecek bir şeyler yapılmalı.

Bu noktada hemen Rahmetli Demirel aklıma geldi.

Derdi ki; “İktidar her rejimde var. Rejimi demokratik yapan, muhalefetin varlığıdır.”

Ve ayrıca muhalefeti “şanlı muhalefet” olarak nitelerdi.

“Düşün peşime!” diyerek halkı motive geder, peşine takardı.

6 defa gidişinin ve 7 defa dönüşünün sırrı budur.

Muhalefetten hareket bekleniyor.

“Düşün peşime” diyecek bir hareket.

Bunu Kılıçdaroğlu tek başına yapamaz belki ama, bütün liderler demokrasi ittifakında buluşurlarsa, yine CHP’nin lokomotifliğinde bir çözüm yolunun bulunabileceğini düşünenler az değil.

Biz de bu görüşe katılanlardanız.

Evet, biz ne AKP’nin, ne Erdoğan’ın düşmanıyız.

Biz ülkemizin ve milletimizin refahının peşindeyiz.

Kişileri, partileri değil, yanlışları eleştirmek gibi bir görevimiz var.

Bu iktidar başını iki elinin arasına alıp arzulanan noktaya gelir, halka ve dış çevrelere güven verebilirse, ülkeyi “hukuk devleti, demokrasi, insan hakları” gibi kavramlar üzerinde yüceltirse neden karşı çıkılsın ki?!

Bizim, demokrasiden başka varabileceğimiz bir çıkış yolu yoktur.

Demokrasi.

İlle de demokrasi!