Salgından binlerce insan kırılıp mezara girerken, bazı insanlarımız halâ aşı karşıtlığı yapıyorlar.

 Kimi neslin bekası açısından, kimi dini kaygılarla.

Meselâ rahmetli Erbakan’ın oğlu, partisi adına aşı karşıtlığını savunurken, ileride maymuna benzer bir nesille karşılaşabileceğimizi ima ediyor.

Doktor, aşının faydalarını anlatırken, 80’lik ihtiyar karşı çıkıyor:

Gerekçesi de şu: “Aşı kısırlık yapıyormuş evlat, onun için ben yaptırmayacam.”

Amca gelmiş 80 yaşına, halâ zürriyet beklentisi içinde. Ne demeli?

Bazı uyanıklar da internette seks ilanları veriyorlar.

  “Bu şuruptan üç şişe içenler, mutluluktan uçuyorlarmış!”

Utanmazlık bu ya; genellikle başı örtülü kadınları bu ilanlarda sex objesi olarak taktim ediliyorlar.

Yorumlara bakıyoruz; başı örtülü bacılarımız, resimleri eşliğinde bu şurup sayesinde güya hayatlarının düzene girdiğinden, çok mutluluklar yaşadıklarından söz ediyorlar. Bu yorumları anlatmaya terbiyem izin vermez, utanırım.

Bu şurup, prostatlı olanlar için de şifa kaynağıymış.

Üç şişeyi devirdikten sonra prostat adına hiçbir araz kalmıyormuş.

Tek şişenin fiyatına aldanıp, sipariş verenleri başka bir sürpriz bekliyor. İyileşme ancak üç şişe sonra oluyormuş. Prostatlı müşteriye deniyor ki; tek şişe senin derdini bitirmez, üç şişe içmek zorundasın, bunun için ödemen gereken para ise 200 TL.

Dolar almış başını gidiyor.

 Piyasalar allak bullak.

Benzine, mazota zam haberleri, araç sahiplerini tedirgin etmiş vaziyette.

En ucuz meyve 10 liradan aşağı değil.

Çarşı Pazar yanıyor, 80 yaşındaki amcamızın derdine bakın;

“Aşı kısırlığa yol açarmış!”

Adam, sorunu şurupla çözmüş bile beyamca!

  Bu ilanlardan birisine gazetecilik merakıyla deneme siparişi vermeye kalkıştım.

Bir süre sonra telefonla aranıp, adresimin teyidini almak istedi karşımdaki hanımefendi.

“Vazgeçtim, almayacağım.” deyince fırçayı yedim.

“Madem almayacaktın, ne diye telefonununu bıraktın?”

“Gazeteciyim, küçük çaplı bir araştırma yaptım” diyemedim.

“Sana ne!” diye karşılık verince başladı saydırmaya.

Yakınında olsam gözümün üstüne yumruk bile yiyebilirdim.

Şimdi, devlet yetkililerine soruyorum:

 İnternet üzerinden bu tür hayal satanlar devlete vergi veriyorlar mı?

Kimliklerini, ya da varsa şirketlerinin adları bu ilanlarda niçin açıklanmaz?

Bu ilanları denetleyecek bir birim yok mu?

Dolandırılıyor muyuz yoksa?

İnternette dolaşan bu tür ilanlara vergi açısından, vatandaşı korumak açısından göz atmak gerekmez mi?

Bunlar yapılmıyorsa,

Nerede bu devlet?