Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Cumhurbaşkanı adayı ve görevden uzaklaştırılan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının usulsüz olduğu iddiasıyla açılan ceza davasında ilk duruşma dün Silivri’de görüldü. İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesince hakkında 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis ve ‘siyasi yasak’ istenen İmamoğlu, dün Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumları karşısında bulunan Silivri duruşma salonunda hakim karşısına çıktı. Duruşmaya CHP Genel Başkanı Özgür Özel, iBB Başkanvekili Nuri Aslan, Dilek İmamoğlu ile çocukları, baba Hasan İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanlığı’ndan uzaklaştırılan Özgür Çelik, çok sayıda CHP Milletvekili; Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu, Büyükçekmece Başkanvekili Hakan Çebi, CHP İlçe başkanları, İl yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda vatandaş izledi. Duruşma salonunda ayrıca İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’nden okul arkadaşları da yerlerini aldı.
Alkışlanan yanıtlar
İmamoğlu, duruşma salonuna giriş yaptığı sırada “Cumhurbaşkanı İmamoğlu” sloganları eşliğinde dakikalarca alkışlandı. Kimlik tespitinin ardından “Eğitim durumunuz nedir?” sorusuna “Yüksek lisans” cevabını veren İmamoğlu, bir kez daha ayakta alkışlandı. “Sabıkanız var mı?” sorusuna verdiği "Allah'a şükür yok" yanıtları da salonda bulunanlarca alkışlarla karşılandı. İmamoğlu, hakimin iddianameden bölümler okuması ve bu bölümün uzaması üzerine, araya girerek, “Anlattığınız hiçbir şeyin benimle ilgisi yok hala,” ifadelerini kullandı. İmamoğlu, duruşma salonunda üniversite arkadaşlarını göstererek, "Ben üniversite arkadaşlarımla çift kale maç yapabilirim. Bazılarının tavla oynayacak arkadaşı yok," dedi. İmamoğlu, okuma işleminin devam etmesi üzerine ikinci kez araya girerek, “Sayın Hakimim, araya giriyorum ama hala hiçbirinin benimle ilgisi yok farkında mısınız? Okumanız hoşuma gidiyor. Gayet memnunum, teşekkür ederim. Savcıyı biliyorum, kimin yazdığını. Benimle ilgili acelesi var çünkü. 18 yaşındayım bu arada. Ben şu an 18 yaşındayım bütün bu anlattıklarınız sırasında aklınızda olsun da. Okumayacağım dediniz ama tamamını okuyorsunuz. Ben anlamadım şu an anda amacınızı. Ama dinlemek beni rahatsız etmiyor, onu söyleyeyim. Umarım O da dinliyordur. İnşallah O da dinliyordur. Kendinde o belge olmayan kişi, inşallah dinliyordur. Ben 18 yaşındayım ve sizi dikkatlice dinliyorum şu anda sayın Hakimim. Bütün bunları nasıl yapmışım, merak ediyorum. Haydi bakalım. Ben de iddianamenin rezaletinin altını çiziyorum” şİmamoğlu, savunmasına başladığı sırada “Bu iddianameyi o savcı yazmadı, o iddianameyi kimin yazdırdığını biliyorum. Bugün 12 Eylül, bu topluma darbeyi hatırlatır. Şu anda da bir darbe sürecinde olduğumuzun altını çizmek isterim” ifadelerini kullandı.
Üniversite arkadaşları da izledi
Üniversite arkadaşlarının salonda bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu şöyle devam etti. “Benim arkadaşlarımın bir kısmı geldi üniversiteden. Sağ olsunlar. 11-11 iki takım çıkar, maç yaparız. Vatandaşın tavla oynayacak arkadaşı yok. Tavla oynayacak üniversite arkadaşı yok. Ve bu işlerle uğraşıyor. Memleketin daha büyük işleri varken, bu işle uğraşıyor. Acı bir durumdur yani. Tabii kendi savunmamı yapmak kısmı gerçekten zor. Çünkü tümüyle saçmalıktan ibaret bir konusu vardır. Tamamıyla saçmalıktır. Evet bu davanın konusu, bir saçmalıktır. Yani İstanbul Üniversitesi yetkisi olmayan bir diploma iptal ederken bile saçmalık yapılmıştır. Aynı zamanda, kurul oluşurken içinde hukuk fakültesinde kimsenin olmadığı bir heyetle iptali yapması da bir saçmalıktır. O da ayrı bir şey. Tabii davanın konusu; -bana göre senaryosu- ‘Şüphelinin resmi belgede…’ Hangi resmi belgede yapmışız? ‘Sahtecilik suçuna iştirak ettiği…’ İştirak ettim yani! Ben nasıl iştirak etmişim? Hileli bir şekilde evrakı almışım, yani diplomayı, gitmişim yüksek lisansa başvurmuşum, yüksek lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi yüksek lisansını almışım. Askerlik şubesine sunarak, bunu kullanmışım. Yüksek Seçim Kurulu’nda kullandığı kısmı, zurnanın ‘zırt’ dediği yer.”
CHP İstanbul’a kayyıma kınama
CHP İstanbul’a yönelik kayyım atanmasına da sert tepki gösterdi. İmamoğlu şöyle konuştu. “Türkiye, çok acı zamanları ifade ettiğim gibi yaşadı ve yaşıyor. Özellikle gelinen noktada, son 1 haftadır, 10 gündür, yargının siyasete tümüyle hukuksuz, belgesiz iftiralarla güvenlik güçlerini, valilik, bakanlık gibi tümüyle millete hizmet etmesi gereken makamların da ne yazık ki siyasetin bir şekilde aparatı haline gelerek, endişe verici ortamları ülkemize yaşatmaları, kaygılı bir ortama toplumu sürüklemektedir ve her gün milyarlarca dolar insanların cebinden uçup gitmektedir. Yani yoksullaşan, olan biten her şey insanımıza değiyor. Yazıktır, günahtır. Bir partinin varlığına, mekanına bağımsız bir biçimde faaliyetlerini sürdürmesine, emsalsiz bir biçimde demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ayaklar altına alarak işgal, şiddet şekliyle davranarak, hiçbir dayanağı olmadan kurumlarımızı ve özellikle de canımız, ciğerimiz, yani gururumuz Türk polisinin itibarını ezerek iş tutmaları tarihe kara bir leke olarak girmiştir. Ben, bu işin içindeki yöneticilerin talimat biçiminin gelişiyle nasıl lal olduklarını bilirim. Yaşadım ben bunu. Ama bunu kabullenmiyorum. Bu çok yanlış bir şey. Gencecik evlatlarımızı, güvenlik güçlerimizi buna alet etmelerini kınıyorum.”
Yargı tarihinde bir ilk
Öte yandan duruşma, yargı tarihinde bir ilke de sahne oldu. İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan, savunma yapmak üzere duruşmaya Çorlu Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla bağlandı. Hakim, Avukatlık Kanunu dahilinde bu işlemi yaptıklarını öne sürerken Pehlivan, şunları söyledi: “Üzerimde cübbem dahi olmadan, müvekkilimle görüştürülmeden duruşmada hazır edildim. Karşınızda tutsak edilmiş bir avukat olarak bulunuyorum. Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum. Müvekkilimle yüz yüze görüşmemin engellenmesinden dolayı savunma yapmayı bu şartlarda reddediyorum.”
Dava 20 Ekim Pazartase saat 11.00’a ertelendi.




