2023 yılının Türkiye açısından en acı olayı hiç kuşkusuz; Maraş, Malatya, Antep, Hatay,Adıyaman başta olmak üzere çok sayıda ilimizi etkileyen Şubat depremiydi. Şehirlerimiz yıkıldı, köylerimiz enkaz altında kaldı, binlerce insanımızı  kaybettik. Deprem sadece Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgesini, Akdeniz kıyılarına vurmamıştı. Yurt dışında Suriye başta olmak üzere bölgedeki bir çok yerde de etkili olmuş oralarda da çok sayıda insan yaşamını yitirmişti.  Ve yılın sonuna gelirken yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz ama bir çok kentimiz yıllarca kendine gelemeyecek derecede yaralandı. O günleri yerinde yaşayan, şehir şehir dolaşıp fotoğraflayan, acılara yerinde tanıklık eden Malatyalı Fotoğraf Sanatçısı Rıza Parlak’ın depreme ilişkin notlar ta tuttu, şiirler de yazdı. Yıl sona ererken yaşadığımız bu acı olaya ilişkin Parlak’ın ‘Depremde hafızam kaldı’ başlığıyla tuttuğu notları paylaşıyoruz.

*

Rıza Parlak: Depremde hafızam kaldı!

6 Şubat depremi olduğunda   İstanbul'daydım. Sabahın erken vaktinde   Kahramanmaraş'tan arkadaşım Ahmet Karaçam aradı. "Rıza, Malatya da deprem olmuş durumun nasıl?" dedi. Kalkıp televizyonu açtım, depremi gördüm. Her tarafta felaketin görüntüleri vardı. Mutlaka ve acilen birşeyler yapmak lazım . Neler  yapilirim  diye düşündüm . Malatya'ya dönmeye kara verdim. Birilerine faydam olur diye…

        İstanbul'a giderken arabamı emekli öğretmen Haydar Sevim'e bırakmıştım. Depremin o ilk şokunda   işine yaradığını söyledi. Ben İstanbul'dan gelmeden; Haydar Hoca,  Malatya'yı terk edip arabamı Mehmet Ali Başıböyük'e teslim etmişti.

     Uçakta, Basri İlhan ile karşılaştım. Seni istediğin yere bırakayım ,dedi ve Mehmet Ali Başıböyük'ün çadırına bıraktı.

     Havaalanından gelişimiz oldukça uzun sürdü. Normalde  yarım saatlik yol bir türlü  geçmeyen  bir saat sürdü. Girdiğimiz her sokak ve caddede binalar yıkılmış, yollar kapanmıştı.

      Basri İlhan’a teşekkür ettim. Mehmet Ali Başıböyük ile karşılaşmam hüzünlü  anlar yaşattı. Çadırda yanan sobanın sıcaklığını ve çekilen acıların derin hüznünü yüreğimde his ettim.

...

 Deprem fotoğrafları çekerken en çok çocuklar dikkatimi çekti. Kurulan çadırlar etrafında top oynarken rastladım bir çoğuna. Yeşilyurt enkaz fotoğrafı çekerken Afad çadırı önünde oynuyan iki kız çocuk gördüm. Çadır ve çocukların fotoğrafını çektikten sonra yanlarına gittim. Karneler nasıldı? Diye sordum biri taktir diğeri teşekkür aldığını söyledi.  Madem taktir ve teşekkür o zaman bunun bir ödülü olmalı deyip taktir alana 200 TL ve teşekkür alana 100 TL verdim. İkisi kardeşti. Çocukların hiç beklemediği bu davranış onların mutlu olmasını sağladı. İstanbul'dan Malatya'ya dödüğümde beni yakından tanıyan dostlar deprem bölgesinde elden yardım etmem için bana ibandan para gönderdiler. Bir kısmı ihtiyaç sahiplerine elden teslim edilirken çoğu öğrencilere karne hediyesi olarak dağıtıldı.

*

Gazeteciler milletin sesi olacak Gazeteciler milletin sesi olacak

Yine Polat'ta Fotoğraf çekerken yaşlı bir çiftin enkaz ile fotoğrafını çektim. Sonra yanlarına gittim bir kız çocuğu geldi. "Bu bizim tornumuz amcası çok güzel okuyor" dediler. Kıza taktir mi teşekkür mü? Diye sordum. "Amca taktir aldım" dedi. Çıkarıp 200 TL verdim. Bu taktirin ödülü dedim. Beli ki o güne kadar hiç kimse ona bu kadar para vermemiş. Kızın gözlerinde ki ışık ve sevinci görmek lazım. Dedesi ve babaanesinin gözleri doldu. Onlar duygulanınca bende çok etkilendim.  Deprem fonuma gelen paranın yarısını gerçek ihtiyaç sahiplerine kalan yarısın öğrencilere dağıtarak bitirdim. Depremde çocuk olmak başka bir duygu. Onlar çadır etrafında top dahi oynasalar fay hatının onların ruhunda bir yıkıntıya sebep olduğunu asla unutmayın. Çocuklar hayata doğal bir pencereden bakarlar. Keşke büyüklerde öyle baksa ama mümkün değil. Çocuklar da büyüyünce büyükler gibi oluyor. Keşke büyükler yaşlanınca çocuklar gibi olsa. Dünya daha yaşanılır bir dünya olurdu.

*

Editör: Haber Merkezi