Gazeteci-Yazar Kerim Evren, ‘kerimevren.com’ adlı sitesinde bugün yayınlanan 'İYİ KALPLİ' ADAMLAR! başlıklı yazısının bir bölümünde Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı Prof.Dr.Ahmet Özer’i ve CHP’li belediyelere yönelik soruşturmaları, CHP lideri Özgür Özel’in açıkladığı AKP’li belediyelerdeki yolsuzlukları konu edinmiş.
*
'İYİ KALPLİ' ADAMLAR!
Adamın biri yolda yürürken düşmüş. Yakınındaki biri, koluna girerek adamı yerden kaldırmış. Düşen kişi, 'yardımsever'e içtenlikle teşekkür edince aldığı yanıt şu olmuş:
-- İlk seçimde bizim partiye oy verirseniz ödeşmiş oluruz.
Önce şaka yollu zannettiği bu isteğin ciddi olduğunu anlayınca adam, yüzsüz politikacıyı şöyle terslemiş:
- Beyefendi, ben popomun üzerine düştüm, kafamın üstüne değil!
Diyalogun devamı var mı? bilmiyoruz...
Varsa, Show TV'de yayımlanmakta olan "Güldür Güldür Show"da, Alper Kul'un başarıyla canlandırdığı "Yalayut İsmail" adlı karakterin klasik repliği olabilir:
-- Alt tarafı bir oy ağabey, ölür müsün!
800 DOSYADA AYNI 'GİZLİ' TANIK!
Gazeteci Hüsnü Mahalli, bir tv izlencesinde anlattı... Bir tanıdığı eşinden boşanacakmış. Açacağı davayla ilgili yardım istemek için Mahalli'ye sormuş:
-- AKP'li avukat ve hâkim tanıyor musunuz?
Vurgulayalım; dava, boşanma davası!
Yargıda, 'iyilik timsali' (!) olarak görülen böyle kişilerden birinin varlığını, geçen hafta CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'dan duyduk...
Ömrünü, adaletin 'tecelli'sine (!) adadığı anlaşılan o biri, kaç davada 'gizli tanık' olarak görev yapmış dersiniz? Tanal'ın öğrendiğine göre, üç beş değil, 800 ayrı davada.
800'den biri, yedi ayı aşkın zamandır tutuklu olup hâkim önüne ancak geçen hafta çıkartılan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer'in aleyhindeki dava.
İktidar, küçük ortağıyla birlikte, bir yandan terör örgütü PKK ile 'barış' yolunda adımlar atarken öte yandan Prof. Özer'in, "terör örgütüne (PKK / KCK'ya) üye olmak" suçlamasıyla hakkında 15 yıla kadar hapis ve 'siyasî yasak' istemi bulunuyor.
Geçen hafta 'tutukluluğunun devamına' karar veren hâkimle Prof. Özer arasında, yedi ay önceki duruşmada çok ilginç bir diyalog yaşanmıştı.
Özer, yazılı savunmasına bakmadan kendisini tutuklayan hâkime, sormuştu:
-- Savunmamı okumayacak mısınız?
Hâkimin yanıtı:
-- Sen savunmanı cezaevi yönetimine ver, o gelip beni bulur!
Ahmet Hoca, tabii ki hâkime şöyle sitem etmemişti:
-- İyi de benim bu arada özgürlükten yoksun geçirdiğim günler ne olacak?
KİMİNE HARÇLIK, KİMİNE 'AÇLIK'
Prof. Özer'in yerine Esenyurt Belediye Başkanlığı koltuğuna oturtulan kayyımın ilk icraatı 'temizlik' (!) yapmak oldu. 57 işçi, sorgusuz sualsiz ve 'tazminatsız', hiçbir neden gösterilmeden kapının önüne konuldu. Çocuk çocuğuyla birlikte bayrama aç girecekler.
Öte yandan Sayıştay, AKP'li Gaziantep Büyükşehir Belediyesinde 'yasa dışı tazminat ödenmesi' yoluyla kamunun 583 bin 160 lira zarara uğratıldığını saptadı. Önce zararın, yasa dışı ödemeyi yapan dört Belediye görevlisine ödetilmesine ilişkin 'zimmet' kararı verildi. Sonra karar, Sayıştay Temyiz Kurulunda 'oy çokluğuyla' bozuldu.
Böylece, kamu zararı halka ödetilirken 'yasa dışı' tazminat, kıyak bayram harçlığı oldu.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, CHP'nin elinde olsaydı bu uygulama yapılır mıydı? Gözü kapalı yanıt verebiliriz; hayır!
Konuya ilişkin yeni bir örnek de var; Gaziantep'in CHP'li Şehitkamil Belediyesine yönelik yolsuzluk ve usulsüzlük savları... Belediye Başkanı, CHP'den istifa edip bağımsız olunca hakkında takipsizlik kararı verildi; hemen!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in dün açıkladığı, Sayıştay yazanaklarına yansıyan AKP'li Fatih, Bayrampaşa ve Bahçelievler belediyelerindeki usulsüzlük savları, yenilir yutulur gibi değil. Fatih Belediyesi, sözümüz ona öğrenci yurdu olarak açtığı binayı, turistik otel yapmış. Bina ruhsatsız!
İlgililerden kimsenin çıtı çıkmıyor.
Tıpkı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan eski İçişleri Bakanı tarafından alınıp 'üstüne yatılan', iki gün önce de ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın açıkladığı, selefi Melih Gökçek hakkındaki yolsuzluk savlarını içeren yüzlerce dosyanın karanlığa gömülmesi gibi.
ÇADIR SATICISININ KIZI
Bunlar, 'kurumsal iyi kalplilik' örnekleri! Hafta başında, bir de 'bireysel' olanını izledik.
Eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık'ın kızı Fatma Zehra Kınık Demir, geçen yıl motosikletteki 17 yaşında bir çocuğa aracıyla çarpıp ölümüne, iki kişinin de yaralanmasına neden olmuştu.
Bilirkişi, Kınık'ın "Dur" levhasını dikkate almadan aracıyla ana yola çıktığı için 'yüzde yüz, aslî kusurlu' olduğu yolunda yazanak vermişti.
Fatma Hanım, geçen hafta sonuçlanan davada, 'taksirle bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olma' suçundan, 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Ancak genç kadın ne dava sürecinde tutuklanmıştı ne de biz bu satırları yazdığımızda hüküm giymiş olmasına karşın cezaevine konulmuştu.
Yani, hâlen bir gün bile hapis yatmış değil.
'Yatarı olmayan', çoğu 'afaki' suçlamalarla siyasal parti liderleri, belediye başkanları ve çalışma arkadaşları, onlara destek eylemi yapan pırıl pırıl gençler ters kelepçe vurularak cezaevine tıkılmışken...
Fatma Hanımın avukatları, temyize başvurup başvurmayacaklarına henüz karar vermemişler!
Baba Kerem Kınık'ın da Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından, o zaman Başkanı olduğu "Kızılay'ın çadırlarını sattığı" ortayı çıkmıştı. Kınık, kendisine yöneltilen haklı eleştirilerden sonra istifa etmiş ama herhangi bir soruşturmaya, yasal takibata uğramamıştı.
DUR DURAK YOK!
Bu haftaki yazımızın başlığını, Eduardo Galeano'nun (1940 - 2015) bir kitabından ödünç aldık.
'İyi kalplilik' elbette bize özgü bir olgu değil, evrensel!
Uruguaylı gazeteci / yazarın kitabındaki (1) "İyi Kalpli Adam" başlıklı gerçek öykü şöyle:
"Augusto Pinochet, anısını onurlandıran cömertçe bir davranışla, 1981 yılında Şili'nin nehirlerini, göllerini ve yer altı sularını hediye fiyatını sattı.
İsviçreli Kstarata gibi kimi madencilik şirketleri ve İspanyol Endesa ya da Birleşik Devletler'den AESGener gibi elektrik şirketleri Şili'nin en debili nehirlerinin süresiz sahibi oldular.
Endesa'nın aldığı suların yüzölçümü, Belçika haritası kadardı.
Köylüler ve yerli topluluklar su haklarını kaybedip onu satın almaya mahkûm edildiler ve o günden beri çöl, bereketli toprakları yiyerek ilerliyor ve kırsal kesim insandan boşalıyor."
DİL YANLIŞLARIMIZ
Bir siyasal partinin il başkanı, liderine 'bir düğmeye basmakla yüz seksen derece yön değiştirdiği' eleştirisini yönelten Özgür Özel'e ağır tehditler savurduğu iletisinde şöyle dedi:
"Haddini aşanlara hat bildirmek bizim için sadece zaman meselesidir."
İleti, biçemi (üslup) ile en hafifinden topluma kötü örnek olmasının yanı sıra Türkçe yazım (imla) bilgisizliği de içeriyor.
Arapça kökenli "hat" sözcüğü, 'çizgi, yazı' demek.
Yine Arapçadan Türkçeye geçmiş olan "had" ise 'insanın yetki ve değeri, sınır' gibi anlamlar taşıyor.
Yukarıda aktardığımız iletide 'hat bildirmek" diye geçen eylemin doğrusu "had bildirmek"!
GRAM GRAM 'EPİGRAM'
Biz, içtiğimiz and'a bağlılıktan vareste (2)
Anayasayı kevgir ettikse de Meclis'te.
Muhalefet Gruplarına kıyağımızdır;
Toplanacaklar Silivri'de, Metris'te!..
1) Eduardo Galeano; "Ve Günler Yürümeye Başladı", Sel Yayıncılık, 4. baskı, 2012, sayfa 337
2) Vareste: Kurtulmuş!
*
https://kerimevren.com/