Prof.Dr. Naci Görür:; “ Depremde bana bir şey olmasın da kim ölürse ölsün diyerek bu ülkeyi bu hale getirdik. Ancak şimdi bu ülkede insanım ölmesin demenin, kafayı kaldırmanın zamanı. Bu hakkı bizi yönetenlerden istemenin, talep etmenin zamanıdır. “dedi
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür olası İstanbul depremine karşı Esenyurtlu vatandaşları uyarmaya devam ediyor. Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt tarafından faaliyete geçirilen “Deprem Dirençli Kent Esenyurt” başlıklı programda konuşan Prof. Görür, ilçeyi depreme karşı nasıl hazırladıkları konusunda bilgiler aktarırken vatandaşlara da önemli uyarılarda bulundu.
Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt tarafından faaliyete geçirilen “Deprem Dirençli Kent Esenyurt” toplantısı bir önceki gün ilçe genelindeki müteahhitlerle ve site yönetimleri ile yapıldı. Esenyurt Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programda ilk olarak Başkan Kemal Deniz Bozkurt ilçeyi depreme karşı nasıl hazırladıklarını ve yaptıkları çalışmaları sunum şeklinde anlattı. Ardından söz alan Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, halkın depreme karşı duyarlı olmasını ve kendilerini yönetenlerden bunu talep etmeleri gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu; “Biz her depremde binlerce insanımızı bir gecede gömüyoruz, hiç de akıllanmıyoruz. Yaşadığımız depremlere rağmen halen daha depremi yeni görmüş gibi umursamıyoruz. Sanki bize hiçbir şey olmaz gibi, ne sizin ne hükümetin ne de bu ülkeyi yönetenlerin hiç umursadığı yok.”
“Binlerce insanımızı bir gecede gömüyoruz”
Halkın deprem konusunda duyarlı olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Görür, “Biz her depremde binlerce insanımızı bir gecede gömüyoruz, hiç de akıllanmıyoruz. Yaşadığımız depremlere rağmen halen daha depremi yeni görmüş gibi umursamıyoruz. Sanki bize hiçbir şey olmaz düşüncesi ile ne sizin ne hükümetin ne de bu ülkeyi yönetenlerin bu durumu umursadığı yok. Kendi ülkemize karşı bu önemli görevi yerine getirmemiz lazım. Bana değmeyen yılan bin yaşasın diyen de biziz. Depremde bana bir şey olmasın da kim ölürse ölsün diyerek bu ülkeyi bu hale getirdik. Ancak şimdi bu ülkede insanım ölmesin demenin, kafayı kaldırmanın zamanı. Bu hakkı bizi yönetenlerden istemenin, talep etmenin zamanıdır.
Onlara özellikle şunu söylemeliyiz; ‘Deprem siyaset üstü bir konudur. Hangi partiden olursan ol, hangi siyasi görüşten olursan ol eğer beni yönetmek için adaysan, bu ülkede kentlerimi deprem dirençli hale getir. Bunun için gerekli planın, programın, niyetin olsun. Eğer o programın varsa oyum senindir ama böyle ciddi bir niyetin yoksa seni sandığa gömerim’ dememiz lazım. Bu uyarıyı yapmadığımız sürece bu ülkede ne neslimizi ne de geleceğimizi sürdürebiliriz. Her depremde elli binleri bir gecede toprağa vermeye devam ederiz ve bütün dünyada bize kuşkuyla bakar” dedi.
“Esenyurt’u deprem dirençli kent haline getirmek mümkün”
Türkiye’nin deprem direnci bakımından başarılı olan diğer ülkelerden bir eksiğinin olmadığını vurgulayan Prof. Görür şunları ekledi; “Esenyurt’u depreme dirençli kent haline getirmek mümkün. Bakın dünyada ‘deprem dirençli kentler’ oluşturmayı analitik düşünen çağdaş insanlar başarıyor. Örnekleri: Japonya, Meksika, Arjantin, Venezuela, İtalya. Bütün bu bölgelerde Türkiye’de görülen depremlerden daha büyük depremler oluyor. Bu ülkelerde yaşanan depremlerde 3-5 kişi tesadüfen hayatını kaybediyor. Bu büyük depremlerde bile normal yaşam kesintiye uğramıyor. Şu detaya özellikle dikkat çekmek istiyorum o ülkelerin birçoğunun ekonomisi bizden iyi değil, üstelik bilim ve teknolojileri de bizden daha iyi değil. Şimdi onlar bu işi yapmışlar ve başarmışlar. Bizim ülkemizde biz de bunu yapabiliriz, başarabiliriz. Bunları yapabilmek için tüm imkânlarımız var. Tek bir şey yok, o da; siyasi irade ve halkın talep etmedeki ısrarı. Bunlar olmadığı için de iş yürümüyor.”
“Deprem meselesi beka meselesidir”
Başkan Bozkurt ise deprem meselesinin beka meselesi olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu kentte yaşamanın, kentli olmanın bir takım sorumlulukları var. İnşallah bundan sonraki süreçlerde daha sık bir araya geleceğiz. Yaşadığımız kentteki sorunları, sorumlulukları beraberce konuşarak, hem yol-yöntemimizi belirleyeceğiz, hem de çözümleri beraber üreteceğiz. Kentimizi depreme dirençli bir kent haline getirmek üzere bu toplantılarımızı yapıyoruz. Eğer bunu başaramazsak bu gün sahip olduğumuz her şeyi kaybetme riski ile karşı karşıya olmuş kalırız. Bizim odaklanmamız gereken iş bu. Naci Hocam zaman zaman konuşmalarında; ‘deprem sorunu beka sorunudur’ diyerek uyarıyor. Ben de onun bu sözlerine yüzde yüz katılıyorum. Biz bu çalışmaları belirli aşamalarda, farklı bölgelerde parça parça yapıyorduk ancak çalışmanın bir bölümünde Naci Hocamdan rica ettik, onun çalışmalarını inceledik. Bir kenti depreme dirençli hale nasıl getirileceğinin en iyi tarifinin onun tarafından yapıldığını gördük. Bu noktada kendisinden destek istedik. Bize yardımcı olacağını söyledi ve bu güne kadar da bu yardımını bizden esirgemedi. Ne zaman ihtiyacımız olsa bizim yanımızda olmaya devam ediyor.’’