Rusya’nın yapmış olduğu barbarca saldırıları, günlerdir şaşkınlık içinde izliyorum. Ben askeri uzman değilim ama bu memleketin asker doğmuş bir ferdi olarak, konvansiyonel silahları sivil yerleşimlere doğrultarak; sınır, dur, durak bilmeden, gelişi güzel kullanan, kural, hukuk filan da tanımayan, bu saldırılar nasıl bir strateji ürünüdür anlayabilmiş değilim. Günümüz dünyasında böylesine gayrinizamî, hukuksuz bir savaş, inanılır gibi değil!

 Düşünebiliyor musunuz?  Şehirlerde sivillerin oturduğu apartmanlar bombardımana maruz kalıyor.  Sivil binalara, füze atışı yapılıyor.  Siviller, kadınlar, çocuklar öldürülüyor. Tanklar sivil araçları içindeki sürücüsü ile birlikte altına alıp eziyor. Ambulanslara ateş açılıyor. Kullanılması yasak olan Termobik silahlar, yani yakıcı özelliği olan vakum bombası, misket bombası kullanıldığı iddia ediliyor. Bu iddialar doğru ise önümüzdeki süreçte savaşın vahşet içeren fotoğrafları insanlığın yüzüne tokat gibi çarpar. Ortaya yürekleri dağlayıp tüyleri ürperten korkunç bir tablo çıkabilir.

Bu satırların yazıldığı saatlerde zırhlı Rus birlikeri Kiev’e doğru seyir halinde idi. Şehrin çevresini kuşatarak Kiev’i kontrol altına almak amacına yönelik taciz atışları yapmaları ihtimali ağırlık kazanıyor. Bilindiği gibi piyade birlikleri cephe savaşı nizamına göre eğitim alırlar. Meskûn mahal, yani sokak savaşında namlunun hangi köşeden çıkacağı, bubi tuzağının nerede olduğu meçhuldür. Şayet gelişmeler bu yönde cereyan eder ise, her iki taraftan da zayiatın artması ihtimali kuvvetle muhtemel görünüyor. Tarihte pek çok örnekte görülmüş olduğu gibi, meskûn mahal muharebesinde işgalci tarafın zaferle çıkması ihtimali de zayıf görünüyor. Ayrıca işgal süresinin uzadığı oranda fatura da yükselebilir.

Sevgili okurlar tarih 1987;

Kuzey Atantik Asamblesi, İstanbul”da Taksim”de bulunan Shareton Otel’de yapılıyor. 1999 yılında değiştirilmiş olan, şimdi ki adı ile, “NATO Parlamenterler Konseyi” toplantılarına o dönemde ABD savunma Bakan yardımcısı olan Richard Perle Başkanlık ediyor. Bütün NATO üyesi ülkelerin delegasyonu, yabancı misyon şefleri, uluslararası ajanslar filan herkes oradaydı.   

“Konvansiyonel silahlarda kullanım sınırlarının belirlenmesi” başlığı altında yapılan toplantılar günlerce devam etti.

  Silahların kullanım sınırların belirlenmesi  bakımından her türlü ihtimal ve şartlar gözönünde bulundurularak küçük ayrıntılar bile ince elenip sık dokunarak  konvansiyon sağlanıyordu.. Güçlü siyasi zekâsı gibi, etkili bir diplomatik formasyona sahip olan rahmetli Kasım Gülek, adeta delegasyonun yıldızı idi. Toplantıya katılan 158 delege arasında tanımadığı, hatta tanımaktan da öte, sıkı dostluklar kurmadığı parlamenter, yabancı misyon şefi yoktu. Açıkçası Richard Perle ile de, son derece yakın bir dostluğu vardı.

Dünya basını toplantılara odaklanmış, yüzlerce muhabir otelde konuşlanmıştı. Benim, o dönemde görev yapmakta olduğum gazetenin dış haberler servisi de tam kadro  Shareton Otel’de görev başındaydı. Bendenize de, özel röportajlar için bireysel, çalışma görevi verilmişti.  O, NATO toplantılarının üçüncü günü, ilkyazı işleri toplantısında gazetenin Yayın Müdürü olan Taha Akyol”un sesi yükseldi;

“ Dış haberler servisi tam kadro takip ediyor, günlerdir bir şey gelmiyor. Aytekin,her gün manşet. Nasıl iştir anlamadım.”

Anımsamış olduğum bu “NATO Parlamenterler Konseyi” toplantısından tam otuzbeş yıl sonra, bir ülkenin dünyanın gözü önünde işgal edilmiş olması. Silahların sivil yerleşimlere yönelik olarak gelişigüzel kullanılması. Bu akıl dışı savaşta kadınların çocukların acımasızca öldürülmesi yüreğimizi sızlatıyor. Temennimiz;  insanlık sınavında bir an önce başarı elde edilmesidir.

Sağlıkla, sağlıcakla, kalın