Tekrarlamaktan edep ederim ama, madem devlet büyüklerimiz sıkılmadan bu sözleri kullandılar, hatırlatmak babından bizim tekrarlamamızda sıkıntı olmaz diye düşünüyorum.

Yine de özür dileyerek tekrarlıyorum:

“Nah”, “şerefsiz”, “aynen iade”

Bunlar, karşılıklı atışmalarda sıkça duyduğumuz hakaret sözcükleri.

  “Ayıp” mı demek lâzım, yoksa “ağzınıza biber sürerim” ihtarında bulunmak mı?

Hz. Mevlâna bunlar için demiş ki:

“Edep yahu!”

Hangisini söylerseniz söyleyin, imamlar bildiğini okuyor maalesef.

  Ağzı bozukları dinleyerek alttakilerin de ağızları bozulursa sorumlusu kim?

26 yıl devlet hizmetinde bulundum, hiçbir dönemde, hiçbir yetkiliden böylesi sözler işetmedim.

Gazeteci, fotoğraf makinesinin kamerası gibidir.

Gördüğünü tarifler, kendiliğinden yorum katmaz.

  Bizim kameramıza düşen olay ve sözcükler hiç de iç açıcı değiller.

Nasıl bir döneme denk geldiğimizin yorumunu ise vatandaşlarımıza bırakmak gerekir.

Evet, muhalif belediyelerde yüzlerce teröristten bahseden, hatta ayakkabı numaralarına kadar bildiğini iddialarına taşıyan bir bakan, aradan aylar geçtiği halde, rakamlarla ifade ettiği bu teröristlere karşı hiçbir işlem yapmamış.

 Belediye başkanları ısrarla soruyorlar:

“Bu teröristler kimlerse, haklarında işlem yapmak sizin işiniz.”

Belediyeler, boş kadrolara eleman alırlarken, valiliklerden güvenlik soruşturmaları, ilgili bakanlıktan da izin istiyorlar.

Güvenlik soruşturmalarında pürüz yoksa, ilgili bakanlık hangi verilere dayanarak bu kişilerin alınmasına izin veriyor?

  Soru çok, cevap yok.

İktidar-muhalefet çekişmesi bu yönde devam ediyorken, “huzur” ve “güven” telkinleri verenlere bakın!

Muhalefeti kriminalize ederek varılmak istenen hedef açıkta kalıyor.

Böyle de olmaz ki, devlette bu tür çekişmeler yaşanmaz ki…

Ne yapılmak istendiğinin herkes farkında.

Hesap gününe ise az kaldı.

Sandık milletin önüne gelecek,

Millet, o sandıklara attıkları oylarla

Bakalım, o sandıklardan ne çıkacak?