Sayın liderler;  Kemal bey, Meral hanım, Ahmet bey, Ali bey, Temel bey ve Gültekin bey bu mektup sizlere.

1982 Anayasası ile başladı oy kullanma serüvenim. 40 yılda 40 geçti muhtemelen oy kullanmam sayım.  Hep muhaliflere oy kullandım. Hiç bir zaman hiç bir yere aday olmadım. Önüme konan adaylara (!) oy verdim hep. Kimi zaman seve seve, kimi zaman da istemeye istemeye de olsa oy kullandım. Oy kullanmamışlığım yok yani.  Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de altılı masa kimi aday gösterirse göstersin, o adaya oy verecek bir vatandaşım.

*

“Bu 40 yılın en önemli seçimleri hangisi idi’ diye bana soracak olsanız; pek fazla düşünmeden, Nisan 2017’de yapılan ve ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ne” yol veren referandum ve Ak Parti’nin 17 yılda ilk büyük yenilgiyi aldığı 2019 yerel seçimleri idi diyebilirim. Birincisi Türkiye’de parlamenter demokrasiyi sonlandıran bir sisteme yol verip sistemi değiştirdiği için çok önemliydi, ikincisi ise bu sisteme ilk ciddi halk muhalefetinin ortaya konması ve iktidarın büyükşehirleri kaybetmesi açısından önemliydi.

*

Ve önümüzdeki yerel seçim. Mutlak bu ikisinden daha önemli olacak. Sistemin yeniden parlamenter demokrasiye dönmesi için büyük çaba harcayan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu çabasıyla toplumda büyük takdir alıyor. Altılı masaya katılan partilerin de katılımı ve demokrasiye dönüş çabalarına verdikleri katkı tarihi önemde. Büyük olasılıkla Altılı masa bu işi başaracak.

*

Tam da yol haritasının çizilmeye başlandığı bugünlerde altılı masadan bir ricam olacak.  Yol haritasında Siyasi partiler yasası ile de ilgili bir bir paragraf görebilirsem  çok mutlu olacağım. Geçmişte yaşadık gördük,  parlamenter demokrasinin  en büyük sorunlardan birisi kesinlikle siyasi partiler yasasıdır. Genel başkanlar, bir kaç istisna ya da kontenjan kullanmak dışında önseçimi genel olarak kabul eden bir siyasal partiler yasası değişikliğini de yol haritasına ekleyebilirlerse mutlak çok güzel bir karar almış olacaklar.

*

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu yarın Silivri ve Büyükçekmece’ye  geliyor. Silivri’yi iyi bilir Sayın Kılıçdaroğlu. 2014 yerel seçimlerinde başkan adayı genel merkez tarafından belirlendi ama meclis üyeliği için ön seçim yapıldı. Ön seçimi adayın listesi değil karşısındaki liste kazandı. CHP yönetimi de ön seçim kararına saygı duyarak meclis üyesi listesini seçildiği gibi belirledi. Sonuçta seçimi CHP kazandı. 2019 yerel seçimlerinde başkan adayı yine PM tarafından Kılıçdaroğlu’nun tercihi doğrultusunda çıktı.  Ancak bu kez meclis üyesi listesi için de ön seçim yapılmadı ve listenin oluşturulması belirlenen adaya bırakıldı. Adayımız da bir güzel bir önceki seçimlerde kendi listesinin karşısında seçilen meclis üyelerini liste dışı bırakarak, yer yer sağcı adayları da listeye koyarak seçime girdi. Sonuç hüsran. Ben eminim ki  CHP 2019 da hiç değilse meclis üyeleri için yine ön seçim yapsa 2014’teki gibi bu seçimi kaybetmesi biraz zor olacaktı. Önseçim siyasette bir çok sıkıntıyı bertaraf eden,  demokratik katılımı öne çıkaran, parti üyelerine değer veren bir yöntemdir. Bütün liderlerin de üyelerininin katılımına değer verdiklerine inanıyorum.  Milletvekilleri, belediye başkanları, meclis üyeleri. Hepsi genel merkezlere tanınacak kontenjanlar dışında önseçimle belirlensin isterim. Bunlar olursa parlamenter demokrasi, siyasal katılım anlam kazanmış, gerçek anlamda parlamenter demokrasiye geçmiş olacağız.  Aksi  durumda Prof. Maurice Duverger'in tanımlamasıyla "Seçimle gelen krallar'a" devam.  Bu kadar yoğunluk için de hatırlatmak istedim. Böyle olursa her şey çok daha güzel olacak.