Türkiye olarak, dünyada ender görülen, aynı günde aynı bölgelerde meydana gelen iki deprem afetiyle sarsıldık. Şehirler yıkıldı. Henüz kesin sayını bilmediğimiz, ancak 25’inci gün itibariyle 45 bini aştığı açıklanan, can kaybımız var.

Milyonlarca insanımız çaresizlikler, zavallılıklar yaşadı. Bu çaresizliklere, zavallılıklara derman olabilmek için içimiz yanarak çırpındık. Ancak yeterince derman olunduğunu söylemek zor.

Yıkıntılardan yükselen ‘‘kurtarın’’ çığlıklarını duyurmaya çalışanlar suçlandı, onlara en kısa sürede ulaşmaya, yardım eli olarak uzanmaya çalışanlar zaman zaman engellerle karşılaştı.  

Bu süreçte dört kavram öne çıktı; ‘‘devlet’’, ‘‘ihmal’’, ‘‘siyaset’’, ‘‘küçük düşürme…’’

Çaresizlikleri, zavallılıkları dikkatlere sunmaya çabalamak, ‘‘devleti acz içinde göstermek ve küçük düşürmek’’ olarak nitelendirildi. Onlara ‘‘siyaset zamanı değil’’ denildi. Bazı makamlardan ‘‘not ediyoruz’’ tehditleri savruldu.

Şimdi, Türkiye’de yaşananlardan bağımsız olarak ‘‘devlet’’, ‘‘ihmal’’, ‘‘siyaset’’ kavramlarına, ‘‘acz’’ olma durumuna ve ‘‘küçük düşürme’’ fiiline bir bakalım. Bilimsel kavramlardan oluşan ölçeği görelim, sonuca göre tartışmaları değerlendirip taraf olalım.

- Devlet, “birlikte yaşama zorunluluğundan doğan” bir toplumsal örgütlenmedir. ‘‘Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır.’’ Yerleşik hayatın başlangıcı olan tarım devrimiyle ortaya çıkmıştır.

Bu örgütlenmenin oluşumuna neden olan temel ihtiyaç ‘‘can ve mal güvenliği’’nin sağlanmasıdır. En ilkel, en geri haliyle bu örgütlenmeden beklenen, şemsiyesi altında yer alanların (bugün bu konumlanmanın adı vatandaşlıktır) canını ve malını korumaktır.

- İhmal, sözlükte ‘‘gereken ilgiyi göstermeme, boşlama, savsaklama, savsama, önem vermeme, sorumluluklarını yerine getirmeme’’ olarak tanımlanır. Bir hukuk kavramıdır. Ceza veya tazminat gerektiren haksız fiillerdendir. Hukuka aykırı sonucun istenmemesine rağmen, ortaya çıkmasını önlemek için gerekli-yeterli özeni göstermemektir. Ortaya çıkan olumsuzluğa etkisine göre ‘‘ağır’’ ve ‘‘hafif ihmal’’ olarak ikiye ayrılır, bu ayrıma göre tazminat ve ceza belirlenir

- Acz içinde olmak; ‘‘bedenî veya mali yetersizlik sebebiyle yükümlülükleri ve işlemleri yapamama veya eksik yapma hali’’dir. Buradaki ‘‘beden’’i yönetim örgütlenmesi ve anlayışı olarak düşünebilirsiniz.

Küçük düşürmek de ‘‘değerini veya şerefini sarsmak, karşıdakini hakir görme, onun duruşunu veya prestijini küçümseme fiili’’ olarak anlatılıyor.

- Siyaset (politika) ‘‘devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış’’ olarak tanımlanır. Kısaca ‘‘yönetme sanatı, yönetme becerisi’’ denilebilir.

Ölçeğimiz özetle böyle, gelelim ölçüme…

- Devlet, bu afetten önce ve sonra aldığı önlemler, yaptığı müdahalelerle can ve mal güvenliğini yeterli düzeyde sağladı mı? Sağladıysa 45 bin insan niye öldü, binlerce bina niye yıkıldı? Müdahalelerde neden geç ve yetersiz kalınmış görünüyor.

- Deniliyor ki ‘‘afet büyük, etkilediği alan geniş.’’ Bilim insanları böyle bir afetin olacağını yıllardır söyledi mi? Söyledi.

Bilimsel veriler bu depremin olduğu zaman, ne kadar alanı, yapıyı ve insanı etkileyeceğini gösteriyor muydu? Evet.

Devletin bu derece ağır bir sonucu önleyebilecek gücü (kaynak, bilgi, teknik insan) var mıydı? Evet, vardı.

Bu sorular ve cevaplara göre…

Deprem halinde ağır yıkım ve can kaybını önleyebilmek için yapı sağlamlığının sağlanması, felaket halinde en hızlı müdahale ve yardım edecek şekilde örgütlenme gerektiği yıllardır biliniyordu.

Devlet, bu afetin bu kadar yıkıcı yaşanmasını önleyebilecek güce (kaynak, bilgi, teknik insan) sahip görünüyor. Devlette güç olarak bir acziyet yok.

Fakat var olan güç yerinde kullanılmadığı, gereği yapılmadığı için ağır yıkım yaşanıyor.

Bu durumu eleştirmek, devleti acz içinde göstermek veya küçük düşürmek olamaz. Olsa olsa kendini devlet sanan, afete karşı kullanılması gereken devlet gücünü başka alanlara kaydıran veya kullanmayan-kullanamayan karar vericileri niteler. Ortada bir ihmal olduğunu gösterir.

Ne idi ihmal…

Olumsuz bir sonuç istenmemesine rağmen, önlem almama ve özen göstermemenin olumsuz sonuca yol açması. Buna göre depremde yaşananlar ihmal değil mi?

Herkes vicdanına göre cevabı versin. İster hesap sorsun, ister ‘‘kader çizgisi’’ deyip gezinsin…

‘‘Siyaset’’ eleştirilerine verilecek tek cevap var; bu kadar aşağılık bir iş ise niye içindesin?