Türkiye haziran ayına rekor enflasyon ve TL’nin yeni değer kaybıyla girdi. Fakat AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında öyle bir laf etti ki, fiyat artışlarıyla cebimizden aşırılan parayı unuttuk.

Gezi eylemlerini eleştiren Erdoğan, “Olaylar İstanbul’da Gezi Parkı’ndaki birkaç ağacın kesildiği iddiasıyla alevlendirilmişti. Düşünün Dolmabahçe Valide Sultan Camii’nin içinde bu eşkıyalar, bu teröristler bira şişeleriyle, bira kutularıyla adeta caminin içini pislemişti. Bunlar böyle. Bunlar çürük, bunlar sürtük” dedi.

‘‘Sürtük’’ sözü büyük tepki çekti ve Erdoğan hakkında suç duyuruları yapıldı.

Enflasyonu ve ekonomideki diğer olumsuzlukları unutturmasından mı nedir, Erdoğan o sövgüsünü şu sözlerle sürdürdü:

"Biz Gezi olaylarında sergiledikleri tutuma yakışan teşhisi koyduk. Biz hep milletimizin diliyle konuştuk. Milletimiz bu vandalları nasıl tanımlıyorsa biz de öyle dedik. Onların meşrebinde bu söz neye karşılık geliyor bilmiyoruz ama dediğimiz çok açık. Milletimiz Gezicileri nasıl tanımlıyorsa biz de aynı sıfatları kullanıyoruz.’’

(O lafı bir cumhurbaşkanının asla ve asla söylememesi gerektiğine inandığım ve o konuşmayı parti toplantısında yaptığı için Erdoğan’ın ‘‘cumhurbaşkanı’’ sıfatını özellikle yazmadım.)

Çünkü…

Türk Dil Kurumu’nun hazırladığı Güncel Türkçe Sözlük’te ‘‘sürtük’’ şöyle tanımlanıyor:

‘‘Vaktini çok gezerek geçiren, evinde oturmayan kadın. Aynı anda birden fazla kişiyle gönül eğlendiren kadın. Hayat kadını.’’

Söz konusu millet Türk ve ülke Türkiye ise maalesef ortak dilde o sözcük ağır bir sövgü.

Sözcüklerin yöresel anlamlarının yer aldığı Türk Dil Kurumu’nun ‘‘Derleme Sözlüğü’’ne göre en yaygın olarak ‘‘Oynak, hoppala, ahlaksız kadın’’ anlamında, yani sövgü olarak kullanılıyor.

Sövgü yanında bazı yörelerdeki anlamı şunlar: ‘‘Arsız, yüzsüz, aç gözlü; bir çeşit tokmak; sabahları çeşitli yönlerden (düzensiz oynak) esen rüzgâr; pudra; selin taşıdığı ağaçlar; bulaşık, patavatsız; bileyi taşı, rende…’’

Kültür Bakanlığı’nın ‘‘Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü’’ var. Orada da durum aynı:

- Azerbaycan Türkçesinde bizdeki anlamıyla ‘‘sürtük’’ deniyor.

- Başkurt Türkçesi ‘‘bozok kadın’’,

- Kazak Türkçesi ‘‘jalap’’,

- Kırgız Türkçesi ‘‘calap’’,

- Özbek Türkçesi ‘‘fahişa’’,

- Tatar Türkçesi ‘‘bozuk hatın’’,

- Türkmenistan Türkçesi ‘‘calap,

- Uygur Türkçesi ‘‘buzuk hotun…’’

‘‘Calap’’ ve ‘‘jalap’’ fahişe demek, bozuk ve hatun anlamındakileri zaten fark etmişsinizdir.

Büyük Argo Sözlüğü’nde bu sözcük ‘‘işporta’’ diye geçiyor. ‘‘İşporta’’nın karşılığı olarak ‘‘gezgin fahişe, sürtük’’ yazıyor.

Gezi Direnişi, iktidarın dayatmacı tutumuna ‘‘yeter artık’’ demekti ve Gezi Parkı’nda ağaçların kesilip o güzelim yeşil alana AVM yapılmasına karşı çıkılmasıyla somutlaşmıştı.

Onurlu direniş polis gücüyle kırılmaya, dayatmacı iktidar ve sözcüleri tarafından karalanmaya çalışıldı. Suçlamaların yalan olduğu bir bir ortaya çıktı, ‘‘yandaş yalancılar bile yalanlarını itiraf etti.’’

Son çare sövgüye sarılmak oldu, bu kez de şu soru doğdu: Hangi millet, hangi sürtük?