Televizyonlarda indirim reklamı furyasıdır gidiyor. Reklamlara bakınca, bedava yaşayacağız hissine kapıldım.

Biraz yığınak yapayım diye, indirim başlattığını ilan eden marketler arasında koşuşturmaya başladım.

Gördüğüm şu: Bindirmişler, indirir gibi yapıyorlar.

Eylül ortasında markette soğan 5 lira 75 kuruştu. Ertesi hafta 8.25 oldu. Şimdi indirim yapmışlar, yeni etiket 6.5 lira. En düşük 5.90 olarak gördüm.

Ekim ayının ilk haftası bulaşık ve çamaşır deterjanı aldık. Fiyatlar 100 liranın altındaydı. İndirim reklamı üzerine markete koşturduk. 170 lira yazılıp üzerine çizik atılmış. İndirimli 130 liraya satılıyor.

Hemen hemen tüm indirimli etiketlerde durum aynı; beş lira artmış üç lira inmiş, 50 lira artmış 20-30 lira inmiş.

Bu arada İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekip Avdagiç’in fiyat artışları konusunda yaptığı yazılı açıklamayı okudum. Avdagiç özetle şöyle diyor:

‘‘Olağanüstü bir dönemden geçiliyor. Ticaret Bakanlığı'nın aldığı tedbirlerle fiyatlardaki spekülatif süreç normale dönme işaretleri verdi. Piyasalarda özellikle otomotiv ve emlâkta rutin, normal yürüyen bir piyasaya ve makul fiyatlara geri dönülmeye başlandı. İTO'nun 750 binden fazla üyesine sesleniyorum. İstanbul iş dünyamızın en büyük meslek örgütü olan İTO'ya üye tüm üretici ve tüccarımızı, en az yıl sonuna kadar fiyatlarını artırmamaya ve imkânı olanları indirim yapmaya davet ediyorum.

Bazı sektörlerin belirli ürünlerde fiyat artışları yapılmayacağına dair açıklamaları memnuniyet verici. Bu indirimleri, tüm sektörlere ve ürünlere yaymalıyız. Ülke olarak enflasyonla mücadelede kritik bir viraja geldik. Rasyonelleşme politikası kapsamında uygulanan politikaların etkileri görülmeye başlandı. Bu virajı birlikte hareket ederek aşacağız. Yüksek enflasyonun birikimli sonuçlarının ne ölçüde ağır bir fatura çıkardığını hiç unutmamalıyız. Bu yolda beklentilerin bozulmasına izin veremeyiz. Enflasyonla mücadele kararlılığımızı tavizsiz sürdürmemiz gerekiyor. Bunu başarınca, makul sürede tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşacağımıza inanıyorum."

Böyle bir çağrıya, enflasyon oranın düşmesine kimsenin itirazı olamaz. Fakat Avdagiç’in açıklaması beni fazlasıyla endişelendirdi.

Nedenlerine gelince…

- Ticaret Bakanlığı’nın market ve soğan deposu baskınından başka aldığı ve alabileceği önlem yok.  Çünkü temel sorun üretim yetersizliği ve maliyet artışları.

- Otomobil ve emlakta makul fiyatlara dönüş yok; otomobil ve emlak alacak yiğitlerin sayısında azalma var. Sanırım yabancı alıcılarda da kesilme oldu.

- ‘‘Rasyonelleşme politikası’’ dedikleri şey, dış borç çevirme operasyonu. Yani biraz döviz bulabilme çabası. Neticede taşıma suyla değirmen dönmez ve borç yiyen kesesinden yer.

- İTO üyelerine ‘‘yıl sonuna kadar zam yapmayın, imkânı olan indirim yapsın’’ çağrısı da en çok huylandığım husus oldu. Bu çağrıyı ‘‘seçime kadar sabırlı olun, sonrasına bakarız’’ gibi anladım.

Aslında burada AKP’nin seçim dönemlerine özgü derin ekonomi planı var gibime geliyor: İndirim havası yarat, millet mala hücum etsin, piyasa canlanırken enflasyon yavaşlıyor izlenimi oluşsun, ekonomi büyüyor görünsün…

Ama fazla kafa yormayacağım. Çünkü burası ‘‘kırk katır mı, kırk satır mı’’ gibi bir şey.

Elime para geçtikçe ‘‘akmaz, kokmaz’’ denilen mallardan alıp atacağım.

‘Eldeki bir kuş daha kuştur daldaki iki kuştan’’ deyip işime bakacağım…