İkbal ve istikbal eski ama eskimeyen iki sözcük. Yine de birincil anlamlarını aktarmakta fayda var.

İkbal ‘‘baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olmak’’tır. Şansın yaver gitmesi, makam, mal mülk sahibi olmayı anlatır. Tarih terimi olarak ‘‘Osmanlı döneminde, padişaha ya da şehzadeye eş olmaya aday, gözde cariye’’ anlamına gelir.

İstikbal ‘‘gelecek’’ demektir. Geleni karşılama, konuk kabul etme gibi ikinci anlamı vardır. Atatürk gençliğe hitabesinde ‘‘Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur’’ der. Üçüncü cümledeki ‘‘istikbal’’, gelecek anlamındadır.

İkbal daha kişisel ve dönemseldir. Kapsayıcılık olarak dar, süre olarak sınırlıdır. İstikbal ise kapsayıcılık olarak geniş, süre olarak sınırsızdır. Var olunan andan sonsuzluğa uzanır.

Cumhurbaşkanı seçimi ve iktidar-muhalefet arasında yalpalayan Sinan Ogan haberlerini okurken bu sözcüklere takıldım. Ogan kararını pazartesi (yarın) açıklayacağını duyurmuş. Ogan’ın seçimi de, Türkiye’nin seçimi de ‘‘İkbal mi, istikbal mi’’ sorusunun cevabı olacak.

Sinan Ogan iktidarın yanında yer alırsa, kafasına saltanatın sihirli değneği değecek. İsterse bir makama oturup saltanatın itibarından gani gani faydalanacak. Yani ikbale erecek. Muhalefetin yanında yer alırsa kişisel ikbalini bir yana itip istikbal için sorumluluk üstlenecek...

Mevcut iktidarı destekleyen seçmenlerin büyük çoğunluğu da aynı durumda. Kendisi veya yakını, emeğiyle veya siyasi desteklerle bir yerlere gelmiş, bir yerlerden iş, bir şeylerden pay kapmış; kendi ölçüsünce ikbale kavuşmuş bir kesim var. Bir grup da bu tür beklenti içinde.

Ancak istikbal belirsiz… Hem ülkenin, hem ikbalin istikbali belirsiz.

Çünkü bir irade isteği zaman istediği kadar veriyor, istediği zaman geri alıyor.

İstediği şey (ekonomist, hukukçu, mühendis, diplomat, tüccar) olup ülkenin gidişatını istediği gibi yönlendiriyor.

İradeye sorgusuz sualsiz boyun eğersen sen de ‘‘hiçbir şeyken her şey olabilirsin.’’ Soru sormaya kalkışırsan veya irade senden sıkılırsa ‘‘her şey olduğunu sanırken bir anda hiç olabilirsin…’’

Bu yüzden ülkede değişim ve dönüşüm gerekiyor…

Tek iradenin yerini ortak akıl, kin ve nefret içinde ayrışmanın yerini huzur içinde ortak yaşamın temel kuralları, rant ekonomisinin yerini üretim ekonomisi, kaynakların ulufe gibi dağıtılmasının yerini adil paylaşım, keyfiliğin yerini hukuk, safsatanın yerini bilim ve teknik almak zorunda…

Bu da ikbal ve istikbal arasında seçim demektir. Ya kişisel ikbalimiz için oy verip geleceğimizi belirsizliğe sürükleyeceğiz… Ya istikbal için oy verip hep birlikte ebedi ikbale kavuşacağız…