Kasım ayı enflasyon verileri açıklandığında, dikkate değer olmayan yavaşlama (yıllıkta 1.12, aylıkta 0.66) üzerine zafer naraları atılmıştı. Ben de buradaki yazımda, ana harcama gruplarındaki önemli ayrışmaya dikkati çekmiş, ‘‘gıda ve alkolsüz içecekler’’ kalemindeki fiyat artışının, ortalama enflasyonu ikiye katladığını belirtmiştim.

‘‘Dış güçler’’ ve ‘hain marketçiler’’ masalı beni kesmediği için biraz daha derine indim.

Gıda demek, tarım demek. Ya tarımda üretim maliyetleri artmış ya da çiftçimiz kârını katlayıp zenginleşmiş olmalıydı.

Bunu anlamanın yolu, tarımsal girdi fiyat endeksine bakmaktır.

Tarımsal girdiler, adı üstünde tarımda üretim için gerekenlerdir. Onların fiyatları artarsa ürün pahalıya mal olur, o da gıda fiyatlarının zincirleme artması demektir.

Tarımsal girdiler; veteriner harcamaları, tohum ve dikim materyali, malzemeler, diğer mal ve hizmetler, makine bakım masrafları, tarımsal ilaçlar, çiftlik binaları, hayvan yemi, bina bakım masrafları, enerji ve yağlar, gübre ve toprak geliştiriciler olmak üzere 11 alt grupta toplanır.

En önemli girdi kalemlerini enerji ve yağlar, gübre ve toprak geliştiriciler, hayvan yemi, tarımsal ilaçlar, tohum ve dikim materyali oluşturur.

TÜİK’in ‘‘Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi’’ne baktım. Durum vahim.

Tarımsal girdilerin fiyatı yıllık olarak; ocakta 57.26, şubatta 80.99, martta 105.70, nisanda 117.31, mayısta 123.72, haziranda 134.96, temmuzda 133.41, ağustosta 135.06, eylülde 138.15 artmış.

Fiyatı en çok artanlar da ‘‘gübre ve toprak geliştiriciler’’ ile ‘‘enerji ve yağlar’’ olmuş. Bunlardaki artış, ortalamanın yaklaşık iki veya üç katı.

Gübre ve toprak geliştiricilerin fiyatı yıllık olarak ocakta yüzde 153, şubatta yüzde 138, martta yüzde 228, nisanda yüzde 241, mayısta yüzde 236, haziranda yüzde 233, temmuzda yüzde 234, ağustosta yüzde 234, eylülde yüzde 226 artmış.

Enerji ve yağlardaki artış da şöyle: Ocak yüzde 101, şubat yüzde 122, mart yüzde 175, nisan yüzde 189, mayıs yüzde 184, haziran yüzde 228, temmuz yüzde 201, ağustos yüzde 185, eylül 194.

Bu sayılar gösteriyor ki gıda zamlarının temel nedeni girdi fiyatlarındaki artış.

Peki fiyatlar nasıl düşürülür?

Girdileri ucuzlatarak.

Bu nasıl olur?

Öncelikle girdilerdeki vergi yükü kaldırıp çiftçiye vergisiz elektrik, mazot, gübre, ilaç ve tohum sağlamak; vergilerin kaldırılması yeterli olmazsa, girdilerin bedelinin bir kısmını Hazine’den karşılamakla…

Vergiyi kaldırmak için ne yapmak gerekir?

İtibarın şatafatla sağlanmadığını anlayıp itibardan tasarruf etmek, ulufe gibi üçer beşer maaşlı koltuklar ve ballı ihalelerle dağıtmaktan vazgeçmek, kamunun kör kuruşunun hesabını verebilecek ve sorabilecek saydamlıkta olmak.

Ucuzluğa bolluk ve berekete ulaşmanın yolu, şatafata giden kaynağı üretime aktararak kısır döngüyü kırmaktan geçer…

Depo bastırmak, market mühürletip taşlatmak, ‘‘cambaza bak’’tan başka bir şey değildir. Cüzdanı korumak için cambaza değil meydandaki cazgırlara bakmak gerekir.