Değerli okurlarım,

Bir süredir  yazamadım. Kusura bakmayın. Bu yazımda,  size kısa olarak Mısır’a yaptığımız geziden söz etmek istiyorum. Mısır’ın Türkiye ile kültürel benzerliklerinin yanı sıra coğrafi benzerlikleri de var. Mısır’da Türkiye gibi iki Kıtada yer alıyor. Sina Yarımadası  ile Asya’da ana gövde Afrika’da. Biz daha önce (2004) yılında Afrika’ya ve Mısır’a hayat veren Nil nehri üzerinde bir haftalık gemi gezisi yapmıştık. Bu geziye kısa değinmek istiyorum. Antalya’dan Mısır’ın Luxor kentine uçmuştuk. Antalya hava alanı ne kadar modern ve bakımlı ile Mısır'ın çok önemli bir turizm kenti olan o kadar bakımsız ve  eski idi. Oraya indiğimde elimi tanrıya açmış Atatürk’e  yönümüzü batıya çevirdiği için dua etmiştim. Luxor Piramitlerin yanı sıra Mısır’ın kültür turizminin başkenti. Orada kültürel ve sanatsal varlıkları gördüğünde; Luxor Tapınağı, Ebu Simbel, Karnak Tapınağı,  Krallar vadisi vs. İnsan ister istemez “Bu kültürü yaratan ve koruyan insanlar ve medeniyet şimdilerde nerede?” diye soruyorsun.

Kırk yılda yaratılan yarım milyonluk kent

Bu seferki tatil amacım dinlenmenin yanı sıra; Kahire, Piramitler ve genel yaşamı gözlemlemekti.  Uçuş menzilimiz Hurgharda kenti. Bu kent son kırk yılda Kızıl deniz’in kenarında, çölün ortasında yaratılan bir bir kent. Şu anki nüfusu yarım milyonun üzerinde. Çölün ortasında kelimenin tam anlamı ile modern bir vaha yaratmışlar. Temamen turizme hitap ediyor. Biliyorsunuz turizm bacasız bir fabrika ve turizmden tam tamına otız dört sektör yararlanıyor.

Türkiye turizmde Mısır’a dikkat etmeli

Deniz turizminde Mısır,  Türkiye için ciddi bir rakip. Türkiye çok dikkat etmeli ve Avrupalı turisti küstürmemeli. Otelleri çok kaliteli. İşşizlik yüksek ücretler düşük olduğu için bol miktarda personel çalıştırıyorlar. Çalışan personeli çok iyi eğitmişler. Garsonlar yemeğinin bitmesi için başında beklemiyorlar. Yemek almaya gidip tekrar geldiğinde bakıyorsun boşlar alınmış ve eksiklikler giderilmiş.

Otellerde bir kadın çalışan yok

Mutfağı oldukça zengin ve Avrupalıların damak tadına uyarlamışlar. Otel yöneticileri ent üst düzeyden en alt kademeye kadar konuklarla ilgileniyorlar. Bu ilgi insanı usandırmıyor ölçüyü öyle ayarlıyorlarki hoşnut bile oluyorsun. Tek kadın çalışan göremezsiniz. Sorduğunda karşına islamın değerleri ( onlar öyle diyorlar) çıkıyor. İslamla insanları öyle eğitmişler ki; yoksul olmalarına rağmen hallerine bin şükür ediyorlar. Deniz  ve sahiller alabildiğine temiz.

Jakarta’daki hayal kırıklığının aynısı

Kahire’yi ve piramitleri gezmeye gitmiştik. Ama  bizim için Kahire büyük bir hayal kırıklığı oldu. Kahire’nin bizim yanımızda adı ve değeri çok büyük. Böyle bir hayal kırıklığını Jakarta’da da yaşamıştım. Oraya vardığımda ilk gün kenti yaya gezdik.Fazla biz yer ve eser görmemiştik.  İkinci gün Şehir turları yapan otobüslerle gezmeye çıktık. Ne görelim bir gün önce yaya gezdiğimiz yerleri gezdirdiler. Görülecek yerlerin hepsi bu mu? diye sorduğumda evet yanıtını almıştım.

Kentteki yoksulluk ile çelişen zengin müze

Neyse yine Kahire’ye dönelim. Kente ilk girdiğimizde gayri ihtiyari eşitime sordum. Gonca bu ne diye? Yetim, bakımsız, boynu bükük bir çocuğa benzettim. Yoksulluk ve bakımsızlık bu tarihi kenti perişan bir görünüme sokmuştu. Bu izlenimden hemen sonra Mısır Ulusal müzesini ziyaret ettik. Aman Allahım bu ne muhteşem bir şey. Dünyanın en zengin ve en büyük müzelerinden biri. İnsan şaşkınlığını bir süre üzerinden atamıyor. Bu şaşkınlıkla Mısıroloğ olan rehberimize bu çelişkiyi sordum. Bir tarafta korkunç bir yoksulluk, diğer tarafta muhteşem  kültür varlıkları.   Oda her anti demokratik yönetimin yarattığı  sanal düşmanlardan bahsetti. Bu durumdan Avrupalıları, Amerikalıları, Afrikalıları ve türkleri suçladı. Bende kendisine sizin hiç mi suçunuz yok? diye sorduğumda maalesef boynunu büktü.

Piramitlerin harikalığı Nil’in kirliliği

 Piramitleri ve muhteşemliklerini anlatmama gerek var mı bilmiyorum. Tek kelime ile harikalar. Beni daha büyük bir hayal kırıklığına da Mısıra hayat veren Nil Nehrinin kirliliği’ni görünce yaşıyorsunuz.  İnsan inanamıyor Nil olmasa Mısır olmaz. Kendisini var eden hayat veren bir varlığa insan bu kadar hor mu bakar? Bazen neyin neye sebep olduğunu anlamakta zorlanıyorum. Umarım sizi yormadım.