Antalya’nın sıcağından Hollanda’ya kaçmıştım. İki ay kadar takılıp geldim. Yasaklar ve fiyatlar dışında bir değişim görmedim. İki ay içinde ‘’zam üstüne’’ zam, yasak üstüne yasak binmiş.

Yasaklara şaşırmadım da iki aylık fiyat artışı karşısında şoklanmadım desem yalan olur. Özellikle et, süt ve bunlardan elde edilen hayvansal ürünlerin fiyatları karşısında.

Bu arada yeni zamlar, yeni faturalar geldi, işsizlik ve enflasyon oranları açıkladı. Şaşkınlığım daha da arttı.

Kırgın, küskün, çaresiz bir ruh hali içinde debelenirken, devletin tepesinden üst perdeden gelen salvo ile silkelendim. Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na cevap verirken, CHP’li belediyelere yönelik olarak şunları söyledi:

“Sen önce elindeki büyükşehir belediyelerinde vatandaşa verdiğin sözleri yerine getir. Su paraları nasıl söz verilmişti. Şimdi su paraları nerelere indirildi? Öyle mi? Yoksa çıkarıldı mı? Şu anda vatandaş su paraları konusunda ciddi sıkıntılar içerisinde mi? İçerisinde. Ücretlerde, otobüs ücretlerinde vesaire sıkıntı içinde mi? İçinde. Bunların sözünü nasıl vermişlerdi seçim meydanlarında? Farklı vermişlerdi. Ama şimdi geldikleri yer neresi? Ortada…”

‘‘Devlet yalan söyleyecek değil, su ve ulaşım faturalarının sorumlusunu bulduk. Bir bakayım, bu CHP’li belediyeler bizi ne kadar kazıklıyormuş’’ dedim. Başladım hesap kitaba…

Biliyorsunuzdur ama bilmeyenler ve bilmezden gelenler için yazıyorum: Otobüsler mazotla çalışır, o nedenle ulaşım hizmetlerinin en büyük gider kalemi yakıttır.

Şebeke suları kaynaktan alınıp pompalanırken, arıtılıp şebekelere verilirken elektrik enerjisi kullanılır. Yine bu işletmelerin iş makineleri, araçları yakıtla çalışır. Elektrik ve akaryakıt fiyatlarını merkezi yönetim belirler. Ayrıca belediyelerin su ve ulaştırma hizmetleri sağlayan birimleri sanayi tesisi olarak fatura öder.

İstanbul’un eski su ve ulaşım ücretlerini, mazot (motorin) ve elektrik fiyatlarını araştırdım. Yenilerini çıkardım. En eski dönem olarak 2007 yılının verilerini bulabildim.

2007’de AKP’nin yönettiği İstanbul’da tam Mavi Kart 100, Öğrenci Mavi Kartı 50 liraymış. O zaman mazotun litresi 2 lira 89 kuruşmuş. Böldüm; bir Mavi Kart ücreti olan 100 liraya 34.6 litre mazot alınabiliyormuş. Öğrenci kartının ücretiyle de 17.3 litre…

Şu anda İstanbul’da tam Mavi Kart 602 lira, Öğrenci Mavi Kartı 109 lira olmuş. Mazotun litre fiyatı yıl içinde 29.90’a kadar çıktı. Şu an 26.85 (26 lira 85 kuruş). Tam Mavi Kart ücreti olan 602 liraya 29.90’dan 20 litre, 26,.85’ten 22.4 litre; öğrenci ücreti olan 109 liraya da 29.90’dan 3. 6 litre, 26.5’ten 4 litre mazot alınabiliyor.

2007’de İstanbul’da suyun metreküp fiyatı 1-10 metreküp arası tüketimde 1 lira 66 kuruş, 10-20 metreküp arasında 3 lira 31 kuruşmuş. Sanayi elektriğinin kilovatı 28.6 kuruştan satılıyormuş. 1 lira 66 kuruşa 5.8 kilovat, 3 lira 31 kuruşa 11.5 kilovat elektrik alınabiliyormuş.

2022’de suyun fiyatı ilk 10 metreküp için 8 lira 33 kuruş, ikinci 10 metreküpün fiyatı 12 lira 51 kuruş. Sanayi elektriğinin kilovatı 5 lira 13 kuruş. 8 lira 33 kuruşa 1.6 kilovat, 12 lira 51 kuruşa 2.4 kilovat elektrik alınabiliyor.

Şimdi hesabı tersten yapalım, AKP dönemindeki gelir gidere göre belirlenseydi bilet ücretleri ve su fiyatı ne olurdu ona bakalım…

Tam Mavi Kart 34.6 litre mazot ettiğine göre, bu sayıyı mazot fiyatıyla çarpalım. 29.90’dan hesaplandığında Mavi Kart ücreti 1034 lira, 26.85’ten hesaplandığında 929 lira çıkıyor.

Öğrenci kartı da mazot 29.9’dan hesaplandığında 517 lira, 26.85’ten hesaplandığında 464 lira çıkıyor.

Aynı şekilde suya bakalım…

2007’de ilk tüketim dilimindeki 1 metreküp su parası ile alınabilen 5.8 kilovat elektriğin tutarına bugünün fiyatıyla bakalım. 5.8 ile 5 lira 13 kuruşu çarparsak 29 lira 75 kuruş çıkar…

Hesaplar ortada. Kim sözünü tutmuş, kim yıllarca kazık atmış açık seçik görünüyor. Tabii ki görmek isteyenlere…