Yazının birinci bölümünde Türkiye‘den Almanya‘ya göç edenleri kısaca tanımlamış ve genel bir giriş yapmıştım. Bu bölümümün girişinde Almanya toplumu ile Türkiye‘den gelenlerin arasında  zaman zaman belirli kırılmalar yaşandı.  Onlara değinip,  bu kırılmaların giderilmesi için nasıl yoğun çaba harcandığına dikkat çekeceğim.

Almanya ile Türkler’in 2021 yılı bağlamında, altmış yıllık komşuluk ilişkileri oldukça inişli ve çıkışlı gelişmelere sahne oldu. Bunların hepsini yazmak yerine, aklımda kalan bir kaçını burada sizlerle ana başlıklar halinde paylaşayım.

-1973: Petrol krizinden sonra Almanya yabancı işçi alımını durdurdu.

-1974:  Çocuk parası yasasının değişmesi. Türkiye’de yaşayan çocuğa Ankara ne kadar çocuk parası ödüyorsa, Almanya da o kadar çocuk parası ödemeye başladı. Buda aile bireylerinin yoğun olarak Almanya‘ya gelmesine neden oldu. Çok sayıda eğitim çağında çocuk gelince Almanya eğitim sistemi hazırlıksız yakalandı. Buraya gelen ikinci kuşak gerekli eğitimi alamadı.

-1980: Vize uygulaması. Ne ilginçtir Vizeyi o gün iktidarda olan Cuntacılar istemiş. Gerekçeleri Türkiye‘den Almanya ya kaçışı önlemekmiş. Cuntacıların baskısından bunalan bir çok devrimci daha sonraları sağcılarda solcu kisvesi altında Almanya‘ya sığınmaya başladılar.

-1982: 1. Helmut Kohl Hükümeti’nin Hükümet Programını açıklarken söylediği bir cümle.  ‚Bizim yabancı değil, Türk sorunumuz vardır“ vurgusunun öne çıkması. Bu açıklamalar Türkiye‘den gelen insanların Almanya Hükümetine bakış açısını değiştirdi.

-1993: Türkler’e yönelik ırkçı saldırılar (Solingen, Möln, Hoyesverda vs.)

-2000: Almanya Vatandaşlık Yasası’nda bizleri olumsuz etkileyen  değişiklikler. İlginçtir 1998 de iktidara gelen SPD/Yeşiller koalisyonu bir çok konuda göçmenler lehine düzenlemeler yaparken Yurttaşlık Yasası‘nda bazı kısatlamalar ve zorlaştırmalar getirdiler. Oysa Almanya vatandaşlığını kann bağından çıkartıp burada doğmuş olmak prensibine bağlamışlardı.

-2000: Bu yıl başlayan ancak 2013’de açıklığa kavuşan NSU cinayetleri. Dokuzu Türk, biri Yunan ve bir de genç Alman kadın polis memuresinin ırkçılar tarafından katledilmesi. Bu cinayetlerin  açığa çıkartılamaması, Türk vatandaşlarının Alman devletine olan güvenini önemli ölçüde sarstı.

-2015: T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oy hesabı ile, Almanya ve diğer Avrupa hükümetlerini yoğun bir şekilde eleştirmesi. Almanya Şansölyesi Merkel’i ve Almanları nazilikle suçlaması. Bu olumsuz tutum sadece Türkiye ye değil burada yaşayan Türkiye toplumuna da ciddi zararlar verdi.

-Şubat 2020 Hessen Eyaleti Hanau kentinde yaşanan ırkçı saldırıda henüz yirmili yaşlarında olan dokuz göçmen kökenli insan katledildi. Bu saldırı bizleri derin kaygılara sürükledi. Almanya ve kent yöneticilerinin sağduyulu tutumu bizleri biraz rahatlattı.

Bu ve benzeri olaylar bizleri oldukça kaygılandırdı. Bu kaygılar ve çözülmesi gereken sorunların bertaraf edilmesi için daha önceleri ağırlıklı olarak Türkiye politikaları ve sorunları konuşulurken 1990 lı yıllardan itibaren ağırlıklı olarak Almanya ve Almanya’da  var olan sorunlar ve çözümleri tartışılmaya başlandi. Bu düşünce değişimi insanları partilerde daha aktif olmaya yönlendirdi. Buradan isimlerini sayamayacağım  kadar insan yerel parlamentolara girdi. Yanılmıyorsam bunlardan ilki hessen eyaletinde Odenwald Bölgesinden Malik Bahar ile Gross Gerau  Sedat Çakır oldular. 1997 yılında yapılan yerel seçimlerde yirminin üzerinde insan yerel parlamentolara seçildi.

1998 yılında yapılan federal seçimlerde onaltı yıllık Kohl hükümeti Federal Parlamentoda çoğunluğunu kaybetti yerine Sosyal Demokratlar (SPD) ve Yeşillerden oluşan ortanın solunda hükümet kuruldu. Bu hükümet daha sosyal ve çalışanların lehine önemli değişiklikler yaptı. Göçmen politikası bşraz daha uygar hale geldi.

Bu arada bir çok göçmen Almanya vatandaşlığını aldığı için hatırı sayılır bir oy potansiyeline ulaştılar.  Bayı Eyaletlerin yanı sıra 2002 de Dr. Lale Akgün, Cem özdemir ve bir kaç kişi Federal parlamentoya 2004 Vural Öger Avrupa parlamentosuna girdiler. Bu Arkadaşların yaptıkları başarılı çalışmalar hem göçmenleri sevindirdi ve cesaretlendirdi hemde almanları daha çok yabancıyı kendi saflarına katmak için önemli çaba harcamaya yöneltti.

İkinci yazıyı burada noktalayıp öbür yazıda 2008 den itibaren başlayıp 2021 bitireceğim.

Rödermark 17 Ocak 2021