Uzunca bir aradan sonra merhaba!

Haziranda yazılara nokta koyup yollara düşmüştüm. Son yazım ‘‘seçimden geçime dönüş’’ başlığını taşıyordu. Milletvekili ve cumhurbaşkanı seçiminden sonra ekonominin vitrini yenilenmiş; Nurettin Nebati’nin yerine Mehmet Şimşek atanmıştı.

Ben de şöyle bir öngörüde bulunmuştum:

‘‘Olacak olan şu: Haziranda enflasyona bir TÜİK freni daha gelecek. Ücretler ve emekli maaşları TÜİK enflasyonuna göre ayarlanacak. Markete gideceksin, yeni maaşınla bir ay önce aldığından daha az ürün alabildiğini göreceksin. İster söver, ister şükredersin…’’

Keşke haksız çıksaydım…

Eylül ortasında Türkiye’ye döndüm, Antalya Havalimanı’nda ilk şoku yedim. Giderken, evden havalimanına 190 lira taksi parası vermiştim, gelirken taksimetre 335 lira yazdı.

Ertesi gün markete gittim, hazirandaki etiketlerin pek çoğu katlanmış.

Benim emekli maaşımla yaptığım bir hesap var. İlk maaşımla hangi temel gıda maddesinden ne kadar alabiliyordum, zaman içinde ne oldu diye bakarım. Bu gıda maddelerinden biri kıyma. 2001 ekim ayı itibariyle bağlanan ilk emekli maaşım 70 küsur kilo kıyma ediyormuş. Bu miktar 2022 sonunda 34 kiloya, 2023 mayıs sonunda 26 kiloya düşmüştü. Markette baktım, orta yağlı kıyma 370 lira olmuş. Temmuz ayında zamlanan maaşımı 370’e böldüm. Ne göreyim; benim kıyma 24 kiloya düşmüş. Üç ayda iki kilosu daha çalınmış.

Hak yemeyim; marketlerde soğan ve patates ucuzlamış. Fakat aynı hafta semt pazarına çıktığımda gördüm ki, o ucuzluk da geçici.

Çünkü daha güncel olan pazardaki fiyatlar, marketlerin iki katı. Marketler büyük bağlantılar yapıp ürünü uzun vadeli alıyor. Gerektiğinde çok düşük kârla satabiliyor. Ucuza sattığı ürünle müşteri çekerek, kardan zararını başka ürünlerle telafi ediyor. Pazarcı ise en fazla bir haftada satabileceği kadar mal alıyor, fiyatları son durumu yansıtıyor.

Yerel seçim nedeniyle fiyatlara zorlama frenlemeler, maaşlara bayram şekeri babından dokunuşlar olmazsa, gelmekte olan günler geçenleri aratacağa benziyor.

Dışarıdayken, önemsediğim ekonomi kararları, kritik atama ve yargılamalar gibi bazı olayları izlemenin dışında haberlerden de uzak durmuştum. Kafam, kalbim rahattı.

Haberlere bakıyorum, umut verici bir şey yok…

Daha ilk haftada içim karardı…