Rahmetli Demirel, Adalet Partisi Genel Başkanıyken, kendisine çok yüklenen karşı partinin milletvekilini partisine alıp, üstelik bakanlık da vermesine öfkelenen partililerini şu sözlerle yatıştırmıştı:
 “Bu arkadaş, karşıdan hep bize bağırıyordu. Şimdi bizim kapıya bağladık, karşıya bağırıyor.”
 Rahmetli hoşgörülü bir liderdi.
 “Konuşan Türkiye” özlemiydi, zamanında bunu fazlasıyla gerçekleştirdi.
 Hakkını yemeyelim; Tayyip Erdoğan da hoşgörülü bir lider.
 Yıllarca kendisine en ağır itham ve hakaretlerde bulunanları yanına almış, istediği yöne sürüklüyor, bazen söylemek istediklerini onlara söyletiyor.
 Hepsi mutemet adam oldular.
 Bahçeli’den başlayalım:
 “İndirmezsem namussuzum!” diye büyük laflar etmişti.
 Dahasını söylemeye anlayışımız izin vermiyor.
 Sonuçta hırsını indirip Erdoğan’a biat etti.
 Bir başkası, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu idi.
 Demokrat Parti Genel Başkanı iken demediğini bırakmamıştı Erdoğan’a.
 Hem partiye alındı, hem bakanlık verildi.
 Partiden fazla bir öfke olmadı. Hatta, görevden alındığında büyük destek görmüştü. Şimdi anketlerde AKP’de ikinci adam olarak çıkıyor.
 Bunlardan biri de Numan Kurtuluş beyefendi.
 Parti kurup, Erdoğan’ın karşısına geçmişti.
 “Karun oldular” sözü O’na aittir.
 Fetö’nün yakınında duranları saymayalım.
 Onlar şimdi günah çıkarıyorlar ama inanana aşk olsun.
 Kimseyi suçlamaya hakkımız yok.
 Herkes kendine yakışanı yapıyorsa diyecek lafımız da yok.
 Erdoğan gücünü heybetinden alan bir lider.
 Etrafındakiler çok korkuyorlar.
 “Gözünün üstünde kaşın var” diyemiyorlar.
 Bütün dizginler elinde.
 Her emri yerine getiriliyor.
 Siz, Davutoğlu ile Babacan’a bakmayın.
 Onlar da bir zamanlar Erdoğan’ın yanındaydılar.
 Erdoğan izin vermeden ağızlarını açamıyorlardı.
 Şimdi parti kurup halkın karşısına geçtiler.
 “Özeleştiri” yapıyorlarsa amenna.
 Yoksa, onların da inandırıcılığı yok.