“Kaygı ve korku kuşlarının üzerimde uçmaları benim elimde değildir,

                                Ama onların yüreğime yuva yapmalarını engellemek benim elimdedir.’’

                                                                                                                                                             Çin Atasözü

*

6 Şubat 2023 tarihinde Maraş ilinin Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde yaşanan ve Suriye'nin doğu kıyıları ile Türkiye’de Hatay, Osmaniye, Adana, Adıyaman, Maraş, Malatya, Diyarbakır, Antep illeri ve ilçelerini vuran 7.7 ve 7.8 şiddetindeki depremler büyük can ve mal kaybına yol açtı.

Doğal afetler (deprem, tsunami, yangın, sel, hortum vs), savaşlar, işkence görenler, kapalı tarikat üyeleri, toplama kamplarında kalanlar, soykırıma maruz kalmış topluluğun hayatta kalan bireyleri, dayak yiyen kadınlar, ev içi şiddete maruz kalmış kişiler, tecavüze uğramış kişilerde yaşanılan travmaya verilen yanıtlar birbiriyle büyük benzerlikler göstermektedir. Mağdurlar travma sonrası stres bozukluğu belirtilerini gösterirler.

Judith Lewis Herman ‘’Travma ve İyileşme, İletişim Yayınları, 2007’’ adlı kitabında travma ve bunun sonucunda oluşan duygu birikiminin iyileşme aşamalarından bahseder.  Kitabın Türkçe Baskıya Önsöz  kısmı 1999 Marmara mağdurlarının üzerine yapılan çalışmaları da içermektedir. Travma sonrası stress bozukluğunun pek çok semptomu üç ana kategoriye ayrılır. Bunlara ‘’aşırı uyarılma’’, ‘’müdahale’’, ve ‘’büzülme’’ denir. Aşırı uyarılma, sürekli tehlike beklentisini; müdehale, travmatik anın silinmez izini; büzülme, uyuşmuş kendini bırakma tepkisini ifade eder (Herman, sayfa 46).

Özellikle deprem gibi doğal afetlerde hayatta kalan kişilerde çaresizlik duygusu, inisiyatif felci, utanç, suçluluk, kendini sorumlu hissetme duyguları sıklıkla görülebilmektedir. Bunlara ek olarak anlam sisteminde değişiklikler olarak kişi kendini inanç kaybıyla çaresiz ve ümitsiz görmeye başlayabilir.

İyileşme üç evrede ele alınır. Birinci evrenin ana görevi güvenliğin tesis edilmesidir. İkinci evrenin ana görevi hatırlama ve yastır. Üçüncü evrenin ana görevi olağan hayatla yeniden bağ kurmaktır (Herman, sayfa 201).

Deprem üzerinden geçen iki haftalık süreçte kişiler toplumsal dayanışma ile kendilerini güvence altında olduklarını hissetmeleri ile birlikte yaşananları hatırlama ve yitirilen canlarının ve yerleşim alanlarının, anılarının yasını tutma aşamasına gelebileceklerdir. Bu süreçte hayatta kalan kişilere yapılacak olan hukuki, psikolojik, maddi destek yaşanılan olayın boyutlarını algılamada gerek depremden sağ kurtulanların gerekse destek hizmetlerinde bulunanların sağaltımı için elzemdir.

Burada üçüncü aşama olan hayatla bağ kurma aşaması için Viktor Emil Frankl’ın kurucusu olduğu Logoterapi’nin yardımlarının büyük olacağını düşünüyorum.

Viktor Emil Frankl ‘’İnsanın Anlam Arayışı, Okuyan Us Yayınları, 2019 ’’ kitabının yazarıdır ve Nazi toplama kamplarında 2.5 yıl kalmıştır. Kendisi  herşeye rağmen hayata evet demenin bizi yaşadığımız kısır döngüden kurtarıp ileriye doğru hareket edebilme gücü verdiğini söylemektedir. Yaşadıklarımız her ne olursa olsun, ne kadar korkunç ve katlanılmaz olursa olsun hayata tutunmak için bulduğumuz anlamların bu tip travmaların iyileştirilmesinde olumlu etkilerinin olduğunu bizlere hatırlatmaktadır.

Frankl öğretisine göre hayatın anlamı, ölümün anlamı, çilenin anlamı, çalışmanın anlamı, ve sevginin anlamı yaşanılan bu tip afetlerde bizi yaşadığımız varoluşsal sorulara ve sorunlara karşı daha bilinçli yapmaktadır.

Deprem sırasında ve sonrasında yaşananlar insanı bu varoluşsal sorularla karşı karşıya bırakır. Özellikle Paul Tillich’in ‘’Olma Cesareti, Okuyan Us Yayınları, 2014’’ adlı kitabında bahsettiği Ölüm Kaygısı, Suçluluk Kaygısı ve Anlamsızlık Kaygısı ile yüzyüze ve başbaşa kalırız. Önceden biliçaltında olup bizi derinden derine yönlediren kaygılar bilinçüstüne çıkmaya başlar. Bunlarla yüzleşmek için hayata ve yaşadıklarımıza yönelik sorumluluklarımızı yüklenme (İngilizcesi response-able-ness) becerisi geliştirerek kişi olma yoluna girip eski kısır döngülerimizden kurtulma fırsatı yaratabiliriz.

Kızıl Deniz’den gelip İsrail, Lübnan, Suriye’nin doğusundan geçerek Hatay, Adana, Osmaniye’ye kadar gelen Ölü Deniz Fay Hattı ve Mersin, Adana hattından geçip Osmaniye, Maraş, Malatya, Adıyaman, Elazığ, Diyarbakır, Bingöl Karlıova’da Kuzey Anadolu Fay Hattı ile birleşen Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batman’dan başlayıp Siirt üzerinden geçen ve Güney Doğu Toros Dağları silisilesini takip edip İran Urmiye bölgesinden devam eden Bitlis-Zagros Kıvrımı ve Düşük Eğimli Fay Hattı’nın  yerlerini ve hareketlerini Jeoloji biliminin ışığında inceleyip yapılan binaları, barajları, havalimanlarını, karayollarını, termik santralları, nükleeer enerji santrallarını buna uygun yaptığımızda hasarları daha az can ve mal kaybı ile atlatmamız çok daha mümkün olacaktır. https://en.wikipedia.org/wiki/East_Anatolian_Fault#/media/File:Anatolian_Plate_Vectoral.svg

*

Yalnızca bir kişiyi, bir kurumu eleştirmek yerine böyle bir afet yeniden yaşandığında buna daha hazırlıklı olabilecek liyakatli kurumlar, yöneticiler ve bunları denetleyecek yurttaşların olduğu yapılarla afetin yaraları daha hızlı sarılabilecektir.

Yazımı bitirirken afette yaşamlarını yitirenlerin yattığı yerlerin ışıklarla dolu olmasını, yaralananlara acil şifalar, kurtulan kişilere hayata sarılmaları için umut, cesaret, amaç ve kurtarma çalışmalarında bulunan tüm kişilere yaptıkları insani dayanışmadan dolayı gönülden sevgilerimi ve Türkiye/Suriye depremini atlatma ve yaraları sarma konusunda her iki ülkeye de umut, cesaret, dayanışma ve sevgi birlikteliği diliyorum.

*

Yaşamaya varsa dostum nedenin

Her cefaya katlanırmış bedenin

Al dersini senden evvel gidenin

Kaygın olmaz menziline ererken

*

Nice dağlar nice çöller aşarsın

Gahi düşer gahi hızla koşarsın

Dolar dolar elbet birgün taşarsın

Kaygın olmaz menziline ererken

*

Konan göçer imiş dingin yap başı

Suçlayıp özünü dökme gözyaşı

Hidayet yükünü kendin çek taşı

Kaygın olmaz menziline ererken

*

19 Şubat 2023

Melburn / Avustralya