Siyasi gerginlikler, siyasetin ağzını fena halde bozmuş görünüyor.
Hakaretler yerlerde sürünüyor.
Bir partinin kadın liderine, O’nun torununa ağıza alınamayacak sözler söyleniyor.
Bunlara söz demek de mümkün değil. Zira, her sözün bir ağırlığı vardır. Hakaret taşıyan bir sözün ne ağırlığı olabilir ki?
Gençlik yaşlarımızda seyretmiştik o filmi:
Fosforlu Cevriye.
Baş rollerinde o dönem çok sevdiğimiz bir aktör, Orhan Günşiray oynuyordu. O’na, sinemanın vamp kadını diye bilinen Neriman Köksal eşlik ediyordu.
Hikâyesi ilginçti.
Sonradan aynı filmi Türkân Şoray ile Tanju Gürsu çevirdiler.
Her iki film de adeta kapalı gişe oynadı.
Fosforlu, özüyle, sözüyle, davranışlarıyla mert bir kadındı. Halk deyimiyle “erkek bir kadın”dı.
İyi bir karakter olmasına rağmen, Fosforlu Cevriye’yi “fahişe rolüne” sokup, bunu bir kadın figürü haline getiren pervasız ağızlar vardı.
Yazıklar olsun demeye bile dilim varmıyor.
“Yazık” kelimesini onların isimlerinin yanına koymak, önce “yazık”a hakaret olur. Yazık, kınama ve acıma duygularını anlatan bir kelimedir. Yazıkı onlarla birlikte kullanmak yazıka yazık etmektir, o kadar.
O partinin lideri açık sözlü ve cesur cevaplarıyla onları mat etti ama anlayana!
Sosyal medya günlerdir o cesur liderin sözleriyle çalkalanıyor.
O sözler, siyasetin de ayarını bozacak gibi.
Ayar derken, o ittifaktan söz ediyorum.
O ittifak da bundan böyle ayar tutmaz gibi geliyor bize.
O ittifak bozuldu, bozulacak derken; hiç ummadığımız bir şekilde erken seçim olarak kapımızı çalarsa şaşırmayalım.
Yeliz takma isimli ters felsefecinin “doğan, ölmek için doğar” sözünden hareketle, ünlü komedyen Turgay Yıldız’ın “gelen de gitmek içindir” sözünü tebessümle dinledik.
Bir insan, ancak sıkışınca küfre ve iftiraya başvurur.
“Nesebi gayri sahih” de neyin nesi?
Bu ölçüsüzlük nasıl bir ahlâksızlıktan kaynaklanıyor?
Bu soruların cevabını bulamıyoruz.
Bir yazımda “bizim kadınlarımız erkeklerden daha erkektir” cümlesini kullanmıştım.
Bu cümleyi inanarak kurdum.
Şimdi, inanarak kurmak istediğim cümleyi şöyle düzeltiyorum:
“Siyasete bir kadın geldi, erkekten daha erkek!”
Bravo sayın Akşener, Bravo!