Siyaset çok dinamik bir alan, her an yeni bir gelişme olabiliyor. Bakıyorsunuz bir milletvekili istifa etmiş, henüz hiçbir seçime katılmamış olan çiçeği burnunda siyasi parti, bir ittifaka iltihak etmiş. Tabii günümüzde medyamız bu tür haberleri önceliklerine göre tasnif etmekten ziyade kendi algısına ve pozisyonuna göre değerlendiriyor. Artık neredeyse bunları kanıksar hale geldik. Bu yüzden memleketin gerçek gündeminden uzak, ahalinin meseleleri ile bağdaşmayan tartışma programlarını filan izlemiyorum.
Bugün İstanbul’da otobüste, vapurda, aklınıza gelen her yerde insanlar olası İstanbul depremini, kentsel dönüşümde içine düştükleri çaresizliği, yükselen ev kiralarını ezici enflasyonu, her geçen gün biraz daha tırmanan fiyatları, artan hayat pahalılığını konuşuyor. Bunlar, bu saymış olduklarım milyonlarca insanın günlük yaşamında hayatiyet arz eden adeta mücadele verdiği değişmez gündemi haline geldi.
Birde en çok konuşulanlar arasında kentsel dönüşüm ve İBB kuruluşu olan KİPTAŞ var. Müteahhitlerin vermiş olduğu güvenceyi yeterli görmeyenler KİPTAŞ’a müracaat ediyor. On binlerce müracaat olduğu konuşuluyor. Mesela; kısmen kentsel dönüşümü tamamlanmış olan Kadıköy ilçesinde TMMO şube Başkanı Saltuk Yüceer”den aldığım bilgiye göre halen 16 bin civarında binanın acilen yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. 39 ilçesi olan İstanbul’da durumu tahayyül edip, düşünebiliyor musunuz?
Biliyorsunuz, deprem bölgesinde yeni yapılmış olduğu halde yıkılan binalar var. Bakıyorsunuz ki; bölgede sadece çelik yapılar hiç hasar görmemiş. İçler acısı vahim tablo karşısında insan ister istemez düşünüyor; neden, niçin bizde kentsel dönüşümde çok katlı çelik yapılar tercih edilmiyor? Kendimce biraz araştırdım. Mesela; ABD de binaların yüzde 50 si, İngiltere de 70, Almanya da 30, İran da 50, bizde ise, sadece yüzde 5-6 çelik yapı olduğu bilgisine ulaştım.. Üstelik çelik üretiminde de yılda 51 milyon ton ile Avrupa birincisiymişiz. Yapısal Çelik Derneği Başkanı Yener Güreş ile konuştum. Neden kentsel dönüşümde çelik yapılara yer verilmediğini sordum. Sağolsun vakit ayırıp sorularımı cevapladı. Özetle; betonun adeta bir kültür olduğunu, bu bakımdan bilimsel yaklaşımları değiştirmenin de bir süreç olacağını, meselenin öncelikle üniversitelerde ele alınması gerektiğini söyledi ve şu notu ekledi; “ Bakınız, Romanya”da, çeliğin depremi sönümleme kabiliyeti olduğu için on katlı ve üzeri binaların çelik olması kararı alındı…”
Çok katlı Çelik Yapı konusunu başka uzmanlara da sordum. Mesela;Çelik yapı konusunda yurt dışında uzun yıllar mesai vermiş, değişik ülkelerde teknik şartname, yönetmelik uygulamalarına vakıf olması bakımından da tanınan, bilinen ve dünyanın pek çok yerinde Çelik Yapılar inşa etmiş olan Mimar Nuri Işık’la da konu ile ilgili olarak sohbet ettik. Nuri Bey, İngiltere örneğinde olduğu gibi, Türkiye”de bir çelik yapı enstitüsü kurmak idealine sahip olduğunu belirterek, Dünyada en kaliteli ham Çelik üretimi ve sıcak daldırma galvanizleme hacminin bizde olduğunu söyledi. Çelik Yapıların geri dönüşümünün hatırı sayılır bir ekonomik değere sahip olduğundan tutun da, güvenli ve ekonomik olmasına kadar çok şey anlattı ama malum yerimiz sınırlı.
Epeyce araştırdım dedim ya; Çok katlı Çelik Yapı konusunda yeni bir girişimci olduğunu duyunca yıllardır inşaat müteahhitliği yapmakta olan Ünal Erol ile de konuşup görüşlerini aldım. Kentsel dönüşümde artık Çelik Yapılar üretmeyi hedeflediklerini, bu konuda kapsamlı bir çalışma yaptıklarına değindi ve amaçlarının beton üzerinden yapılan spekülasyonları geride bırakarak, sağlıklı ve güvenle yaşanabilir konutlar üretmek istediklerini belirtti.
Ünal Erol ile teknik şartname, çok katlı Çelik Yapı denetimi konusunda Belediyelerde bir birim olmamasını Projenin Üniversiteye sunulması, bilim kurulunun vereceği rapor ile ruhsat aşamasına gelinmesini, inşaat süresince özel bir kuruluşun denetim yapmasını filan da konuştuk.
Şimdi düşünüyorum da, müteahhitler, mimarlar bu konuda gayret göstererek Çelik Yapı meselesini önceliyor da, bir deprem ülkesi olduğumuz halde yerel yönetimler bu meseleyi gündeme almak için daha neyi bekliyor?
Ben İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu”na buradan açık çağrı yapıyorum. İTÜ”de uzmanlık alanı “Deprem ve çelik Yapılar “olan Cüneyt Vatansever, Cavidan Yorgun gibi çok değerli isimler var. Bu hocaların katkıları ile KİPTAŞ çok katlı Çelik yapı konut birimini oluşturarak kentsel dönüşümde sadece yepyeni bir vizyon ve sunum ortaya koymuş olmakla kalmaz, öncülük edebilme kabiliyetini de kanıtlamış olur. Özellikle zemin bakımından netameli bölgelerde kentsel dönüşümde çok katlı çelik yapılar İstanbul için önem arz ediyor.
Elbette Çelik konstrüksiyon konut meselesinin merkezi idare tarafından da bir an önce gündeme alınıp teşvik edilmesi gerekiyor.. Mesela; ilk anda akla gelen kentsel dönüşümde çok katlı çelik konut üreticilerine teşvik vasfında finansman imkânları, KDV oranlarında düzenlemeler v.s yapılabilir. Kocaeli’nde Çelik yapı montajcısı yetiştiren bir teknik okul olduğunu öğrendim. Bu okulların sayısı da arttırılabilir.
Sonuç itibarı ile; her deprem olduğunda onbinlerce insanımızı yitiriyoruz. Ve bir süre sonra yaşananları unutup hiç bir şey olmamış gibi kaldığımız yerden ezberimize devam ediyoruz.
Şimdi, her seçim döneminde kürsüden duymaya alışık olduğumuz Şeyh Edebali’nin o sözü ile yazımı noktalamak istiyorum.
Ey, karar verici; İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.