Değerli okurlarım,
Bir süredir yazamadım. Kusura bakmayın. Bu yazımda, size kısa olarak Mısır’a yaptığımız geziden söz etmek istiyorum. Mısır’ın Türkiye ile kültürel benzerliklerinin
Kırk yılda yaratılan yarım milyonluk kent
Bu seferki tatil amacım dinlenmenin yanı sıra; Kahire, Piramitler ve genel yaşamı gözlemlemekti. Uçuş menzilimiz Hurgharda kenti. Bu kent son kırk yılda Kızıl deniz’in kenarında, çölün ortasında yaratılan bir bir kent. Şu anki nüfusu yarım milyonun üzerinde. Çölün ortasında kelimenin tam anlamı ile modern bir vaha yaratmışlar. Temamen turizme hitap ediyor. Biliyorsunuz turizm bacasız bir fabrika ve turizmden tam tamına otız dört sektör yararlanıyor.
Türkiye turizmde Mısır’a dikkat etmeli
Deniz turizminde Mısır, Türkiye için ciddi bir rakip. Türkiye çok dikkat etmeli ve Avrupalı turisti küstürmemeli. Otelleri çok kaliteli. İşşizlik yüksek ücretler düşük olduğu
Otellerde bir kadın çalışan yok
Mutfağı oldukça zengin ve Avrupalıların damak tadına uyarlamışlar. Otel yöneticileri ent üst düzeyden en alt kademeye kadar konuklarla ilgileniyorlar. Bu ilgi insanı usandırmıyor ölçüyü öyle ayarlıyorlarki hoşnut bile oluyorsun. Tek kadın çalışan göremezsiniz. Sorduğunda karşına islamın değerleri ( onlar öyle diyorlar) çıkıyor. İslamla insanları öyle eğitmişler ki; yoksul olmalarına rağmen hallerine bin şükür ediyorlar. Deniz ve sahiller alabildiğine temiz.
Jakarta’daki hayal kırıklığının aynısı
Kahire’yi ve piramitleri gezmeye gitmiştik. Ama bizim için Kahire büyük bir hayal kırıklığı oldu. Kahire’nin bizim yanımızda adı ve değeri çok büyük. Böyle bir hayal kırıklığını Jakarta’da da yaşamıştım. Oraya vardığımda ilk gün kenti yaya gezdik.Fazla biz yer ve eser görmemiştik. İkinci gün Şehir turları yapan otobüslerle gezmeye çıktık. Ne görelim bir gün önce yaya gezdiğimiz yerleri gezdirdiler. Görülecek yerlerin hepsi bu mu? diye sorduğumda evet yanıtını almıştım.
Kentteki yoksulluk ile çelişen zengin müze
Neyse yine Kahire’ye dönelim. Kente ilk girdiğimizde gayri ihtiyari eşitime sordum. Gonca bu ne diye? Yetim, bakımsız, boynu bükük bir çocuğa benzettim. Yoksulluk ve bakımsızlık bu tarihi kenti perişan bir görünüme sokmuştu. Bu izlenimden hemen sonra Mısır Ulusal müzesini ziyaret ettik. Aman Allahım bu ne muhteşem bir şey. Dünyanın en zengin ve en büyük müzelerinden biri. İnsan şaşkınlığını bir süre üzerinden atamıyor. Bu şaşkınlıkla Mısıroloğ olan rehberimize bu çelişkiyi sordum. Bir tarafta korkunç bir yoksulluk, diğer tarafta muhteşem kültür varlıkları. Oda her anti demokratik yönetimin yarattığı sanal düşmanlardan bahsetti. Bu durumdan Avrupalıları, Amerikalıları, Afrikalıları ve türkleri suçladı. Bende kendisine sizin hiç mi suçunuz yok? diye sorduğumda maalesef boynunu büktü.
Piramitlerin harikalığı Nil’in kirliliği
Piramitleri ve muhteşemliklerini anlatmama gerek var mı bilmiyorum. Tek kelime ile harikalar. Beni daha büyük bir hayal kırıklığına da Mısıra hayat veren Nil Nehrinin kirliliği’ni görünce yaşıyorsunuz. İnsan inanamıyor Nil olmasa Mısır olmaz. Kendisini var eden hayat veren bir varlığa insan bu kadar hor mu bakar? Bazen neyin neye sebep olduğunu anlamakta zorlanıyorum. Umarım sizi yormadım.