Kurtların kuzuları boğazladığı dağlar...

Bu dağlar; sünbüllerin, lalelerin, çiğdemlerin boy verdiği,

Pırıl pırıl kaynak sularının birleşip

şırıl şırıl akan derelere dönüştüğü dağlar.

Bu dağlar; şahinlerin -serçeleri,

kurtların- kuzuları boğazladığı dağlar..

Bu dağlar; güçlünün ferman saldıgı,

haklı da olsa zayıfın mahkum olduğu dağlar..

Bu dağlar kanlı dağlar..

..................

Güneş yükselmişti ama,

O gün sabah köyde;  köpekler havlamamış, horozlar ötmemişti..

Sütler sağılmamış, hayvanlar sürüye katılmamış, kuzular otlağa götürülmemişti.

Ocaklarda çorbalar çok daha ağır kaynıyordu.

Yayladan gece gelmiş katırların sırtındaki ter soğumamış,

gelenler henüz yorgunluk uykusuna yatmamıştı.

Yayladan gelenlerle gelen kötü haber ışık hızından da hızlıydı.

Evden- eve,

Köyden -köye ,

Kasabadan-Kasabaya uçuyordu.

Olayın olduğu günün ertesi akşama kadar Divrigi-Hekimhan-Arguvan köylerinin bir çoğunda aynı olay anlatılıyordu..

..................

Malatya’nın Arguvan ve Hekimhan ilçeleri ile Sivas’ın Divriği arasındaki yörede tanınan bilinen en önemli aşiret’in ileri gelenlerinin çocuklarıymış Yıldız ve  Ali (Lakabı Lavkov) .  Amca çocukları yani. Amcalar ünlü ağa.. Ağa çocukları..

-Yıldız, at sırtında  tam çadıra yaklaşmış ki,  tüfek sesi .. Dan dan..

-Yıldız vurulmuş. Düşmüş attan..

-Ölmüş mü ölmemiş mi hemen söylemediler..

-Vuran Ali imiş.  Yıldız ile Ali birbirlerini seviyormuş..  

-Yıldız başkasına verilince ve düğün günü yaklaşınca Yıldız demiş ki Ali’ye  ‘Ne olur beni öldür o çadıra gönderme.. Vur  beni gönderme.. “ 

-Kız vurulduktan sonra düğünde ki kadınlar ağıda durmuş. Erkekler vuranın peşine düşüp kovalamaya başlamış..  önce silahla topuğundan vurmuşlar, sonra da taşla vura vura öldürmüşler..

İkisini de o dağda toprağa vermişler..

Ardından bir yağmur yağmış, bir yağmur yağmış.. Sonra güneşle beraber gökkuşağı düşmüş mezarların üstüne.. Rengarenk..

..................

 Rıza Parlak zamane Evliya Çelebi’si gibi bir arkadaşımdır.. Bir gün o şehirde, bir gün bu köyde, diğer gün bir dağda, bir bakmışsın ertesin gün bir ovada..  Her gün bir yerde.

Bu sabah olayın geçtiği Yama Dağlar'ından yandaki fotoğrafları  paylaştı. Telefonla konuştum ve yukardaki olayı hatırlattım. 

  • “Biliyordum ama anlattılar akşam Erhan tam da buralarda geçmiş olay” dedi.

On yıllar geçse de,  o dağlara yolu düşenlere iki gencin bu acıklı hikayesi anlatılır durur. Türkü de yakıldı söylendi.

..................

Rıza ile konuşmamın ardından o yılları yaşayan  80 yaşlarındaki Malatya’nın Arguvan İlçesi’ne bağlı Asar Köyünde ikamet eden amcamı telefonla aradım.

Amcamlar bu ailelere çok yakındı çünkü. Sordum anlattı.

-Erhan tanıyorum ikisini de .. Ben 1943 doğumluyum. 63-64 te askerdim.. O zaman olmuştu. Asker mektubunda bana da yazmışlardı.  Biz gençtik Yıldız ve Lakkov iki amca çocuğu. İkisi de ağa çocuğu.. Lakkov  (Lakkov lakabı. Adı başka şeydi şimdi hatırlayamadım) tam bizim evlerin karşısındaki konaklarda kalırlardı.  Yıldız’ın ailesi  ise Çeki Baba Dağı’nın arkasındaki Midem de otururdu .Ama amcaları  diye Lakkov ların oraya da gelirdi.  Lakkov’un o tarihte radyosu vardı. Biz akşamları o konağa radyo dinlemeye giderdik. O zaman radyo başka yerde yoktu. Yıldız güzel bir kızdı. Lokkov da delikanlı mı delikanlı bir gençti. Çok yazık oldu. Unutulacak gibi değil. Çok büyük zulüm.

Evet bizim dağlar böyle. Sünbülün, lalenin, çiğdem in boyverip , pırıl pırıl kaynak sularının dere olup şırıl şırıl aktığı yer olmalarının yanında,  böyle zalimliklerin de yaşandığı mekanlar olmuş yerlerdir.

Bugün  paylaşılan bir kaç  fotoğraf vesilesiyle hatırladığımız İki gencin anısına sizlerle paylaşmak istedim.

..................

Ben türküleri çok severim bilirsiniz. Bu hikayeyi de bir türküyle bitiirelim..

yürür sevdan dilden dile
karanlıkta açan güle
ben yok olup gitsem bile
bu dağlarda sesim durur

dört bir yanı sarmış hain
hükmü ne ki tek yüreğin
gelen içsin giden içsin
su başında tasım durur

düşünüzde görün beni
düşte hayra yorun beni
esen yele sorun beni
gökyüzünde yasım durur

(Zülfü livaneli)

https://www.youtube.com/watch?v=aPwF0WUoGag

(Fotoğraflar: Rıza Parlak...Yama Dağları.. Malatya-Sivar sınırı)