İhanetin feriştahının yaşandığı bir ilçeden yükselen feryat

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gün çıkıp ‘İstanbul’a ihanet ettik’ cümlesiyle tanımladığı ihanetin feriştahının9 yaşandığı ilçedir Esenyurt. 1980’lerde kimleseler bilmediği kıyıda köşede ayakta kalmaya çalışan bir köy iken bugün 1 milyona ulaşan nüfusuyla İstanbul’an, Türkiye’nin en kalabalık ilçesi.

Kar yağdı geçtiğimiz günlerde.. Bir kaç gün İstanbul’da yollar tıkandı, ulaşım aksadı, hayat her açıdan olumsuz etkilendi. Elbette Esenyurt’ta da. Ve son Belediye Meclis toplantısına ‘Karın toplanmadığı, yolların açılmadığı, ulaşımın aksadığı’ eleştirilerine karşı Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt eleştirelere ‘Tonlarca karı nereye taşıyacaktım. Tüm çalışanlarımız ellerinden geleni gece gündüz yaptı. Haklarını yedirmem’ dipyerek yanıt verdi. Hakikaten; sokaklarda, caddelerde, meydanlarda birikmiş tonlarca karı küremek istesen hangi araziye küreyeceksin. Varmı ki öyle boş arazi.

Neyse..

Beton yığınları arasına sıkışmış gökyüzünün altındaki o ilçeden, yağan karın keyfini çıkaramayan çocukların yaşadığı Esenyurt’tan adeta feryat gibi bir ses daha yükseldi. Belediye Basın Bürosu görevlilerinden Gazeteci Erdal Karasansar’ın ‘Papatyaların ve gelincilerin ahı bırakmayacak peşinizi..” başlıklı  o güzel yazısını okuyalım mı.. Buyrun..

*

papatyaların ve gelinciklerin ahı bırakmayacak peşinizi..

*

Aşağıdaki fotoğrafın mimarları, son meclis toplantısında, kar yağışıyla beraber yaşanan "kilitlenme" nedeniyle bayram ettiler;

yaşamın normal akışının aksamasını, çöp toplama merkezinin iki gün boyunca kapalı kalmasından dolayı biriken çöpleri foroğraflayarak neşeyle paylaştılar sosyal medya hesaplarında...

600 bin kişi, taş patlasa 750 bin kişinin yaşaması öngörülen bir ilçeye, sırf para kazanmak için sayısı belirsiz yüzlerce 30-40 kat bina diken, olağan dışı nüfus patlamasına yol açan, ucuz konut üretiminin sonucunda yüz binlerce mülteci ve yabancının ilçeye doluşmasının önünü açanlar yaptı, ilk paragrafta anlatılanları...

yaşamı olumsuz kılan bu durumun mimarlarına bir çift sözüm olacak;

son 30 yılın en yoğun karı yağdı bu ilçeye...

ilçe olmadan önce, yani sizin burayı yönetmediğiniz zamanlarda...

bir zamanlar, bu köyden beldeye evrilen bu topraklarda kar yağdığında araç trafiği oluşmazdı... yaşanan tek olumsuzluk fırınların yeterli ekmeği üretememesi olurdu...

çocuklar doya doya oynardı karla, ben de içlerinde olmak üzere...

kar eriyip bahar gelince, papatyalar, ayçiçekleri, gelincikler sarardı dört bir yanı...

baharı çocuk gözlerimizle görürdük, şimdiki çocukların ne yazık ki bu şansı yok...

sayenizde;

yaz, kış ve bahar, her mevsimde o papatyaların yerine diktiğiniz fotoğraftaki çirkin, ucube beton blokları görebiliyorlar anca...

ve bu fotoğrafın mimarı olan sizler, hiç sıkılmadan bugün kenti ileriye taşımaya çalışan insanlara hesap sorabiliyorsunuz...

papatyaların, gelinciklerin canlarını okuyup yerlerine diktiğiniz şu ucube beton yığınları şahit olacaktır;

bu kentte olan biten ne kadar olumsuzluk varsa nedeni sizlersiniz...

betondan elde edeceğiniz rantların sevdasıyla bugünleri ve yarınları çöpe attınız...

sadece fotoğraftaki şu atıl olan beton bloklar değil, tarih de şahitlik edecek buna...

ve asıl ve nihai yargıyı o yapacak.