Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmaya başladı. Her hafta salı ve çarşamba günleri toplanan komisyon için bir de internet sitesi kurulmuş. Komisyonun çalışmaları bu siteden resmi olarak duyurulacakmış. Gizlilik kararı verilenler dışında, ilk üç toplantıdaki tutanaklar siteye yüklenmiş.
Komisyonun çalışma usul ve esaslarına göre, toplantılarında tam tutanak tutuluyor ancak toplantı tutanaklarının kamuoyuna açılıp açılmamasına komisyon karar veriyor. Kapalı yapılması kararlaştırılan toplantıların tutanakları gizli tutuluyor.
Acaba bu gizlilik kararlarının ne kadarı yerinde, gerçekten gerekli olur? Bizim zaten TBMM Genel Kurul toplantılarından bildiğimiz kayıkçı kavgaları mı sadece kamuoyuna sunulur? İster istemez insanın aklına bu tür sorular takılıyor.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu haberlerini okurken, Mahsun Kırmızıgül’ün şarkısını mırıldandığımı fark ettim; ‘‘Hepimiz kardeşiz/ Bu öfke ne diye/ Yaşamak dururken/ Bu kavga ne diye…’’
Albümün piyasaya çıkarıldığı tarih 1994, TBMM’de bu özel komisyonun kurulduğu tarih 2025. Arada var 31 yıl. Bunun 23 yılı her şeyi yapabilecek çoğunluğa sahip bir partinin yönetiminde geçmiş…
Bir de 1964 yapımı film var ‘‘Hepimiz Kardeşiz’’ adında. Filmde bir köy öğretmenin okul ve eğitim konusundaki mücadelesini, bu nedenle ağa ile yaşadığı çatışma anlatılıyor. Nedense aklıma bazı siyasi figürler üşüştü; aydınlanmacı Ahmet öğretmen, statükocu köy ağası Kara Yusuf ile onların destekçileri olarak..
Bu arada komisyonun adından dolayı kendime sorup kendimi sorguladım; ‘‘Ben kimlerle kardeş ve birlik olup dayanışabilirim’’ diye…
İnsanlığın ilk andı, dinlerin ilk emri öldürmemek. Sonra çalmamak, yani hak yememek geliyor. Onu yalan söylememek izliyor.
Bu açıdan bakınca…
Nefsi müdafaa (gerçekten kelimenin tam anlamı, kavramın tam tanımıyla) dışında insan öldürenlerle kardeş ve birlik olamayacağımı anladım. Kaldı ki sebepsiz yere herhangi bir canlıya kıymayı cinayet olarak gören biriyim.
Kamu malları başta olmak üzere, başkalarının haklarını yağmalayıp yiyen haramiler; ölçüsüz zenginleşmelerinin hesabını verip ceremesini çekmeden kendileriyle ne kardeş olabilirim, ne birlik olup dayanışma içine girebilirim.
Yalancılarla da olamam. Hele ki yalanı talan için söyleyenlerle, başkalarına talkın verip salkım lüpletenlerle hiç olamam, hiç dayanışamam.
Bir de dilsiz şeytanlar var; olan biteni görüp bildiği halde ses çıkarmayan, hatta onay verip destek olan... Onlara da güvenip kardeş ve birlik olamam.
Benim liste uzayıp gidecek. Bekleyip görelim, komisyon ne çözüm üretecek…