FENER

Verilecek ne hesabı vardır ki güneşin.

Bir gün daha bitti,

o da aldı başını bilmem hangi memleketin serinine, boynunu uzattı gitti.

Beklentiler mantar panoya iğneyle iliştirilmiş acil ünlemli notlar misali,

ufkun turuncu çizgisinde asılı kaldı!

Kesiyorum burada…yazmıyorum gayrı.

Yazmıyorum da, kendimi elimde gene kalem varmış gibi düşünüyorum…

Siz de yazdıklarımı değil,

düşüncemi okuyun gezerayak sezgilerinizle ayrı ayrı.

Deseniz ki nedir bunun kârı,

gülümseyip diyeceğim: fikrin incesi, düşün pratiğidir ey kıymetli kâri!

İnsanlar yüzlerce yıl önce agoralarda kıyasıya tartıştılar,

soyunun oyulmuş içini doldurmak için…

Bilmez misiniz sahi…

Kıyasıya yarıştılar insan olmanın bütünlüğünü parça parça kurmak için!

Ve yırtındılar ruhlarını çer çöpten er ya da geç arındırmak adına.

Şimdi benden artık kendi bendenize dönün siz de…özünüzü yoklayın, özünüzü yoklayın bir de!

Sözün burasında söylemek şarttır: bir başkasının gönlüne konuk olmayan, kalbinin odalarında kimseyi ağırlayamaz ki…Yaşarken başkasına doğru diğerkâm olup yürümeyen, mesafeleri zul sayar…yol yolak nedir bilmez ıtırlanmış sevgili!

Ben…

gecenin perdelenmiş seyyahı ve seyyali…

Belki şu ana düşmüş kıvılcım kadar,

sönmeye yüz tutmuş ve haki…

Ben…

Polen arayan arı;

acı çeken bir nefes.

Ben…

damarında siyanür gezen, kokusu, baharı, humusu tükenmiş toprak.

Kızgın yağa düşen bir damla su ben!

Esginlerin anaforunda sonbahar olgunluğu.

Ben…

cemde dirlik, coşku…cemrede bahar.

Karanlıktaki gölgesizlik;

şişmiş damak, çürümüş diş..

Ve gergin yüz, seğiren bacak, somuran arzu…

Ben…

Vurgun yemiş bir inci avcısının zihnindeki son büyük mücadele, ciğeri sönümlenmesin diye ağzına tutuşturulmuş son cigarayım belki.

Ben…

bağışlayan kalp;

boğum boğum gırtlak, düğüm düğüm tasa!

Gör ki, her kulun başına gelecek bunlar,

sen ruhunu filizlendir de öyle yaşa.

Eğer cennette ve cehennemde meleklerden kapıcılar varsa,

yolgeçen hanına mı dönsün,

milyarlarca yıldır kainatın rahminden olma ol koca dünya!.

Vardır onun da zahirinde kapısını aralayanı.

Ben…

Ben yaşamın taa en başında duran,

ve dalga dalga gönlünün kıyısına vuranların feneriyim…

Kimine işmar eder,

kimine yol gösteririm..

Hem,umut dediğin nedir ki?

bütün gece karanlığa direnip de bir Fener'in,

gün boyu içinizde yanması değil mi!

Fotoğraf: Ömer Faruk Küçükkaya