banner460
banner128

25 yaşın altındaki gençler siz yaşamadınız.  

Bu ülkede 2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında, şenliklere katılan sanatçıların, şairlerin kaldığı Madımak Oteli’nin yakılması sonucu 33 yazar-düşünür ve 2 otel çalışanı yanarak ya da dumandan boğularak katledildi.

40 yaşın altındaki delikanlılar siz yaşamadınız.

12 Eylül 1980 Darbesi arifesinde; Çorum’da, Malatya’da, Maraş’ta arka arkaya olaylar çıkarıldı. Alevi vatandaşların evlerine, işyerlerine saldırıldı. Olaylar her üç ilde de günlerce sürdü. Çorum ve Malatya’da onlarca, Maraş’ta yüzü aşkın alevi vatandaş katledildi.

Birileri çıkıyor;  soldan bir kaç kişi, ardından sağdan bir kaç kişi ardından yine birileri çıkıyor, bir gün alevi vatandaşın işyerine, ertesi gün camiye bomba koyuyor. Fısıltı gazetesi ayyuka çıkıyor ve insanlar birbirine düşman ediliyordu. Ve genellikle şehir dışından getirilmiş silahlı tetikçiler önceden şehir içinde belirlenmiş işyeri ve mahallelere silahla giriyor,ve katliam yapılıyordu.

Böyle zamanlardı.

Sağın lideri Demirel ‘Olaylarda hep CHP’lileri sorumlu tutar, Ecevit ise karşı tarafı suçlardı”. Sonuçta olaylar doğru düzgün sorgulanmaz, gerçek suçlular ortaya çıkmaz, zanlıların; kimi içerde korunur, kimi dışarı kaçar, elini kolunu sallaya sallaya dolaşır.

Bu ülke bunları yaşadı. Ben bu katliamların olduğu zamanları; kimini üniversite öğrencisi iken, kimini gazetecilik yaparken yaşadım.

Bütün bu olaylar;  ülkenin adım adım büyük bir felakete doğru gittiğinin en büyük deliliydi. Korkmamak, tedirgin olmamak, endişeye düşmemek mümkün mü?

Bir felsefi düşüncedir:

-“İnsanlar can güvenliklerinin sağlanması şartıyla, doğuştan oluşan bazı haklarından gönüllü olarak feragat ederler”

İşte böyle bir ortam hazırlanıyordu. Eşitlikten, hak aramaktan, adalet arayışından vazgeçmeleri için insanlar ‘Can derdine’ düşürülüyordu. Öğrenciler okula gidemiyor, insanlar işlerinde güven içinde çalışamıyordu. Mahalleler bölünüyor, insanlar farklılıkları öne çıkarılarak birbirine düşman ediliyor ve halk evlerinde güvenli halde oturamaz hale geliyordu.

Sonuçta insanlar ‘Gelsin biri de canımızı korusun. Vazgeçtik her şeyden” durumuna getiriliyordu. Öyle oldu. 12 Eylül’de birileri geldi  Ecevit’in deyimiyle ‘Düdüğü çaldı ve maç bitti’  dedi. Sendikaların kapısına kilit, sivil toplum kuruluşlaranını kapısına kilit, partilerin kapısına kilit. Ardından; bir sağdan, bir soldan idam sehpalarına giden gençler.  ‘Asmayalım da besleyelim misözünde ruhunu bulan adalet!

*

Çorum, Malatya, Maraş ve diğer bir sürü katliamlar cinayetler bu ülkenini bir noktaya çekilmesinin hazırlanmasıydı anlamıştık. Anladık sonradan.

*

Peki 1993 yılında gerçekleştirilen Sivas Madımak saldırısı neyin hazırlığıydı ki? Bu ülkenin önemli bir aydın kesimini oluşturan Alevi vatandaşların devletle-toplumla olan gönül bağını yok etmek, bu ülkede kendilerine ‘Güvenli bir yaşam ortamı sağlanmayacağına ikna etmek’ gibi amaçları da vardı mutlak olayların arkasında. Belki de en önemli amaç ta buydu.   Ülkeyi kamplaştırmak, bölmek, vatandaşları karşı karşıya getirmek için de yapılan bir provakasyondu mutlak. Olaydan üç gün sonra bu kez Erzincan Başbağlar köyüne saldırılıp burada köylülerin katledilmesi sanki Sivas’a intikammış gibi lanse edilmeye çalışılmasının ardındaki amaç ne olabilirdi ki?  Çorum'da, Malatya'da, Maraş'ta, Sivas'ta, Başbağlar'da katledilenleri rahmetle anıyorum. Işıklar içinde uyusunlar.

*

Yazılıp çiziliyor. Sonuç olarak Sivas olaylarının davası da onlarca yıl sürdü. Herkesi gözü onünde gerçekleşen bir yangının failleri doğru düzgün ortaya çıkarılmadı.

Bu olaylardan sonra  Alevi vatandaşlar gerek yurt içinde gerek yurt dışında çok yoğun bir örgütlenmeye gitti. Bugün dünyadaki en büyük sivil toplum organizasyonlarından biri haline geldiler. Almanya’dan- ABD'ye, İngiltere’den-Avustralya’ya.. Onbinlerce kişinin üyesi olduğu yüzlerce kurum. Bir çok devlette aleviliğe özel statü sağladılar.

Yurt dışına alevi göçü  bu olaylar sonucunda oldukça yoğunlaştı. Yaban ellerde işçi oldular, işveren oldular, sporcu oldular, siyasetçi oldular, bilim insanı oldular. Belediye başkanı, milletvekili hatta bakan oldular. Canan Dağdeviren olup; vücut ısısıyla kendini şarj eden bitmeyen kalp pilini- gögüs kanserini erken teşhis eden sütyeni,  Uğur Şahin olup Biontech aşısını buldular.  Milyarların dertlerine şifa oluyorlar.

Keza ülke içinde de Aleviler; örgütlenmeye, şehirlerde cemevlerini açmaya başladılar. Her kesimin ibadet kurumu serbest ama alevinin ibadet kurumu devletçe resmi olarak tanınmıyor. 

Alevi vatandaşlara yönelik bu ülkede; ne ayrımcılık, ne de ötekileştirme bitti.

Bir türkü de denildiği gibi adeta “Yangınlar alevinden geçerek “ yürünüp gelindi bugünlere.   

Daha mı mutlu oluyor insanlık.  Ülke daha adil ve eşitlikçi bir ülke mi oluyor. Oldu mu?

Yanıtını siz verin.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.