banner460
banner128

İklim krizi kapıları çalarken...

Son dönemde ülkemizin kuzeyi sellerle, güneyi de yangınlarla boğuşurken, dünyanın çeşitli kesimleri de ; kuraklık, deprem, kasırga, tsunami gibi afetlerle sarsılıyor. Çevre Mühendisi Tuğba Akta, ülkemizin yoğun bir şekilde yaşadığı dünyanın da bir numaralı sorunu haline gelen doğal felaketlere ilişkin bir değerlendirme yaptı. İşte Akta'nın değerlendirmesi: 

"Yaşadığımız yüzyılda: fiziksel, psikolojik ve mental olarak sağlıklı bir şekilde ayakta kalmak gün geçtikçe güçleşiyor. Asrımız sanayileşme ve gelişen teknoloji ile tamamen farklı bir boyuta evrilirken;  kendimize ve gelecek kuşaklara yaşanabilecek bir dünya bırakamadığımızı ancak farketmeye başladık! Çünkü bu evrende sadece insanoğlu varmış ve sadece biz önemliymiş gibi kendi sözde gereksinimlerimiz için tüm doğal kaynaklarımızı tüketmekteyiz.  Ağaçların, çiçeklerin, böceklerin, hayvanların haklarını asla gözetmeden onların yaşam alanlarına müdahale ederek tüm ekosistemin dengesini bozduk ve bozmaya devam ediyoruz.  Bunun sonucunda da salgın hastalıklarla mücadele kavramı yeniden hayatımıza girmişken şimdi de yıllardır süre gelen iklim krizi kavramı ile ciddi ciddi karşı karşıyayız.

2050 yılına kadar büyük iklim değişimlerinin görüleceği, ılıman iklimde yer alan Türkiye'nin bu kriz ile kuraklaşıp çölleşeceği, soğuk iklim kuşağında yer alan Avrupa'nın ise zamanla ılıman koşullara ulaşacağı ve tarım kaynakları için elverişli bir ortam oluşacağı bilim adamları tarafından öngörülen bir gerçek.  İklim göçleri yakın geleceğimizin en büyük sorunlarından birisi olacak.  İklim krizi kapıda, peki biz olacaklara hazır mıyız?

Tabiki hayır! Malesef bu tür doğal afetlere, krizlere hazır olmadığımızı 28 temmuz gününden beri ülkemizin muhtelif pek çok köşesinden an be an acı bir şekilde tecrübe etmekteyiz.  Millet olarak bir yandan yitip giden canlara, bakmaya doyamadığımız ağaçlarımızın yanıp kül olmasına, veballeri vicdanımızda yara olarak kalan, evlerinde yanan hayvancağızlarımıza üzülürken bir yandan da çok ama çok öfkeliyiz yaşanılanlar karşısında.  Evet doğal afetlerin nerede, ne zaman, ne şekilde meydana geleceğini büyük bir çoğunlukla bilimsel olarak tespit edemiyoruz ancak yaşanabilecek bazı afetleri öngörerek bunlara önlem almak sorumluluklarımız arasında yer almak zorunda!

Önümüzdeki süreçlerde yaralarımızı nasıl sararız bilmem..  Bunları da iki gün içinde unutur da başımıza yeni felaketler gelene kadar aynı sorumsuzlukla yaşamımızı sürdürmeye devam mı ederiz orasını hiç bilemem.  Ama ülkesini seven, işi gücü mesleği ne olursa olsun ülkesi için bir şey yapmak isteyen her birey önce ülkesinin doğasını, tabiatını sevmeli, ona saygı duymalı ve onu korumak için elinden geleni yapmalı. Bir ağaca sarılmayı, onun gölgesinde serinlemeyi ve bir hayvana selam vermeyi hatırlamalı."

 Tuğba AKTA (Çevre Mühendisi )

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Haydar 1 yıl önce

Tüm içtenliğimle, sayın yazarın her bir kelimesine katılıyorum. Başka bir dünya yok ve bu dünyaya sahip çıkmalıyız.