banner460
banner128

Silivri Belediyesi Ocak ayı ilk meclisi hem iktidar hem de muhalefet açısından  pek te ‘şık’ bir meclis oldu diyemeyiz.  Uzun zamandır  Silivri meclisini izlerim. Zaman zaman sert, beklenmeyen tartışmalar izlerim. Siyasettir, olur böyle tartışmalar der geçerim.  Ama rahatsız olduğumu pek hatırlamıyorum. Peki neden . Bizim dikkatimizi çeken, rahatsız eden bölümler , söylemler , talepler  ne idi?

Öncelikle gazetecilikle ilgili bir yaklaşımı hatırlatmalıyım.

 “Bir gazetecinin soracağı en mantıksız soruya usta bir siyasetçinin vereceği makul ve mantıklı bir yanıt vardır”

Çünkü gazeteci bililinçli olarak hiçte gerekli olmayan soru sorabilir. İnsanı çileden çıkaracak soru da sorabilir. Sorur bu gazeteci.  Ama ne sorursa sorsun, her sorunun mutlak mantıklı yanıtı olur.

CHP Silivri Belediye Meclis Grubu Sözcüsü Sayın Süheyl Kırkıcı, Silivri siyasetinde deneyimli bir siyasetçi ve aynı zamanda belediyecidir.  Uzun yıllardır belediyede de belediye dışında da çok siyasi hareket içinde bulunmuş, konuşmuş, görüşlerini açıklamış, taleplerini dile getirmiştir.  Kırkıcı; bir denge ve hoşgörülü siyasetçi olarak dikkat çekmektedir. Ama doğrusu ben de son meclisteki talebini çokta anlayamadım.  Çünkü hibe araçların imar komisyonunda incelenmesi talebine bence gerek yoktu.

Evet biliyoruz. Bu ülkede ‘Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez’ diye hoş olmayan bir söz var. Ve maalesef  böylesi her ‘Hibe’nin de’ sık sık bir karşılığının olduğunu görmüştürüz. Bir çok belediye yapar, yaptırır. Bölgesinde yapılan bir yatırım karşılığında;  kolaylaştırıcı olan, onun altyapısını çevresini, yolunu yapan, ruhsatını,  iskanını veren belediye eğer kurum güçlü bir mali kurumsa; ilçesinde sağlık olsun, okul olsun,  ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olunsun, örneğin iş verilsin diye taleplerde bulunur, işler yaptırır. Bunlar sık oluyor. Böyle üst üste gelen hibeler olunca doğal olarak yaratılmış bu gelenek nedeniyle insanların aklına ‘Acaba bu hibe yapan ne yapacak?’ ya da ‘Ne yapıyor?’ soruları gelebiliyor. 

Ama biz biliyoruz ki, aynı zamanda bir çok hali vakti yerinde insanımızda gerçekten hiç biri beklenti içinde olmadan ; okullar yaptırmakta, sağlık kurumları yaptırmakta, ihtiyaç sahibi insanlarımıza yardımcı olmakta.. Hatta bazıları varlıklarını bağışlamakta.  Bunun da bu toplumda yaşanan güzel örnekleri çoktur.

Birinci şıkta belirttiğimiz  hibelerin ne karşılığı yapıldığını merak ettiğimizde, ortaya çıkarabileceği şüpheleri gidermek istediğimizde  bunun yolu  imar komisyonunda inceleme talebi değil de belki de doğrudan sormak gerekirdi.  Bu kurumların Silivri’de herhangibir işleri var mıdır? Diye sorulsa   ve hemen yanıt alınsa , ki Başkan Volkan Yılmaz verdi bunun yanıtını zaten, acaba İmar Komisyonunda da inceleyelim talebinden daha olumlu olmazmıydı.  Kırkıcı’nın hiç te art niyetle değil, sadece toplumda oluşmuş birinci şıkta belirttiğimiz hibe geleneği sonucu böyle bir taleple bulunduğunu düşünüyorum.  Yani amacı ‘Şüphe’ yaratmak değil, ortaya çıkabilecek ‘Şühelerin önlenmesi’ olduğuna inanıyorum. Kendisi de zaten benzer yönlerde ifadelerde bulundu. Ama  talep ‘İmar komisyonunda inceleyelim’ şeklinde  gelişince de insanların farklı yorumları, şüphe rahatsızlıkları ortaya çıkıyor.  ‘Şüphe duyulmak’ her insanı rahatsız eder.  Başkan Yılmaz’da doğal olarak  bundan rahatsız oldu. Anlıyoruz.

...........................................

Gelelim Sayın Volkan Yılmaz’ın yanıtlarında ‘Şık’ olmayan bölümlere..

 Şüphe edilmek insanı rahatsız eder evet.  Ama böylesi sorulara  yanıt verirken, geçmiş  dönemi hatırlatmak  ve bunu sık sık yapmak geçmişi ‘Şantaj’ olarak kullanma gibi de değerlendirilebilir. Kişi ve toplumları Şüphe ‘nin rahatsız ettiği kadar ‘Şantaj’da’ rahatsız  eder.  Böyle bir şey varsa yapılacak iş gider suç duyurusunda bulunursun..

İkinci önemli şık olmayan sözcük.. Cemevi  başkanlığını yürüten CHP Sözcüsüne hitap ederken, ‘Senin Cemevi’ sözcüğüdür.

Ben Sayın Volkan Yılmaz’ın bu cümleyi kullanırken kesinlikle artniyetli olmadığını düşünüyorum.  İyiniyetinden de şüphe etmiyorum. Yapılan hibeler karşılığında ya da iş çevreleriyle yapılan görüşmeler karşılığında alınacak hibelerle Cemevi’nin eksiğini de yapmayı düşündüğünü dile getirdi.   “ İş çevreleriyle görüşüyoruz, hibeler ahıyoruz . Bir çok hizmeti de böyle yerine getirmeye çalışıyoruz, bunların arasında Cemevi’nin eksiği de var. Sizi de düşünüyoruz.  Herkesin, herkesimin ihtiyacını karşılama çabası içindeyiz’ demek istiyor. Anlıyoruz. 

Ama şunu belirtmeliyim sayın Başkan Yılmaz’a..  İyiniyetle olsa da hiç bir inanç kurumunun siyasi bir tartışmanın içinde teleffuz edilmesini  ben hoş bulmam. İnanç kurumları tartışma ortamlarında; siyasetin aracı, aleti olmamalıdır. Sayın Devlet Bahçeli’nin Hacıbektaş İlçesindeki Hacıbektaşı-Veli Dergahı’na  yaptığı ziyaretleri kaç kişi bilir? Bahçeli bunu hiç kullanmışmıdır. Hatırlayan var mı? Ben kullandığını görmedim.

İkincisi;  Cemevi ya da camiler; başkanlarının, imamlarının kurumu değildir.  Nasıl ki Silivri Belediyesi Sayın Yılmaz’ın belediyesi değil, tüm Silivri’nin belediyesi ise.. Nasıl ki, hibe yapılan araçlar Yılmaz’a değil, Silivri Belediyesi’ne yapılıyorsa. Nihayetinde bu araçların hepsi Silivri Belediyesi’ne kalacaksa. Silivri Cemevi’de Süheyl Bey’in cemevi değildir. Cemevleri ve camiler hepimizin camileri ve cemevleridir. Kişilerin değil..

‘Senin cemevi’ derken siz başkanlığına atıfta bulunuyorsunuz ama söylem çok farklı düşünceleri de akıllara getirebilir.  Türkçe böyle başkan .  Üniversitede gazetecilik eğitimine başlarken bir hocamız, ‘Öyle bir mesleğin mensubu olacaksınız ki; attığınız virgülün, koyduğunuz noktanın bile hesabını on yıl geçse de vermek zorunda kalabileceksiniz”  demişti.  Siyasette öyle başkan.. Hele de bir kamu kurumu yönetici pozisyonundaysanız, her cümlenize dikkat ederler.   Ben  sizin kesinlikle iyiniyetinizden şüphe etmiyorum.   Fena gitmiyorsunuz ama biraz daha dikkat!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.