banner460
banner128

Coronavirüs nedir, neden önü alınamıyor ?



Dünya Sağlık Örgütü Çin teşkilatının ilk kez 31 Aralık 2019 günü Wuhan şehrinde ‘neyin yol açtığı belirlenemeyen zatürree vakaları’ olarak raporladığı ve tıbbi tanısı ancak 12 Ocak’ta  “2019-nCoV” novel Coronavirus adıyla konulan ölümcül virüs hızla yayılmaya devam ediyor.  Hubei eyaleti genelinde bugüne kadar 170 kişinin ölümüne neden olan ve 8 bine yakın kişide görülen virüs nedeniyle bölge tecrit altına alınırken pek çok yabancı da ülkelerine geri dönmeye çalışıyor. Peki Coronavirüs nedir, neden önü alınamıyor ve ne yapılmalı?

Ölümcül güçte yeni bir coronavirüs tipi
Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğr. Üy. Prof. Dr. Ahmet Özbek, ‘2019-nCoV’ olarak adlandırılan yeni virüsün insan coronavirüslerinin bir türü olduğunu belirterek, bu virüslerin uzun yıllar boyunca soğuk algınlığı sebepleri arasında değerlendirilip üzerinde çok durulmadığını söyledi. 2000’li yılların başında ise hayvanlardan insanlara geçen, küresel çapta salgın yapma gücünde olan SARS ve MERS coronavirüslerinin saptandığını ve ardından Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde yeni bir coronavirüs tespit edildiğini anlatan Prof. Dr. Özbek, “Yeni tanımlanan bu virüs ölümcül güçteydi. Önceki SARS ve MERS tecrübelerinin kazandırdıklarıyla hızla araştırıldı ve yeni bir coronavirüs olduğu kısa zamanda anlaşıldı. Bu virüse 2019-nCoV (nover coronavirus) adı verildi. Büyük bir zarf yapısına sahip olan alfa ve beta coronavirus’ler insanlarda hastalıklara sebep olurlar. Yetişkinlerde üst solunum yolu enfeksiyonlarının %10-30 kadarından coronavirüsler sorumludur” bilgilerini paylaştı.

“Ana kaynağın yarasalar olduğu düşünülebilir”
Ekolojik ortamlarında çok fazla genetik çeşitliliğe sahip olan coronavirüslerin bu çeşitliliği en fazla yarasalarda barındırdıklarını belirten Prof. Dr. Ahmet Özbek, “Bu yönden bakıldığında coronaviruslerin birçoğunun ana kaynağı olarak yarasalar düşünülebilir. Yarı vahşi canlılar coronavirus enfeksiyonlarının yayılmasında ara konak olarak görev alırlar. Ancak ara konaklar burada son derece önemlidir. Çünkü virüs arakonaklarda yeni genetik oluşumlarını dener ve başarılı olduğunda da mutasyonlar geliştirir. Sonuç olarak oldukça geniş bir genetik farklılığa sahip olan virüsler, bu ara konaklarda genetik repertuarını daha da genişletirler” açıklamasını yaptı.

Virüsten korunmada bireysel önlemler neler?
Virüsün yol açtığı ciddi seviyedeki vakalarda ağır solunum güçlüğü ve dakikada 30’u geçen soluk alıp verme, kanın oksijen yoğunluğunun azalmasıyla 24-48 saat içinde akciğerlerin yarıdan fazlasında bozukluk görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Özbek, kritik seviyedeki durumlarda ise solunum yetmezliği, virüsün kana karışmasıyla gelişen septik şok ve hastanın yoğun bakıma naklini gerektiren ve akciğerler dışındaki organ ya da organlarda yetmezliklerin de görüldüğünü belirtti.  Prof. Dr. Ahmet Özbek, “Bireysel olarak alınacak en etkin önlemler kısaca; hemen her zaman olduğu gibi mutlak surette bağışıklık sistemimizi en üst seviyede çalışabilmesi için ona yardımcı olmak ve kapalı, kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak durmaktır” dedi.

“Kısa sürede bir aşı geliştirmek çok güç”
Enfeksiyonun insandan insana bulaşma yeteneğinde olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Özbek, şunları söyledi, “Yaşanan salgın SARS ve MERS’den daha az ancak şu anda bazı şeyleri söyleyebilmek için zamanın erken olduğu açık. Global olarak halk sağlığı otoriteleri önceki zoonotik CoV enfeksiyonlarından kazandıkları tecrübelerle hazırlıklarını başlatmış, etkin önlemlerini almış ve almaya da devam ediyor. Bilim insanları SARS-CoV ve MERS-CoV tecrübelerinin ışığında 2019-nCoV’un hızlı tanı ve tedavisine yönelik olarak yoğun şekilde çalışıyor. Tedaviye yönelik mevcut antivirüs ilaçlar ve interferonlar, deney hayvanlarında kullanılarak çok daha etkin ilaçlar üzerinde çalışmalar devam ediyor. SARS-CoV için geliştirilmekte olan aşılar üzerinden, 2019-nCoV için de etkin olabilmesi için kapsamlı aşı çalışmaları da diğer bir koldan devam ediyor. Ancak aşı geliştirilmesi, aşamaların zaman alıcı olması sebebiyle kamuoyunun beklediği ölçüde kısa süreli olmayacaktır.”

“İnsanlık tehditkâr virüslere karşı bilinçli olmalı” 
Prof. Dr. Ahmet Özbek, daha önceleri hafif ve orta şiddette enfeksiyonlara sebep olduğu bilinen yumuşak başlı bir virüsün soyundan gelen yeni bir virüsün, daha değişmiş ve güçlenmiş bir şekilde ortaya çıkıp tekrar salgınlara sebep olmasının insanlığın çok daha tehditkâr virüslerle karşılaşmasının olası olduğu bilincini kazanması ve her yönden hazırlıklı olunması gerektiğini vurguladı.
İnsan vücudunun sağlıklı kalması ve devamlılığını sağlaması esas itibariyle içinde bağışıklık sisteminin de olduğu birkaç temel unsura bağlı olduğunu hatırlatan Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğr. Üy. Prof. Dr. Ahmet Özbek, “Bu durum bize her şeyden önce bağışıklık sistemimize güvenmeyi şart koşuyor. Anlaşılıyor ki koruyucu ve tedavi edici modern tıp uygulamalarının daha etkin hale gelmesi için az da olsa zamana ihtiyaç var. Öyleyse bağışıklık sistemimize güvenelim ve yalnızca şimdi değil her zaman onun işlerliği için gerekeni yapalım” ifadelerini kullandı.  

Anahtar Kelimeler:
Ahmet özbek
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.