banner460
banner128

OPERA'nın yolculuğu

Sanatseverlerin Yolunun Kesiştiği Durak: OPERA

*

Tuğba AKTA

*

Sanatın birçok kolu ile iş birliği içinde bir bütün olarak hareket eden opera, 16.yüzyılın başlarında İtalya’da ortaya çıkmıştır. Bir rivayete göre kral bir gün sarayın sanatçılarına bana öyle bir gösteri hazırlayın ki eşi benzeri görülmemiş bir sanat eseri olsun demiş ve eski Yunan oyunlarından ilham alınarak yavaş yavaş opera eserleri meydana getirilmiştir. Operanın multidisipliner bir sanat dalı olduğunu söylemek mümkün. Sahnede tiyatronun, müzikalin, dansın, modern sanatların, edebiyatın  ve çoğu zaman da tarihsel mitolojilerin birbirini beslediği görsel ve işitsel bir şölen sergilenmekte.  Bizim coğrafyamıza ise Osmanlı döneminde ünlü opera prömiyerlerinden birkaçı temsil edilerek girmiş gelişimini ağırlı olarak Cumhuriyet Döneminde göstermiştir. Büyük İtalyan besteci Giuseppe Verdi’nin Ernani, Nabucco, Machbeth, I Lombardi, La traviata, Aida gibi büyük opera eserleri diğer Avrupa ülkelerindeki gösterim tarihlerine yakın zaman dilimlerinde İstanbul’da da temsil edilmiştir.  Opera ile erken tanışmamıza rağmen bu sanatın ülkemizde olması gereken noktada bulunamamasının sebebi ise ulusal operamızı yeterince geliştirememiş oluşumuzdur.  

 

Osmanlı’nın en önemli opera sahnesi olan Naum Tiyatrosu (kaynakça: Wikipedia)

*

1846 yılında Beyoğlu’nda oynanan Ernani operası (kaynakça: Wikipedia)

*

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte çoksesli müzik çalışmalarının önem kazanması sonucu 1940 yılında Devlet Konservatuvarı Tatbikat Sahnesi’nde Carl Ebert yönetiminde Maskeli Balo, La Boheme, Figaro gibi önemli eserler sergilenmiştir. 1970’lerde devlet  tiyatrosundan ayrılan Devlet Opera ve Balesi günümüzde İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Antalya, Samsun olmak üzere birçok şehirde temsiller icra edilmektedir.

Malesef günümüzde de operaya karşı ciddi bir önyargı beslenmekte. Zihnimizde beliren ilk düşünce opera sanatçılarının sahnede yüksek sesle bir şeyler  söylemesi  hatta ve hatta bağırarak bir cam bardağı bile bu yüksek frekansla çatlatması. Ne muazzam bir yanılgı! Opera canlı olarak sahnede izlenmeli, insan kendini hikayenin içinde bulmalı ve musikinin içinde ise kendini kaybetmeli. O zaman anlaşılabilir bir opera eserinin gerçek değeri.  Ancak sanatla bir yerlerde yolu kesişen kişilerin yolu opera ile birleşebilir.

Benim bu sanat dalına ilgi duymamı sağlayan katalizör ise The Three Tenors albümleri özellikle de Luciano Pavarotti olmuştur. Luciano Pavarotti, José Carreras ve Plácido Domingo üçlüsü aralarındaki sevgi bağını seyircilerine öyle güzel aktarabiliyorki bir anda eserlerin içerisinde buluyorsunuz kendinizi.  Pavarotti’nin dünya operasını bambaşka bir noktaya getirdiği ve milyonlara operayı sevdirmiş olması göz ardı edilemeyecek bir gerçek. Dünyanın en zor mesleğinin opera sanatçısı olmak olduğu söylenir . Uzun saatler boyunca sahne üzerinde performans sunulduğu için ciddi fiziksel eforlar sarfedilmekte ve bu durum çoğu zaman yeme-içme bozukluklarına sebep olmaktadır. Önemli opera sanatçılarının kilo problemi yaşamasının başlıca sebebinin bu durum olduğu öngörülmektedir.

Dünyanın önemli opera sahnelerinde başrollerde yer alan ve dünyaca “Türk tenor Murat Karahan” olarak anılan Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü yapan Murat Karahan ile Türk Operası yükselişe geçmektedir. Son dönemlerde türk müziği ile batı müziğini altın oranda sentezleyip sanatın gücünü kullanarak Zeki Müren Şarkıları opera sahnelerinde sergilenmekte ve büyük beğeni toplamaktadır. Yapılan bir araştıma sonucunda  son dönemlerde ülkemiz genç nüfusunun opera temsillerine katılma oranının Avrupa genç nüfusuna oranla daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu durumun gelecek sanat kuşağımız için sevindirici bir haber olduğu söylenebilir.

Kısıtlı seyirci kapasitesine sahip olmasına rağmen Kadıköy’de birbirinden güzel opera temsilleri düzenleyen  Süreyya Operası başarılı işlere imza atmaktadır. Ben de kendilerinin sıkı bir takipçisiyim :) Pandemi koşullarının gerekliliklerine büyük önem  vererek  geçtiğimiz hafta 2021-2022 sezonu açıldı. Sezonun ilk eseri olan Beethoven’nın tek opera eseri Fidelio yoğun istek üzerine 25-28-30 Eylül tarihlerinde yeniden seyircisi ile buluşacak. İlgililere duyurulur..  Sanatla kalmanız dileğiyle..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.