banner460
banner128

Deprem ve kentsel dönüşüm meselesi her ne kadar ekranların tartışma programlarında yeterince ilgi görmüyor olsa da, zihinlerde ana gündemi oluşturuyor. Deprem ile ilgili yıllardır günbegün gazetelerde yer alan uyarıcı haberler neredeyse kanıksanır hale geldi. Netice itibarı ile kentsel dönüşüm ile ilgili mağduriyet haberleri de artık değerini yitirmiş sıradanlaşmış gibi görünüyor. 

 Arada sırada birileri ekrana çıkıp “ İstanbul”da 2 milyon konutun acilen yenilenmesi gerekiyor ” filan diyor. Bir, iki ekranda kamu spotları dönüyor. Tabii, bir taraftan da salgının etkileri halen devam ediyor. İnsanlar öylesine zorlu bir yaşam mücadelesi ile geçim derdine düşmüş ki, yapılan açıklamalar yeterli mi, ahali durumun vahametini algılayabiliyor mu? Maalesef  bu soruların cevabı bilinmiyor. Ayrıca riskli binaların tespit ve de tahliye edilmesi bakımından bir çalışma yapılıp yapılmadığı konusunda da bir bilgi yok. Mesela; yerel yönetimlerin yetki alanlarının genişletilerek riskli yapıların dönüştürülmesine ivme ya da, ivedilik kazandırılması öncelikli gündemden önemsiz midir?

İstanbul”un 39 ilçesinde 2000 yılı öncesinde yapılmış, binlerce riskli bina var. Bakınız mesela;  Kadıköy Kent Konseyi Başkanı Mimar Saltuk Yüceer ile konuştum. Kadıköy”de toplam 30 bin civarında bina bulunduğunu 20 bin civarında binanın risk teşkil ettiğinden yenilenmek durumunda olduğunu söyledi.

İstanbul”un sadece bir ilçesinde 20 bin binanın yıkılıp yeniden yapılması sürecini düşünebiliyor musunuz?   Elbette tahmin ediyor olabilirsiniz, riskli binaları yenileme meselesi uzun yıllar devam edecekmiş gibi görünüyor. Mevcut şartlarda bir binanın yıkılıp yeniden yapılması bile yıllar alıyor. Mesela bizim, benim de yıllarca oturmuş olduğum bina için yüklenici firma ile üç yıl önce sözleşme yapmıştık. Müteahhit tahakkuk eden harçları geç ödediği için7 ayda ancak ruhsat alabildi. Ruhsat aldıktan 6 ay sonra inşaata başladı. Tabii, 14 ay içinde inşaatın yüzde yirmi seviyesine ancak gelebildi ve sonunda enkaz bıraktı. Çevre Bakanlığına sözleşme feshi için müracaatta bulunduk. Proje tamamlama süresi 14 ay olan dosyanın incelenmesi tam 13 ay sürdü. 14. ayda nihayet sözleşme fesih edilebildi.

 Dışarı, yani sokağa çıktığınızda dikkat edin, etrafta yarım kalmış bina enkazı, ya da yıkılmış ama inşaat faaliyeti başlamamış uzun süredir boş vaziyette olan çok sayıda yer var. Tabii, buralarda kentsel dönüşüm mağduru olan binlerce ailenin yaşadığı sıkıntıları da tahmin edemiyorum .

Mağduriyetler genellikle finansal gücü yeterli olmadığı halde kentsel dönüşümü fırsat olarak değerlendirmek isteyen yüklenici firmalar tarafından yaratılıyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren”in; “Doğru müteahhitlik ve sıkı denetim hayatidir” şeklindeki açıklaması konunun önemine işaret ediyor. Peki, vatandaş doğru müteahhit firmayı nasıl bulabilir?  Pek çok müteahhit firma vatandaşa yeterli güvenceyi veremiyor. Mesela, bankalar her önüne gelen firmaya artık teminat mektubu vermiyor. Finansal yeterliliği olan firmalar da teminat mektubu karşılığı olan nakit miktarın banka tarafından bloke edilmesinden dolayı çekimser kalıyor. Yeni yapılan düzenlemeye göre de belediyeler ruhsat aşamasında inşaat maliyetinin yüzde 10”u kadar teminat almaya başladı fakat bu hak sahipleri için yeterli bir güvence midir?

Doğru müteahhit firma bulunabilmesi konusunda sigorta şirketleri vatandaşa yardımcı olabilecek bir ürün geliştirmiş; bina tamamlama poliçesi, içeriği aşağı yukarı banka teminat mektubu vasfında. Tabii, sigorta şirketleri de her önüne gelen müteahhit firmaya poliçe kesmiyormuş. Konu ile ilgili olarak Quick sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar ile konuştum. Bina tamamlama sigortasının mağduriyetler yaşanmaması bakımından  bireysel yatırımcılar için ve kentsel dönüşüm projelerinde hayati önem arz ettiğine değinen Ahmet Yaşar; bina tamamlama poliçesi kesilebilmesi için öncelikle yüklenici firmaların finansal verilerini incelediklerine vurgu yaptı. Bunun için finansal  veri ve proje teknik analiz servislerini oluşturmuşlar. Bu iki servisin vereceği rapor doğrultusunda poliçe değerlendirmesi yapılıyormuş. Yani demem o ki; kentsel dönüşümde doğru müteahhit firma seçilebilmesi ve güvence oluşması bakımından bina tamamlama sigortası rasyonel bir yol gibi görünüyor. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Tuğrul SARITAŞ 3 yıl önce

Üstadım, çok güzel bir konuya temas etmişsin. Eline, kalemine sağlık.

Avatar
Muzaffer Bilgen 3 yıl önce

Üstadım kalemine sağlık; ilk depremde yerle bir olacak yüzbinlerce bina varken ve milyonlarca insan enkaz altında kalacakken bu acil durum yaratmaz mı? Bu insanların oy verip seçtiği yöneticiler bu durumu neden kulak arkası ediyorlar? Bu vahim bir durum. Bu kadar insanın ölmesini mi bekliyorlar? Peki İstanbul aynı zamanda ülke ekonomisinin de can damarı değil mi? Göz göre göre böyle bir felakete nasıl bu kadar duyarsız kalınabilir? Ayrıca Kanal İstanbul projesi bu kadar insandan daha mı önemli? Böyle bir kaynak yaratılabiliyorsa neden bunu kentsel dönüşüm için kullanmıyorlar? Anlaşılan o ki acil eylem planları "kalan sağlar bizimdir"