banner460
banner128

Yazarlar, şairler ve hayal insanları fazlasıyla zengin ve tok gözlüdürler. Yiyecek kuru bir ekmekleri bile olmazsa, hayalleri var. Hayallerinde de her şeye sahiptirler. Maddeyi aşmış olup satın alınamamaları bu yüzden olmalı.

Yum gözlerini dal o hayal hayallere ve dile ne dilersen senindir misali. Sen yazarsın sen hayal edersin hayalin olan her arzu ve istek önüne gelir senin olur hayal olsa da. Ama sakın açma gözlerini bozulmasın büyü.

Yöre ve iklim gereği yazları damda yatardık. Çocuktuk uykuyu hak getire bu yüzden sırtı üstü uzanır yıldızları sayardım. Yıldızların sayıları çok ama bildiğim sayıları çok az olduğundan sonunu getiremeden o hak getire denilen uyku gelir alır koynuna alır ve uyuturdu mışıl mışıl beni. Şimdiyse yine aynı cümleyi kurma zamanı hak getire o çocukluk yıllarındaki gamsız, kedersiz uykuları.

Bu yüzden olmalı benim yıldızlara olan sevgim, aşinalığım ve tutkum. Ben beni bildim bileli hep sevmişimdir yıldızları. Hatta o gençlik yıllarımızda sevgiliye yazdığım aşk mektuplarındaki şiirlerde de mutlaka yıldızlar kelimesine rastlanırdı. Göze hoş gelen ve sınırsız uzaklıkta olan yıldızlar ; görsel olarak da gizemleri ve çekicilikleri adeta büyülerdi beni.

Gizemlerinden ve erişilmezliklerinden ötürü olmalı ki, ressamlara tablo konusu olmuştur yıldızlar. Şairlere de şiir teması olmuş veya şiirlerde yıldız kelimesine bazen özne bazen de benzetme edatı olarak rastlamak mümkün oluyor. Sayıları sayılmayacak kadar çok olan yıldızları ben ; her yıldızı-bir insana ve her insanı-bir yıldıza benzetmişimdir. Saçma gelebilir bu düşüncem, bu benzetmiş olmam ama itiraf etmeliyim ki nedenini bile bilmeden böyle düşünmüşümdür.

Günümüz Dünyasında da insanların bir çoğu yıldız olabilme hayaline hep kapılmışlardır ama bu yıldız mecazi bir yıldızdır. Şöhret olma hırsı, arzusu diyelim. Kimi bu arzusuna erişmiş olup yıldız olmuştur ışıl ışıl parlayan yani şöhret olabilmeyi başarmıştır. Kimi de bu yolda , bu uğurda heba olmuş büyük acılar, sancılar içinde kaybolmuştur. İşte ben bu kayıplara kan yıldızları adını veriyorum. Onlar ki ; hayatları ve hayalleri sanki kana bulaşmış kayıp birer yıldızlarmış gibi geliyor bana. Eğer kanlarına girilmeseydi başarabilmiş olsalardı çeşitli nedenlerle kayıp yıldızlar listesinde olmayıp dileklerine erişmiş olmayı başarabilseydiler belki de şöhret dediğimiz yıldızlardan da daha parlak daha ışıl ışıl olacaklardı ama olmadılar olamadılar. O kan yıldızları dediğim kanlarına girilen yıldızlar. Kayıp yıldızlar. Engel bulutları el vermedi görünmelerine yıldız olabilmeyi başarmalarına.

Jeep tutkunuyum araba konusunda.Jeep alırken hep dikkat ettiğim ve  almak istediğim jeep’te sunruf olup olmadığıdır.Yahut cam tavanlı olması ilk olmazsa olmazımdır.Neden mi ? Uzun çok uzun yolculuklarda geceleri arada yukarı başımı yukarı çevirip o muhteşem ve çocuk ken saya saya bitiremediğim yıldızları bir kaç saniye olsa da görebilme arzusu ve özlemimden olmalı.

An itibariyle ölüme beş kala yaşındayım.Yazları ikamet ettiğim tripleximizin her balkonundan yıldızları çok rahat ve çok net görebiliyorum.Zaman zaman onları seyretmeye öylesine dalıyorum ki seyirlerine doyamıyorum ama hep üzgün ve anılara dalgın çok garip tarifsiz duygularla ama hep çocukça bir seyir.Zaman ve mekandan adeta koparak.

- Sen en parlak ve bana en yakın yıldız ; Seni tanıyorum sen de beni tanıyorsun diyorum o parlak ve yakın olan yıldıza.

Bu cümlemden sonra bu tek yönlü konuşmam alıp götürüyor beni Mardin’e o çocukluk yıllarına ve o parlak yıldızlara.Ne de çok net ve yakındılar elimi uzatsam tutardım sanki. Bakışırdık sanki konuşurcasına sınırsız mutlu olarak.

İklimler değişti. Kanına girildi doğanın ve gezegenimizin, atmosfer kirletildi. Adeta çöp oldu uzay. Yıldızları ve insanları artık kanlarına girilmiş, kan yıldızlarına benzetiyorum bir çok anlamda ve şekilde. Üzgünüm ne insanlar yıldız şimdi ne de yıldızlar birer insan gibiler. Çok şey değişti yahut amaçlı, planlı değiştirildiler.

Kelimeler sonsuz ve sınırsız olamayıp sayı olarak sınırlıdırlar belki bir çoğumuz meramımızı anlatırken aynı kelimeyi kullanıyoruz ancak kalp başka şey söylüyor dil daha da başka. Oysa kullanılan kelime aynı kelime. Gel de anlat veya anla. Ne çok şey değişti ne çok…Güller bile kokularını kaybettiler kokmuyorlar artık.

Ben o sayılarını bile sayamadığım net ,ışıl ışıl parlayan yıldızlara bakmayı onlarla çocukça konuşmayı ve kokularına doyamadığım renkli gülleri çok özledim çok.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.