banner460
banner128

Felsefe Öldü Mü?

Birçok farklı disiplinde öğretim programına sahip olan İstinye Üniversitesi, bilgi alanlarını ve bilimin temelini oluşturan ilkeleri tüm yönleriyle sorgulayamayı esas alan felsefe bölümüyle büyüyor. Bölüm başkanlığı görevini üstlenen Prof. Dr. Hayri Şafak Ural, felsefenin günümüzdeki etki alanını değerlendirdi.

Farklı zaman dilimlerinde felsefeye atfedilen misyonlar günümüzde hızla şekil değiştiriyor ve kimi çevrelerce göz ardı edilen bir disiplin haline dönüştürülüyor. Tarih boyunca bir şekilde iç içe olduğumuz felsefi düşünceler, bazen inkar ettiğimiz, kimi zaman kavga ettiğimiz bir alan olarak her daim karşımıza çıkıyor. Birçok farklı disiplinde çağımızın bilgisini üretmeye devam eden İstinye Üniversitesi, 2021 Güz dönemiyle birlikte ilk felsefe bölümü öğrencilerini kabul edecek. Uzun yıllar Mantık ve Bilim Felsefesi alanında çalışmalar gerçekleştiren İstinye Üniversitesi Felesefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hayri Şafak Ural, felsefenin çağımızdaki işlevini farklı yönleriyle ele aldı.

‘’Felsefeyi Felsefe Yapan Özellik Aynı Soruya Farklı Cevaplar Vermesidir.’’

Tüm değerlendirmelerini klasik batı felsefesi üzerinden gerçekleştireceğinin altını çizen İstinye Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hayri Şafak Ural, “Budizm bütün ilkeleriyle beraber hala yaşıyor olsa da Batı felsefesinden farklı bir özelliğe sahip; antik çağda başlayan, ortaçağ hıristiyan ve İslam dünyasından ve yeniçağ'dan geçerek günümüze ulaşan “felsefi düşünce”nin temel bir özelliği, eleştirel düşünceyi temsil etmesi; bu felsefeyi diğerlerinden ayıran tarafı, aynı sorun veya aynı problemle ilgili farklı cevap verebilmesidir. Felsefe dışında her bilgi sistemi, doğruyu, hakikati, gerçeği arar; yani tek bir cevap sözkonusudur. Halbuki bizim de katkımızla oluşan sürecin karakterize ettiği felsefe, sorgulayan ve dolayısıyla eleştirel bir özellik taşımaktadır.'' dedi.

‘’Felsefe Yararına Yapılacak En İyi Şey, Felsefeyi Yasaklamak.’’

Felsefesinin 99 canlı olduğunu ifade eden Ural, ‘’ ’felsefe tarihsel süreçler içinde sayısız kez yasaklanmak istendi. Ancak bunların hiçbirisi başarılı olamadı ve her seferinde güçlenerek yeni bir ivme kazandı. Aslında felsefe yararına yapılacak en iyi şey, felsefeyi yasaklamak. Örneğin; felsefe orta çağda teolojinin hizmetine sokuluyor ve bir anlamda ölümü gerçekleşiyor; ne var ki Rönesans ve Aydınlanma çağında felsefe doruk noktasına ulaşıyor. I. ve II. dünya savaşları sırasında ve sonrasında ideolojilerin etkisi altında bir kez daha baskı altına giriyor. Fakat felsefe, yine kendine yeni bir varlık alanını oluşturuyor; özellikle bilimsel çalışmalar ile olan etkileşimi sonunda doruk noktasına ulaşıyor’’ sözleriyle felsefe tarihi hakkında bilgi verdi.

‘’Öldü Mü?’ Diye Sorunca Felsefe Tekrar Diriliyor.’’

Çağları karakterize etmenin bir yolunun da kullanılan teknolojiler olduğuna işaret eden Ural, ‘’maden devri, cilalı taş devri, bilgisayar ve yapay zeka çağı” gibi deyimler bu duruma en iyi önektir. Çağlara isim veren bu teknolojilerin özelliği, özellikle ekonomik hayatı ve sosyal yapıyı değiştirmesidir. Öte yandan, “Orta çağ, Yeni çağ, Aydınlanma çağı” gibi deyimler düşünsel bir değişime işaret etmektedirler. Düşünce planında gerçekleşen değişimin arkasında ise felsefi bir bakış yatmaktadır. Diğer bir ifadeyle felsefi bakış, teknolojik değişimden farklı olarak, dünya görüşümüzü eğiştirebilmektedir. Bu anlamda felsefe, bir çağın zihinsel değişimi ve yeniden inşasında çok temel bir görev üstlenmiş o çağı tanımlayan değerler sistemi üzerine kurulmasını sağlamıştır: ‘“öldü mü?’’ diye sorulan felsefe tekrar diriliyor; “post-modern” denilen bir yaşam biçimi tanımlıyor’ dedi.

‘’Yaşadığımız Çağı Yeniden İnşa Etmek Zorundayız.’’

Çağımızda post-modern bir doğru anlayışı olduğunu belirten Ural, ''Postmodern doğru anlayışının bizi nasıl etkilediğini anlamak zorundayız. Eskiden beri süregelen ‘’inanç mı, akıl mı?’’ diye bir tartışma vardır. Böyle bir soruyu günümüzde artık yeniden düşünmek ve tanımlamak gerekir. Çünkü artık “akıl” ve “mantık” kavramları bütünüyle değişmiş durumdadır. Elimizde tek bir mantık olmadığı gibi, eski mantık anlayışının dayandığı ilkeler ve mantık yasaları da artık geçerliliklerini yitirmiş durumdadır. Benzeri bir durum, “inanç” kavramı için de geçerlidir. Çünkü artık bu kavramı da çok farklı açılardan ele almak, örneğin psikoloji açısından, genetik açısından yeniden anlamak gerekiyor. Dolayısıyla eski bir sorunun içeriği değişmiş, verilmiş olan cevapların da artık önemi kalmamıştır. Çağımızın değerlerini, çağımız insanını her yönden yeniden anlamak ve tanımlamak, yeniden inşa etmek durumundayız. Bunun için tek araç; sorgulayan, farklı açılardan sorunu irdeleyen ve yeni cevaplar verilmesine olanak sağlayacak olan felsefedir. Günümüzün anlaşılmasında “teknoloji” kavramına aşırı bir yük binmiş durumdadır. Teknoloji kavramı tek başına bunu bence taşıyamıyor; çünkü insanının kendisini -felsefi bir gözle- yeniden kavramak durumundayız” sözleriyle felsefenin bugünkü önemine değindi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.