banner460
banner128

 Aşağıdaki grafiklerden ilki son 2,000 yılda dünyamızın atmosferinde ölçülen karbondioksit miktarını göstermekte ve ikincisi  son 2,000 yılda dünya insan nüfusunu göstermektedir. Birinci grafikte yatay eksen yılları ve düşey eksen karbondioksit miktarını göstermekte ve ikinci grafikte yatay eksen yılları, düşey eksen milyar olarak tahmini insan nüfusunu göstermektedir. Bu grafik Agustos 2021 itibariyle güncelleştirilmiştir.

Grafikten de görülebileceği gibi, Sanayi Devrimi’nin başladığı 18. Yüzyılın sonlarına kadar dünyamızın atmosferinde bulunan  CO- karbondioksit - miktarı 280 ppm yani milyonda 280 parçacık olarak, ve dünya insan nüfusu 900,000,000 olarak görülmektedir. Son 40 yıl içinde dünya nüfusuna artışa paralel olarak, karbondioksit salınımı ve insan nüfus artışı  geometrik olarak artış göstermektedir. Ağustos 2021 itibariyle atmosferdeki CO- karbondioksit – miktarı 416 ppm ve insan nüfusu 7.9 milyar olarak hesaplanmıştır.

Dünya nüfusunun %57’si kentlerde yaşamaktadır. Kentlileşme ve tüketim toplumu birbirleriyle paraleldir. Toplum yapısı tüketim kültürüne göre düzenlendikçe insan kişiliği de ona göre şekillenmektedir. Sonuçta haz eksenli yaşayan bir toplum oluşmaktadır.

Dünya kaynaklarının sonlu olduğu bilimsel bir gerçek iken, haz eksenli tüketim toplumunun sürdürülemez olduğu gayet açıktır. Haz için tükettiğimiz her bir kalem ürün, ağırlıklı olarak fosil yakıtlar dediğimiz kömür, petrol ve doğalgaz ile üretilmektedir. Fosil yakıtlar karbon kökenlidir. Yanma için oksijen kullanılmaktadır.

Bunu kısa bir kimya denklemi ile anlatmaya çalışayım.

CO- karbondioksit gazının yoğunluğu havadan az olduğu için atmosferin üst katmanlarında birikmektedir. Metan – CH ile birlikte CO sera gazı dediğimiz küresel ısınmaya yol açmaktadır.

Seller, kuraklık, orman yangınları bunların sonucu olarak daha fazla görünmektedir.

İkinci olarak CO- karbondioksit gazı okyanusların asitliğini arttırmaktadır. Bu gaz havadaki su buharı ile birleştiğinde karbonik asit dediğimiz bir ürün ortaya çıkarmaktadır. Bu ürün yağmur suları ve ırmaklarla okyanuslara taşınmaktadır.

Bunu da kısa bir kimya denklemiyle anlatayım.


 

Bunun sonucunda okyanuslardaki hayatın belkemiğini oluşturan mercanlar yok olmaktadır. Canlılığını CO- karbondioksit gazını kireçtaşına çevirerek sürdüren mercanlar ve istiridyeler ortamda asit miktarının artmasıyla bu işlemi gerçekleştiremedikleri için yaşamlarını sürdüremektedirler. Bunun sonucu mercan ağarması dediğimiz toplu mercan ölümleri olmaktadır. Buna ek olarak küresel ısınma ile deniz sularının ısınması mercanların üremesini engellemekte ve ikinci bir olumsuzluk yaratmaktadır.

Yeryüzünde Amazon ormanları dünyamızın akciğerleridir. Mercanlar da okyanuslar için aynı şeydir.

Haz için tükettiğimiz herbir ürünün kaynağı doğadır. Doğa içinde bulunan herbir canlı, cansızın birbiriyle ilintili olduğu bir bütündür. Bu bütündeki bağlantıları kopardığımızda kendi bindiğimiz dalı kesen kişi konumuna düşmemiz kaçınılmazdır.

Atmosferdeki CO- karbondioksit gazı artışının ve küresel ısınmanın sorumlusu biz isek, kendi sorumluluğumuzu alıp dairesel ekonomi diye adlandırılan doğadan aldığımızı yerine koyacak biçimde bir toplum ve dünya oluşturmak bizlerin ellerinde.

Bunun için dünyaya egemenlik ilişkisi gözüyle bakmak yerine, sevgi ve paylaşım ekseninde bakmakla  işe başlamamızın doğru olduğunu düşünüyorum ve hissediyorum.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.