CHP Genel Başkanı Kılçdaroğlu, bu günkü grup toplantısında yine çok güzel bir konuşma yaptı.
İktidarın ekonomi ve hukuk reformu için “18 yıldır neredeydiniz?” sorusu eşliğinde
“Eğer samimi iseniz sizi desteklemeye söz veriyoruz.” dedi.
Özellikle Adalet reformu üzerinde durdu.
“Dünyanın bütün nehirlerinin suyu, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.” cümlesi muhteşemdi.
Sonra, 14 madde halinde özetlediği adaletsizlikleri sıraladı ve “reform yapacaksanız derhal bunları yapın” dedi.
Sözlerini de şöyle bitirdi: “Kurdun kuzuya merhametine inanırım da, bunların adalet reformuna inanmam.”
Tamam, konuşma güzel, vurgular yerinde sayılabilir; ancak, muhalefet sadece bu kadarcık mı?
Halk muhalefet partilerinden yıkıcı değil, yapıcı eylemler bekliyor.
İktidarın demokratik yollarla değiştirilmesi hususunda bir birliktelik bekliyor.
Bu nasıl olur?
Bizce, başta CHP olmak üzere bütün muhalefet partisi liderleri ortak imzayla bir demokrasi manifestosu yayınlarlar.
“Biz, aksaklığını gördüğümüz şu hususları şu yöntemlerle değiştireceğiz.”
“Güçlendirilmiş parlamenterler sistemi şu yollarla gerçekleştireceğiz.”
“Ekonomik sıkıntıları şu yollarla gidereceğiz.”
“Adaleti şu yollarla tesis edeceğiz.”
Evet, halkın beklentileri bu noktalarda toplanıyor.
Grup konuşmalarında söylenen sözler suya çizilen çizgiler gibi kalıyor.
Halkımız, muuhalefetten, bunun için aktif bir muhalefet bekliyor.
Bütün muhalefet liderlerinin imzasını taşıyacak olan bir manifestoyu bu yüzden arzu ediyor.
Ayırım yapılmaksızın, her partinin imzasını taşıyan bir deklarasyon.
Ülkenin, gerçekten böyle inandırıcı ögeler taşıyacak bir deklarasyona ihtiyacı var.
Muhalefet bunu gerçekleştirebilirse hem ülkeye büyük bir hizmet yapmış olur, hem de halkın beklentilerine cevapla moralsiz halkımıza moral verir.
Ve sandık önüne geldiğinde, millet kime görev vereceğinin gereğini korkusuzca yerine getirir.
Muhalefeti eleştirenlere kızmıyoruz.
İktidarı eleştirenlere kızmadığımız gibi.
Bu ülke, bütün fikirlerin iştirak ettiği bir konsensüsle ayağa kalkabilir.
