banner460
banner128

    Nasıl bir ailede yetiştiyse, kavgacı bir ruha sahip oldu.

                Onun için kendine boks sporunu seçti.

                Her önüne gelenle kavga etmek onun hobisi haline eldi.

                Ringe her çıkışında rakibini kötüledi, moralini bozmak istedi.

                Böylece her karşılaşmanın galibi olacağını umdu.

                Ama, elin oğlu ondan daha güçlü çıktı.

                Önce sağından yanaştı, övgüler dizdi.

                Sonra övgülerine karşılık bulamayınca yumruğunu sıktı.

                Yumruğunu sıkmakla kalmadı, onun ezeli rakibine barış elini uzattı.

                Ringde tokalaştığı son rakip o olacaktı.

                Oradan da hüsranla dönerse kiminle dövüşeceği kestirilemiyor.

                Ringe her çıkışında sağ-sol kroşelerle köşesine yaslanıp kendini toparlamaya çalışıyor ama nafile.

                Bir kere, enerjisi tükendi.

                Nereye, nasıl vuracağını şaşırdı.

                Gözü bağlı bir dövüşçü gibi yumruklarını boşa savurmaya başladı.

                Son karşılaşmalarında nakavta bir adım kalmıştı.

                Sonunda nakavt oldu ve ringi ebediyen terk etti.

                Böylece ringlerde, onu pohpohlayıp ileri süren antrenörler de rahat nefes aldılar.

                Buradan, iç siyasete dönecek olursak;

                Meral Akşener müthiş bir lider oldu.

                Taktikleriyle yeni oyunlar kuruyor ve her defasında taktir topluyor.

                Sonunda Cumhurbaşkanı adayı olmayacağını açıklayarak herkesi şaşırttı.

                HDP’nin legal bir parti olduğunu kabul ederek daha da şaşırttı.

                Öte yandan HDP’nin 11 maddelik bildirisiyle de görüldü ki, tek adam sisteminin parlamenter demokrasiye evrilme sürecine kararla adımlar atılıyor.

                Akşener, “yeni bir Erdoğan seçmeyeceğiz” diyerek noktayı koyarken, aynı kökten gelen küçük ortak inatçı tavrını sürdürüyor.

                “Kurt sorunu yok” diyor.

                Bu sorunun varlığını millet ittifakının bütün bileşenleri HDP’Yi meşruiyet çizgisinde görerek kabul ediyorlar.

                Bu demektir ki bir sorun “yok” denilerek yok edilemiyor.

                Tıpkı yurt sorununun inkârı gibi

                Sorular çığ gibi:

                “Yurt sorunu yoksa bu öğrenciler neden sokaklarda yatıyor?

                “7 milyon üniversite öğrencisine karşı 700 bin kişilik yurt var. Bu rakamlar, sorunun olmadığı anlamına mı geliyor?”

                Ve Kılıçdaroğlu kararlılıkla şunu söylüyor:

                “Yurt sorununu bir yılda çözemezsem siyaseti bırakırım.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.