banner460
banner128

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ‘‘Nisan sonu ve mayıs başı gibi kırılmalar olacağını öngörüyoruz. Mayıs’ın sonuna doğru normalleşmenin mümkün olacağını düşünüyorum. İç turizm açısından toplum disiplini devam ederse mayıs sonunda iç turizmde hareket başlayacağına eminim... Gerekli önlemleri alan tesislere sertifika verilecek’’ dedi.

Türkiye’nin en çok turist ağırlayan iki şehri Antalya ve İstanbul’u bilen biri olarak ‘‘yüreğimize su serpildi’’ diyemeyeceğim.

Muhtemelen otelcisinden tur operatörüne turizmciler ile paydaşlarının da benzer düşüncede olduğunu sanıyorum.

Her şeyden önce bu kriz şimdiye kadar yaşananlardan çok farklı. En başta dünya genelinde tüm insanlarda yol açtığı psikolojik travma var. Bu hem sağlık ve korunmayı hem de beklenmedik durumlara cebinde üç beş kuruşla girmeyi emreden bir travma.

Salgın ayrıca pek çok ülkede yıkıma varan ekonomik tahribata yol açtı. Ülkemizde de durum malum.

Bu nedenle ‘‘Salgın durdu, bitti’’ denildiğinde, Bakan Ersoy’un öngördüğü gibi, ‘‘sabah sünnet, akşam deniz’’ örneği, herkesin tatil programı yapmaya başlayacağını ya da programı hazır olanların tatile çıkacağını sanmıyorum.

Yine bu salgının üretimden hizmet sektörüne hemen her alanda yeni yapılanmayı dayatacağı kesin. Bu dayatma en çok da turizm sektöründe görülecek gibi.

DoubleTree by Hilton Genel Müdürü Rıdvan Ensari, ‘‘Turizmde Dönüşüm Nasıl Olacak’’ başlıklı bir yazı kaleme alarak, koronavirüs sonrası turizmi nelerin beklediğini anlattı. Sektörün içinden, uluslararası zincirde kendini kabul ettirmiş uzman biri.

Yazısında, sektörde yaşanması muhtemel dönüşüme ilişkin ipuçları veren Ensari, sektörde oluşacak yeni standartlara uyumun kolay olmayacağını belirtiyor. Rıdvan Ensari, finans ve mülkiyet yapısından işletme boyutuna kadar sektörü nelerin beklediği konusunda öngörülerini sıralıyor. Turizm Güncel’de yayımlanan yazıdaki işletme yönü ile ilgili öngörüleri özet olarak aktarıyorum:

''…Bu işler birkaç yıl daha (fasılalı olarak) sürecek gibi görünüyor bu nedenle ulaşımdan başlayarak konaklama ve turizm endüstrisi belli ki çok zorlanacak.

Kriz yönetiminde mahir olan yöneticileri bile zorlayacak yeni bir süreç başladı.

Tüketici alışkanlıklarını kökünden sarsacak bu travma sonrası ne tür radikal kararlar alınacağı meçhul.

İşin bir de işletme yönü var; açık büfelerin varlıkları zaten bir dertti.

Şimdi beş yüz kişinin elinin değdiği bir maşayla kim makarna alacak?

Hijyen sanitasyon vs hak getire. Üç yüz beş yüz kişinin aynı anda yüzdüğü havuzlar falan... Unutun bunları. Aksi takdirde reklamasyonlardan canınız çıkacak.!

Odadaki çarşaf havlu vs. hepsine yeni standartlar gelecek. 'Odayı her check-out’dan sonra dezenfekte ediyoruz' demeniz de yeterli kabul edilmeyecek, çünkü her dezenfekte işlemi sonrası standart gereği odayı 24 saat kullanmayacaksınız (havalandırma yapılacak vs.).

Bu konuda (hijyen) nanoteknoloji çok öne çıkacak.

Check-in /Check-out işlemleri bile değişecek temassız işler ön plana çıkacak, mobil yazılımlar havada uçacak...

Bütçede hesap edilen dolulukları değiştirin. Küresel oyuncuların (büyük tur şirketleri) kontratları eskisi gibi kolay olmayacak.

Aksiyonlar /EB’ler (EB: early booking – erken rezervasyon) falan yetmeyecek. Bu da şu anlama geliyor: Küresel markaların dünyadaki/ülkemizdeki yayılım hızı daha da artacak.

Sezona bağlı yoğun tempoyla çalışan sektör çalışanlarına bu alışkanlıkları kazandırmak epey zaman alacak. Hijyen ve sanitasyon konusunda sertifikalar (gerçek tabi ki...) bir müddet yıldızlı diplomaların önüne geçecek. Bu tür belgelendirme yapabilen ciddi firmalara kriz yok, maç yeni başlıyor…

Kişiye özel hizmet yapan nitelikli işletmeler daha da ön plana çıkacak. Tabii kişiye özel servis yapabilecek personeli bulabilirsek...''

Bakan ve ekibi bunları mutlaka biliyordur da bizim tatile karar verebilmemiz için bizimde bazı şeyleri bilmemiz gerekiyor. Örneğin; salgın sonrası dönemin hijyen ve sağlık standartları belirlendi mi? Tesislerde bu standartlara göre dönüşüme başlandı mı? Yoksa dönüşene kadar standartları askıya alıp, gümrüklerden dönen sebze meyveyi iç piyasaya sürdüğümüz gibi, iç turizmle içeride para mı dolaştıracağız!..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.