Durum Gazetesi

Virüsün vücuttaki gizemli yolculuğu ve korunma yöntemleri

SAĞLIK

İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Göğüs Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Levent Dalar, 13 soru ve cevapla virüslerin bulaşma yollarını, vücuttaki gizemli yolculuklarını ve nasıl bulaştıklarını; virüslere karşı sağlığımızı nasıl koruyabileceğimizi anlattı…

İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Göğüs Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Levent Dalar, 13 soru ve cevapla virüslerin bulaşma yollarını, vücuttaki gizemli yolculuklarını ve nasıl bulaştıklarını; virüslere karşı sağlığımızı nasıl koruyabileceğimizi anlattı…

MUSTAFA KAZIM AYDIN

Bu yıl sağlıkla ilgili en çok duyduğumuz sözcük hiç kuşkusuz ‘‘virüs’’ oldu. Çünkü, büyük çoğunluğu ancak elektromikroskop ile görülüp gözlemlenebilen ve bu mini minnacık varlıklardan coronavirüs COVID-19, en yoksulundan en zenginine tüm dünyayı kasıp kavuruyor.

Virüslerin kendi metabolizmaları olmadığı için, kendi başlarına yaşama ya da üreme yetenekleri yoktur; yaşamak için canlı bir hücreye (bitki, hayvan, insan ya da bakteriler) ihtiyaçları vardır. Peki böylesine küçük ve zayıf bir varlık nasıl oluyor da her tür canlıyı yere serebiliyor, hatta ölüme götürebiliyor.

İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden, Prof. Dr. Levent Dalar, 13 soru ve cevapla virüslerin bulaşma yollarını, vücuttaki gizemli yolculuğunu, virüslere karşı sağlığımızı korumanın yollarını anlattı:

Solunum yolları enfeksiyonlarına neden olan virüsler hangileridir? Toplumda en sık görülenler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonları nezleden farenjit, larenjit, trakeobronşit ve zatürreye uzanan geniş bir yelpazede solunum yolu hastalıklarına neden olur. Klinik tablo ise belirtisiz enfeksiyondan ölümcül enfeksiyona kadar değişebilir. Bütün yıl boyunca görülebilmelerine karşın özellikle kış aylarında daha sıktır.

Üst ve alt solunum yolunda en çok hastalık yapan etkenleri sıklık sırasıyla ‘‘influenza A ve B’’, ‘‘rinovirüs’’, ‘‘respiratuar sinsityal virüs’’, ‘‘adenovirüs, ‘‘koronavirüs’’, ‘‘insan bokavirüsü’’, ‘‘insan metapnömovirüsü’’ ve ‘‘parainfluenza’’ virüslerdir. Etkenler çoğu zaman üst havayolu ile sınırlı hastalık yapmakla birlikte alt solunum yollarını da tutarak zatürre ve solunum sıkıntısına yol açabilirler.

Solunum yollarını etkileyen virüsler mutlaka bir hastalığa yol açar mı?

Herkeste ve her zaman hastalık ortaya çıkmayabilir. Hiçbir belirti vermeden alınan solunum yolu örneğinde saptanabilirler. Basit bir iki gün süren kas ve eklem ağrısı, bazen hafif bir ishal, bazen hafif burun akıntısı ile kendini gösterebileceği gibi bazen de ateş ve öksürük ile birlikte başlayan daha ağır hastalık tablolarına yol açabilirler. ‘‘Rinovirüs’’ sadece üst havayolu ile sınırlı kalmaya eğilimlidir ancak mesela domuz gribi örneğinde olduğu gibi ‘‘İnfluenza A’’ ölümcül zatürrelere yol açabilir.

Hangi genetik ve çevresel faktörler, kişiyi solunum yolları hastalıklarına yakalanma konusunda daha hassas hale getirir?

Doğuştan bağışıklık sistemi bozuklukları olanlar, astım ve kronik bronşit/amfizem gibi havayolu hastalığına sahip olanlar, beslenme bozukluğuna yol açan genetik durumlar kişileri daha hassas hale getiriler. Sigara ve tütün ürünleri kullanımı, hava kirliliği, ağır metal ve tekstil işçiliği gibi meslek ortamı, obezite daha duyarlı hale gelmeye yol açan başlıca çevresel etkenler arasında yer alırlar. Burada temel mekanizma solunum yolunu koruyan örtünün ve bu örtü içinde yer alan savunma hücrelerinin fonksiyonlarında bozulmadır.

Solunum yollarına giren bir virüs, solunum sisteminde nelere yol açıyor? Ve kişi neler hissetmeye başlıyor? Mümkünse adım adım anlatır mısınız?

Virüs solunum yolundan damlacık enfeksiyonu ile alınır. Yani virüs içeren ve havada asılı kalan bir habbeciğin nefes alırken solunum yoluna alınması ile. Burada yüzeyi örten ‘‘silya’’ dediğimiz özel tüycüklere sahip hücrelerde çoğalırlar ve komşuluk yolu ile akciğerlere ilerlerler. Bazen kan yoluyla da akciğere ulaşırlar. Burada yüzeyi örten ‘‘epitel’’i bozar ve dökülmesine yol açarlar. Küçük bonşlarda tıkanmalara ve hava keseleri, yani alveoller içinde sıvı oluşmasına ve iş görememesine yol açarlar. Vücudun savunma hücreleri virüsü kontrol altın alamazsa bu hasar artar ve solunum yetersizliği derinleşir.

Kişi bu aşamaları önce burun akıntısı ve hafif halsizlik, virüs çoğalmaya başladıkça boğaz ağrısı halsizlikte artma, hafif kuru öksürük ve ateş, akciğere ulaşınca göğüste baskı hissi ve ağrı, öksürük sıklık ve şiddetinde artma ve nefes darlığı, akciğer hasarı ilerledikçe ise solunum yetersizliği olarak hisseder.

Virüslerin tanı ve tedavisinde hangi yollar izleniyor?

Çoğu zaman basit enfeksiyonlarda etkeni tanımlama yoluna gitmiyoruz. Pahalı testlerin gereksiz kullanılması ve kaynak israfı anlamına geliyor çünkü. Ancak kişide bir bağışıklık yetersizliği var ise ya da tablo ağır ancak tedaviden sonuç alınamıyor ise virüsün genetik materyalinin tanımlanarak çoğaltılıp adlandırılmasına dayanan ‘‘polimeraz’’ zincir çoğaltma testleri (PCR) kullanıyoruz. Artık çok sayıda etkeni saatler içinde tanımlayabilecek testlerimiz var. Özellikle influenza için de lateks temelli hızlı tarama testleri kullanıyoruz.

Tedavide etken olan virüs türüne özgü kullanılabilecek farklı moleküller var, ancak etkili olabilmesi için hızlı ve erken kullanım önemli. Artık iyi bilinen influenza enfeksiyonlarında kullandığımız ‘‘oseltamivir’’ gibi. Diğer taraftan da virüsün yarattığı hasar ve kötü sonuçları giderecek destek tedavileri uyguluyoruz. Solunum yetersizliğinin düzeltilmesi, üstüne eklenebilecek bakteri enfeksiyonlarının tedavisi gibi.

Solunum yolu virüslerinin toplu ölümlere neden olmasının sebepleri nelerdir?

Genetik yapısını değiştiren virüsler örneğin influenza hem çok kolayca ve hızla bulaşması, hem de akciğeri hızla sararak solunum yetersizliğine yol açması nedeniyle ölümcül olurlar. Özellikle etkili tedavilerin olmadığı dönemde çok büyük bir nüfusu etkileyerek toplu ölümlere yol açtılar. Günümüzde kısmen daha iyi durumdayız ancak sağlık sisteminin aşırı sayıdaki hasta yükü karşısında personel, ilaç, yatak, destek alet ve makinalar açısından yetersiz kalması bugünlerde İtalya ve İspanya’da yaşadığımız toplu ölümlerin temel nedeni oluyor.

Çok sayıda hasta var ancak altından kalkabilecek sağlık sistemi maalesef yok, olamaz da. Bu yoğun hasta akışını kaldıracak insan gücünün tükenmemiş olması, ihtiyaç duyduğu ilk kritik anda farklı tedavi seçeneklerine ulaşabilmesi ve uygulayabilmesi, ilaç yan etkileri izleyebilecek işleyen bir laboratuvar sistemine sahip olması, kritik müdahale anında gerekli araçları kolayca bulup kullanması gerek. Hastanelere binlerce başvurunun olduğu ve az sayıda fedakâr çalışanın belli sayıda ilaç ve ekipmanla bu hasta yükünü yönetebilmesi maalesef mümkün değil. Günümüzde toplu ölümlerin temel nedeni bu. Ancak virüsler için etkili tedavi konusunda ayrıca hâlâ sıkıntılarımız var.

Solunum yolu virüsü kapan bir kişi, bunu kaç kişiye bulaştırabilir?

Bu durum virüsü taşıyan kişinin mesleği yaşama biçimi ve kullandığı ulaşım araçları ile ilişkili. Sözgelimi sürekli insanlarla yakından ve arada bir bariyer olmadan konuşmak zorunda olan bir gişe görevlisi ya da kasiyer onlarca insana bulaşmaya yol açabilir. Ancak evinde tek başına yaşayan ve sosyal teması kısıtlı bir bireyin bulaştırıcılığı belirgin olarak daha azdır. İstatistikler bir bireyin ortalama 20-30 farklı insana bulaşmaya yol açtığı konusunda genellikle hemfikirler.

Tedavi edilmeyen bu virüsler kişide hangi ciddi sorunlara yol açıyor? Akciğer nakli gerekebiliyor mu?

Akciğerde enfeksiyona yol açan virüs, kapladığı akciğer alanının boyutu ile ilişkili olarak hafif bir nefes darlığından hızla yoğun bakıma ve makine desteğinde izlenmesine yol açabilecek solunum yetersizliğine dek farklı sonuçlara yol açabilir. Eğer virüs kontrolü sağlanır ama yarattığı hasar nedeniyle solunum yetersizliği sürerse özellikle genç bireylerde akciğer nakli gündeme gelebilir. Ancak virüs enfeksiyonu sürerken nakil söz konusu olamaz. Nakil yapılabilecek viral zatürre durumu nadir görülür ve nakil yapılabilmesi için çok sayıda faktörün uygun olduğunun teyit edilmesi gereklidir.

‘‘Bronkoskopi’’ hakkında bilgi verebilir misiniz?

Bronkoskopi özel fiberlerden oluşmuş video alıcılı bir sistem yardımı ile akciğere hava ulaştıran havayollarının yani nefes borusu ve bronşların görsel muayenesidir. En sık akciğer kanseri tanısı ve tedavisinde kullanılır. Ancak zatürrelerde etkeni tanımlamak için akciğer alveollerinden özel bir yıkama suyu (bronkoalveoler lavaj) almak için de bronkoskopi kullanılır. Akciğer hastalıklarının temel tanı ve tedavi yöntemlerinden birisidir. Havayollarını tıkayan tümör ya da yabancı cisim gibi oluşumların giderilmesi, daralmış havayollarına stent yerleştirilmesi gibi tedavi edici işlemler için de rijit bronkoskopi denen diğerinden farklı metal tüplerden oluşan bir bronkoskop türü kullanılır. Ucunda ultrason bulunan EBUS bronkoskop akciğer kanseri tanı ve evrelemesinde sıkça kullanılır.

SARS, MERS derken, şimdilerde COVID-19 tehdidiyle karşı karşıyayız. Bu virüslerin aynı aileden geldiğini biliyoruz. Ama birbirlerinden farklı özellikleri de var. Bunlar nelerdir?

Üç hastalıkta da etken genetik kodu kısmi değişiklik gösteren koronavirüs. Bu virüs hastalıklarının üçünün de temel özelliği ağır solunum yetersizliği ile ölüme yol açmaları ve kolayca bulaşabilmeleri. Ancak COVID-19 diğer ikisinden çok daha yüksek bulaşıcılık oranı ile ayrılıyor. Hastalığa yakalanan her altı kişiden birinde hastalık ağır seyrediyor. MERS’te bulaştırıcılık oranı birin altında iken SARS ve COVID-19 ise 2.5-3 civarında bir orana sahip. Son ikisinde de etkenin yarasalardan alındığı düşünülüyor oysa MERS’te kaynağın develer olduğu sanılıyor. MERS’in en temel farkı ise maalesef çok yüksek öldürücülüğünün olması. Hastalığa yakalanan 10 kişiden 4’ü maalesef kaybediliyor.

COVID-19 ve akciğerlerdeki ilerleme hızı ve yolu hakkında neler söyleyebilirsiniz?

COVID-19 virüs solunum yoluyla vücuda alındıktan 2-14 gün ortalama 4 gün sonra farklı bulgularla kendini gösterir. En sık boğaz ağrısını izleyen kas ağrıları ve halsizlik ardından yüksek ateş baş gösterir. Bunu öksürük ve nefes darlığı bazen göğüs ağrısı izler. Daha az sıklıkla koku alma kaybı ve tat alma bozukluğu görülür. Virüs akciğere ulaştığında burada bir reaksiyon başlatır ve bu reaksiyonun oluşturduğu hasar solunum yetersizliğine yol açar. Hafif hastalarda beş gün içinde bulgular kaybolur ve iyileşme olurken, ağır olgularda 6-8. Günde şiddetli solunum yetersizliği gerçekleşir. Hastalık hiçbir iz bırakmadan iyileşebileceği gibi daha az sıklıkla kalıcı hasar bırakabilir. Özet olarak hastalık, 5-20 gün arasında ve değişken şiddette hasarla kendini gösterir. Şimdiye kadar yapılan gözlemler yaşlılarda, tansiyon hastalarında ve bağışıklığı baskılanmış olgularda hastalığın daha ağır seyrettiği yönünde.

Bir solunum yolu virüsünün mutasyona uğraması ne demektir?

Virüsler temel olarak DNA ve RNA adı verilen genetik maddeden oluşular ve uygun ortamda binlerce kez bölünerek çoğalırlar. Zatürreye yol açan virüsler sıklıkla RNA virüsleridir. ‘‘Replikasyon’’ dediğimiz bu bölünmeler sırasında bu genetik dizlim farklılığa uğrayabilir ve virüsün davranış biçimi değişir. Aynı şekilde dış etkenler de virüste bu değişime yani mutasyona yol açabilirler. Bu doğal replikasyon sürecinde kendiliğinden oluşan mutasyona göre daha sık izlenir. Sonuç aynıdır; virüsün davranış biçimi ve hastalık gücünün değişimi söz konususdur.

Sağlıklı bir solunum sistemine sahip olmak için nelere dikkat etmeliyiz?

Sağlıklı bir solunum sitemine sahip olmanın temel koşulu sağlıklı bir hava solumaktır. Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak, giderek artan hava kirliliği ve iklim değişikliği için önlemler almak ve aktif bir tutum sergilemek ilk adım. Bunu mutlaka planlı ve düzenli yapılacak olan spor izlemeli. Haftada en az üç gün yavaş tempo orta mesafe koşular hem kalp hem de akciğer sağlığı için mükemmel bir yaşam biçimi tercihidir. Eğer buna meditasyon ve nefes egzersizlerini (yoga ya da tai-chi gibi yapılandırılmış kadim yöntemler gibi) eklemek akciğer kapasitenizin belirgin artmasını sağlayacaktır.

Diğer temel unsurumuz da beslenme. Lahanagiller, her renkten sebze ve meyveyi bolca tüketmek, kuşburnu, keçiboynuzu çayları ve antioksidanlar akciğerin hasarlanmasını ve yaşlanmasını bir yere kadar giderir ve onarıma yardımcı olurlar.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.